Haber/ Didar DEMİRCİ
İzmir’in Aliağa ilçesindeki gemi söküm tersanelerinde çalışan işçilerin iş bırakma eylemi devam ediyor. Çalışma şartlarının ve maaşlarının iyileştirilmesi için direnen işçilere patronlar şimdi de hukuk yoluyla baskı kurmaya çalışıyor. Işıksan Gemi Söküm Tesisleri’nde çalışan işçilerden birine hafta başında dava açıldı. Jet hızıyla açılan davada patronlar grevin durdurulmasını talep etti. İşçilerin savunmasını bile beklemeden davanın açıldığı gün ara kararla bilirkişi incelemesi isteyen hakim, dün yapılan işyeri keşfinde bilirkişi raporunu beklemeden karar verdi. Dava süreci devam ederken davacı vekilleri ‘Grevin Tedbiren Durdurulmasını’ talep etmişti. Söz konusu talep bilirkişi incelemesinin hemen ardından reddedildi.

HMK’DA BÖYLE BİR USUL YOK

Işıksan Gemi Söküm Tesisleri’nde çalışan işçilerden birine hafta başında açılan dava hakkında gazetemize konuşan işçi vekili avukatlardan Ali Ekiz, sürece ilişkin detayları paylaştı. Ekiz, işçilere açılan davanın Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 71. Maddesi uyarınca açıldığını belirterek, “Bu maddeye göre bir işçi üzerinden ‘kanunsuz grev tespiti’ talep edilmiş. Onun dışında burada var olan eylemin sonlandırılmasıyla ilgili bir ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş. Şunun da altını çizmek gerekiyor. Açılan dava bir tespit davasıdır. Bir tespit davasında esasa girilmeden edaya ilişkin bir tedbir kararı kurulamaz. Dosya tamamen usulsüzlük üzerine kurulu ve hukuki hatalar üzerine kurulu” dedi. Açılan davada iki hukuki hata yani usulsüzlük olduğunu söyleyen Ekiz, “İlk hata, dava açılan işçinin Işıksan’ın çalışanı olmasına rağmen patron diğer şirketi Anadolu Gemi Sökümü de davacı göstermiş. Bu akıllara şunu getiriyor: Bu işçi aslında Işıksan’da çalışmasına rağmen hukuksuz bir şekilde başka bir şirkette de mi çalıştırılıyor? Davaya ilişkin ikinci bir mesele de dava bir kişi üzerinden açılmış. Ancak açılan dava yine hukuki taraf teşkili olmadan ‘davalı ve diğerleri’ olarak belirtilmiş. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) böyle bir usul yok. HMK’ye göre taraflar belirlenebilir olmalı. Bu hukuk mahkemeleri kanununa ve usule aykırıdır. Bu nedenle usulen davanın iptali gerekiyor” sözlerini kaydetti. Ekiz, ayrıca açılan davanın sendikalara açılabileceğini, kişilere karşı açılamayacağını belirtti.

DAVA BİR GÜNDE AÇILDI

Mahkeme sürecinin usulsüz ilerlediğini vurgulayarak konuşmalarına devam eden Ekiz, “Dava bir günde açıldı. Cumartesi günü ilk eylem yapıldı. Pazartesi günü öğlen dava açıldı. Pazartesi günü öğleden sonra karar verildi ve müvekkil arandı. Ki bu hukuk literatürüne aykırıdır. Bu baskının göstergesidir. İşçi arandı gel tebligatın var dendi. Bu işçinin savunmasına da aykırıdır. Bunlar önemli ayrıntılar. Ayrıca davada hızlıca bir tespite yönelmiş mahkeme. Böyle bir usulsüzlüğün kabul edilmesi mümkün değil. İki gün içinde keşif konulmuş. Bilirkişi tespit edilmiş bilirkişi görev alanı bakımından yeterli değil” şeklinde konuştu.

İşçiler bilirkişi incelemesinde dinlendi

Davanın açıldığı gün keşif için alınan ara kararda mahkemenin işçilerin savunmasını almadığını belirten işçi vekillerinden Avukat Zöhre Dalkıran, işçilerin savunmasının bilirkişi incelemesinde verildiğini aktardı. Dalkıran, “Bu ‘ihtiyati tedbir’ vermek için yapılan bir keşif. İhtiyati tedbir mi verilecek, ret mi edilecek noktasında olan bir şey. Patronlar işçilerin yaptığı eyleme son verilmesini istiyor. O nedenle bu karar alındı. Mahkeme keşif için işçilerin savunmasını beklemedi. Keşifte de sadece işçilerin çalışıp çalışmadığına baktılar. Biz burada işçilerin çalışmamasının nedenlerinin ne olduğunun da araştırılmasını ve incelenmesini istiyoruz dedik. Biz ilk itirazlarımızı keşif mahallinde hakime yaptık” dedi.

Bilirkişi keşfinde usulsüzlük var

Dava sürecinin çok hızlı ilerlediğine dikkat çeken Ekiz, mahkemenin gönderdiği bilirkişi keşfinde de usulen hatalar olduğuna değindi. Ekiz, “Keşifte de usulsüzlükler hat safhadaydı. Bilgisayar ve yazıcı bile getirilmemişti. Bu görülmüş bir durum değil. Bu adalete aykırı. İki şirkette hızlı bir keşif yapıldı. Keşif sırasında avukatlara ve Baro Başkanına müdahale edilmeye çalışıldı” sözlerini kaydetti. Dava sürecindeki temel amacın işçilerin direnişini kırmak olduğunu vurgulayan Ekiz, “Bizim iddiamız şu; Türkiye’de bir günde dava açılır. Ama bir günde ara karar oluşturulmaz, iki gün sonra keşif çıkarılmaz, tebligat PTT ile gider, tebligat elden işçiye aranarak verilmez. Bunlar usulsüzdür” diye konuştu. İşyerlerinde yapılan keşfin Çevik Kuvvet eşliğinde yapıldığını söyleyen Ekiz, Emniyet Müdürü’nün avukatları hedef göstererek işçilere “Avukatlar bu işi uzatıyor. Dağılmazsanız sizi dağıtırım” dediğini iddia etti.