Altay, üst üste 3 yenilgiden sonra Yücel İldiz'le yollarını ayırmıştı. 1 hafta içinde aradığı hocayı bulamadılar. U19 takımı antrenörü Hüseyin Tavur'la Eskişehirspor maçına çıktılar. Her ne kadar rakip lig sonuncusu olsa da bu kadar olumsuz tabloda, deplasmanda 5 gol atarak kazanmayı kolay iş sanmayalım. Diğer emanetçi hocaya takımı teslim eden Göztepe'ye geçelim. İlhan Palut sonrası, altyapı antrenörü Yasin Güleryüz'le 2 galibiyet üst üste almışlardı. Ardından takımın başına gelen Ünal Karaman, 4 karşılaşmada sadece 1 puan toplayınca, Güleryüz'ün topladığı puanlar daha kıymetli hale geldi. Eğer o alınan 2 galibiyet olmasa, Göz Göz 20 puanla düşme hattının içindeydi. Gözümüzün önünde bu iki örnek olunca, Türkiye'de ve dünyada olumlu etki gösteren geçici hocalara bir göz atalım. Cevat Güler, Galatasaray'ın 2008 şampiyonluğunda son 6 hafta direksiyonu devralıp kriz anında takımı çok iyi yönetmişti. Kalli Feldkamp'ın son haftalardaki sürpriz istifasının ardından, sarı kırmızılılarda deneyimli futbolcuların yeniçerileştiği konuşuluyordu. Bir gruplaşma vardı. Cevat Hoca, oyuncularına baba şefkatiyle yaklaşıp, bütünleştirci olarak sarı kırmızılılara şampiyonluk kupasını kazandırmıştı. Yine Galatasaray'dan devam edelim. Bu kez bir Hollandalı, "Riekerink Bey diyeceksiniz" argümanıyla dilimize pelesenk olan Jan Olde Riekerink 2 kupayla geçici hocalar klasmanının kupa beyi olmuştu. 2015-16 sezonunda Mustafa Denizli'nin yerine takımın başına emanetçi olarak gelen Hollandalı, altyapı antrenörüyken geçtiği A takımda 41 maçta Süper Kupa ve Türkiye Kupası'nı Galatasaray'a getirmişti. Yakın bir örneğe geçelim. Eddie Newton. Geçen sene Trabzonspor şampiyonluğa en yakışan futbolu oynuyordu. Ancak hoca değişimi takımın dengesini bozdu. Ünal Karaman, Hüseyin Cimşir derken, Trabzon sezonu yardımcı hoca Eddie Newton'la bitirdi. Newton, Karadeniz Fırtınası'na en azından teselli ikramiyesi kazandırdı; Türkiye Kupası zaferinin kredisiyle İngiliz antrenör yeni sezon kontratını kaptı. 2020-2021 için inanılmaz atletik ve teknik bir takım mühendisliği yaptı. Trabzon camiası her zamanki gibi hocaya sabır göstermedi. Abdullah Avcı da o hazır kadroya, Türk futbol ikliminin gerçeklerini empoze ederek çıkışa geçirdi. Avcı'nın Süper Kupa'yı almasında da, son 11 maçta 10 galibiyet,1 beraberlik graifk çizmesinde de Newton'un payını yok sayamayız. Uluslararası arenada da emanetçi hocaların yer yer başarılı olduğunu görüyoruz. İki örnek Chelsea'den verebiliriz. Premier Lig kupasını alan ama Şampiyonlar Ligi'ni kazanamadığı için Abramovic'in gözden çıkardığı Jose Mourinho'nun ayrılışı sonrası Maviler, yardımcı hoca Avram Grant'ı menajerliğe getirmiş. İsrailli Hoca da takımını 2008'de Şampiyonlar Ligi finaline kadar taşıdı. Ancak Rus Başkan'ın o en büyük hayali olan Devler Ligi Kupası'nı bir diğer emanetçi hoca Roberto Di Matteo alacaktı. Daha sonra ralli pilotu olacak Andre Villas Boas'ı kovan Abramovic, takımın başına Di Matteo'yu 2012 yılında geçici olarak getirmişti. Grant'tan mütevellit geçicilikte bir hayır var diyerek Matteo'dan başarı beklenmişti. Aslında en iddiasız oldukları kadroyla Şampiyonlar Ligi Kupası'nı aldı Chelsea. O eski yıldızlar karmasına sahip olmadan, yaşı bir hayli ilerlemiş Drogba, Anelka, Terry ve Lampard önderliğinde Avrupa'nın en büyüğü olmuşlardı. Tekrar ülkemize, İzmir'e geçecek olursak, Altay da Sportif Direktör, Özden Özden Töraydın'ı teknik direktörlüğe getirip 2017-18 sezonunda son 4 maçta 4 galibiyet alıp TFF 1. Lig'e çıkmıştı. Örnekleri çogaltmak mümkün. Başarıya giden yol hoca kovup, geçici antrenör getirmek demek kesinlikle doğru değil. Zaten saydığımız çalıştırıcalar kısa sürede takıma etki ettikten sonra, yolların ayrıldığını görüyoruz. Ancak yapılan kan değişimi tuttuysa, 2-3 maç değil de en azından bir devre emanetçi antrenörlere destek olmak, onlara şans vermek, emanetçi sıfatından çıkıp, artık büyük denizde de yüzebilme kabiliyetleri olduğunu gösterme forsatı sunmak iki taraf için de en mantıklısı olur. Hırslı olan geçici antrenör, takıma direkt olumlu etki yapar ve ani bir çıkış yaşanır. Devamı gelirse, nur topu gibi bir teknik direktörümüz olur. Gelmezse de o çıkışı yapan takım en azından kriz döneminden kurtulur. Emanetçi deyip geçmemek lazım. Günü birlik gezilere çıktığımızda çantamızı, değerli eşyalarımızı, emanetçi birimlerine rahatlıkla bırakıyorsak, takımlarımızı da en azından kriz döneminden çıkmak için onlara emanet edebiliriz.