Deniz ŞAHİN GÜMÜŞTEKİN (DİSK Genel İş 8 Nolu Şube Başkanı)

Geçenlerde bir tweet görmüştüm, “Asgari ücreti çocuklarına harçlık olarak verenler, çocuklarına harçlık veremeyenlerin alacağı ücreti belirleyecekler” diyordu. Gerçekten de durum net bir şekilde böyledir.

2020 yılında bir taraftan ekonomik kriz, bir taraftan salgın koşullarının yarattığı tahribat ile birlikte insanların çok ciddi bir şekilde yoksullaşmasına neden olan bir süreçte 2021 yılı asgari ücret belirleme çalışmaları başladı.

Bazı siyasi partiler ve sendikalar kendi belirledikleri asgari ücreti açıkladırlar. Belirlenen asgari ücret açıklanırken her siyasi parti ve sendika kendi kriterine göre asgari ücretin ne olması gerektiğini belirtmektedir. Konfederasyonumuz DİSK, asgari ücreti net 3.800 TL olarak belirlemiştir. DİSK’in belirlediği kriterler nelerdir; birincisi yoksulluk sınırıdır. Yoksulluk sınırı şu an 8.000 TL civarıdır. Yani bir hanede 2 kişinin çalıştığını düşünürsek elimize geçecek net rakam yoksulluk sınırının altında kalmayacak bir rakamdır. İkinci kriter ise Milli Gelir artış payıdır ve üçüncü kriter ise Türkiye İstatistik Kurumu’nun asgari ücret tespit komisyonuna verdiği rakamlardır. Bu üç verinin ortalamasının hesaplanması ile bulunan rakam, asgari ücretin net 3.800 TL olmasının gerekliliğini bizlere göstermektedir. Bu rakamı her kesimden çalışanın bilmesi ve dile getirmesi şarttır.

asgari ücret gerçek anlamda, işçinin ailesi ile birlikte bir yıl boyunca geçinebileceği bir ücret olarak belirlenmelidir. Yılın ilk aylarında asgari ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen rakamlar elimize geçerken, yılın 5. ayından sonra vergi kesintileri ile birlikte belirlenen rakam arasında ciddi bir fark oluşmakta, hatta yılın 2. yarısından sonra ise vergi kesintilerinin gerçekleşmediğini varsaysak dahi, asgari ücret maalesef açlık sınırının altında kalmaktadır. Buna bir de vergi kesintilerini eklersek ki bu da asgari ücretle çalışan birisi için çok büyük bir rakamdır, yani işçinin aldığı asgari ücretin brütü üzerinden yüzde 33’ü vergi dilimine gitmektedir. Bu nedenle de açlık sınırının çok çok altında kalan bir rakamla insanlar sadece evlerine ekmek götürebilmektedir. Bunun kirası, elektriği, suyu, kışın ısınması, giyimi, çocuğunun beslenmesi, okul masrafları nerede kaldı. Bunlar sadece bizim temel ihtiyaçlarımız, bırakın insanca yaşamayı, bir tatile çıkmaya ihtiyaç duymayı, asgari ücretle çalışan işçiler temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Asgari ücretle çalışanın ücretinin, döviz ve altın karşısında eriyip gitmesi, vergi kesintileriyle eline açlık sınırın altında rakamlar geçmesi, 18 yıldır iktidarda bulunan siyasi iktidarın yanlış politikaları sonucunda ortaya çıkmaktadır.

İşverenlere 12 yıldır SGK prim desteği verilmektedir. İşverene verilen destek neden zor durumda olan evine ekmek götürmekte bile zorlanan işçiye verilmemektedir. Siyasi iktidar istese Hazine'den karşılayabileceği bir desteği, özellikle bu pandemi sürecinde asgari ücreti vergi dışı bırakarak işçilere sağlayabilir. Konfederasyon olarak asgari ücretten yapılan vergi kesintilerinin adaletsiz olduğunu her yerde dile getireceğiz. İşçilerin eline daha ücretleri geçmeden kesintiler yapılmaktadır. Asgari ücretli bir işçinin brüt ücretinden; damga vergisi, gelir vergisi, primler ve dolaylı vergiler kesilmekte ve kesinti ile birlikte işçinin eline 1.000 TL eksik ücret geçmektedir. Yani 2.943 TL asgari ücret alması gereken bir işçi, kesintiler yapıldıktan sonra 1.960 TL olarak ücretini almaktadır. Yani biz yılın neredeyse üçte birini vergi kesintilerine çalışmaktayız. Bu adaletsizlik ve ağır vergi yükü asla kabul edilebilir değildir. Üstelik pandemi koşullarında hiç değildir. Bu durum sosyal devletçilik anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Ülkede zenginler gittikçe zenginleşirken, çalışanlar gittikçe yoksullaşmaya başlamıştır. Enflasyon açıklananın 2-3 katı civarındadır. İktidarı, açlıkla yüzyüze kalan işçiye belirleyeceği asgari ücretten vergiyi kaldırıp net rakamlarla yaşanabilir bir asgari ücret politikası belirlemeye davet ediyoruz, Eğer yine asgari ücret 3.800 TL altında kalır ve vergiden muaf bırakılmazsa, bu durumda yılın ikinci yarısında asgari ücretin yine açlık sınırının altında kalmasına ve milyonlarca insanın açlığa mahkum edilmesine neden olacaktır.

Avrupa ülkelerinde asgari ücretle çalışan sayısı çok azdır. Orada asgari ücret belirlenirken de sembolik ücretler belirlenmektedir. Bizim ülkemizde ise 10 milyona yakın asgari ücretle ve asgari ücretin altında çalışan işçi bulunmaktadır. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde asgari ücret belirlenirken; hükümet, işveren ve işçi sendikaları konfederasyonlarının uluslararası standartlara göre işçinin temel ihtiyaçlarını belirleyerek, işçinin emeğinin alınterinin pazarlığının olmayacağı gözönüne alınarak ortak bir yaklaşımla belirleyeceği ve belirlenecek ücretin de, işçinin sadece kendisinin değil ailesinin de esas alınarak, insan onuruna yaraşır ve emeğinin karşılığı olarak alacağı bir ücret olarak belirlenmesi, Türkiye işçi sınıfının en büyük talebidir. 2021 yılı asgari ücreti vergi kesintisi olmadan net 3.800 TL olarak hesaplanmalıdır.