Memiş SARI (DİSK Ege Bölge Temsilcisi)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 12 Temmuz 2021 tarihinde Mayıs 2021 dönemine ait Hane Halkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarını açıkladı. Kovid-19 salgınının en yoğun hissedildiği Mayıs 2020’ye göre Mayıs 2021 döneminde de işsizlik tablosu ciddiyetini koruyor. Mayıs 2020’de 3 milyon 983 bin olan dar tanımlı işsiz sayısı Mayıs 2021’de 4 milyon 237 bine yükseldi. TÜİK Mayıs 2021 dönemi gösterge işsizlik oranı olarak ifade ettiği mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranını yüzde 13.2 ve TÜİK’in âtıl işgücü olarak adlandırdığı, DİSK-AR’ın ise geniş tanımlı işsizlik olarak ifade ettiği oranı ise yüzde 27.2 olarak açıkladı. Mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik (âtıl işgücü) oranı ise son bir yılda 2.1 puan, son bir aylık dönemde ise 0.2 puan azaldı. Ancak geniş tanımlı işsizlik Mayıs 2019'dan Mayıs 3 milyon 283 bin kişi artarak 9 milyon 671 bine yükseldi.

TÜİK verilerine göre mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsiz sayısı Mayıs 2021 döneminde bir önceki yıla göre 254 bin kişi artarak 4 milyon 237 bin olarak gerçekleşti.

TÜİK Mayıs 2021 döneminde 4 ayrı işsizlik oranı açıkladı:

İşsizlik 1: Gösterge işsizlik oranı (mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı) yüzde 13.2

İşsizlik 2: Zamana bağlı eksik istihdam ile işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 19.3

İşsizlik 3: İşsiz ile potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 21.7

İşsizlik 4: Atıl işgücü (geniş tanımlı işsizlik) oranı yüzde 27.2

TÜİK’in yeni kullanmaya başladığı metodolojiye göre açıklanan aylık veriler oldukça sınırlı bir kapsama sahip. Aylık verilerde daha önceki TÜİK metodolojisinde yer alan pek çok ayrıntı yer almıyor. Örneğin istihdam olup çalışmayanlar aylık verilerde yok. Bu nedenle salgın döneminde istihdamda görünüp işbaşında olmayanların sayıları TÜİK verilerinde yer almıyor. Yine iş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı, ümidini kaybeden işsizlerin sayısı ve genç işsizliğe ilişkin ayrıntılar TÜİK’in aylık verilerinde yer almıyor. Bu veriler TÜİK tarafından çeyrek dönemlerde açıklanan verilerde yer alıyor.

Türkiye’de 2018 Eylül’de başlayan ekonomik kriz ve 2020 Mart ayından bu yana yaşanan salgınının da etkisiyle işgücü piyasası dışına çıkış eğilimi artıyor. Zamana bağlı eksik istihdamda artış ve iş bulma ümidinin kaybedilmesine paralel olarak dar ve geniş tanımlı işsizlik oranları arasındaki fark giderek açılıyor. Örneğin, Mayıs 2019’da dar tanımlı işsizlik yüzde 13.7 iken geniş tanımlı işsizlik yüzde 18.6 olarak gerçekleşmişti. Bu dönemde geniş tanımlı işsizlik dar tanımlı işsizlikten 4.9 puan yüksekti.

Mayıs 2021’de ise dar tanımlı işsizlik yüzde 13.2 iken geniş tanımlı işsizlik yüzde 27.2 olarak gerçekleşti. Dar ve geniş işsizlik arasındaki fark 14 puana yükseldi. Dar ve geniş işsizlik arasındaki makasın bu denli açılmasının en önemli nedeni salgın dönemindeki işten çıkarma yasağının dar tanımlı işsizliği sınırlı düzeyde tutmuş olması ve işbaşında olunan sürenin azalmasıdır. Böylece dar tanımlı işsizlik sınırlı kalırken geniş tanımlı işsizlik fırlamıştır.

İŞSİZLİKLE MÜCADELE ÖNERİLERİ

- İşten çıkarmalar Kovid-19 pandemisi süresince kesin olarak yasaklanmalıdır.

- İş Yasasının 25/II. Maddesi yeniden düzenlenmeli ve keyfi işten çıkarmalar sona ermelidir.

- İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları ve ödenek miktarı iyileştirilmelidir.

- Kovid-19 koşullarında İşsizlik Sigortası Fonu ödeneklerinden yararlanmada ön koşul aranmamalıdır.

- İşsizlik Sigortası Fonu’nun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. Fon’dan işverenlere dönük teşvik ve destekler sona erdirilmelidir.

- “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.

- İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.

- İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.

- Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.

- Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.

- Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.

- Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.