Hazırlayan/ Serdar Çelenk

İzmir tarihi, doğası, kültürü ve yeme-içme kültürü ile zengin bir kent. Turizmin ilk başladığı şehir. Tarihi nedeni ile ilk gezginleri kendine çekmiş. Ancak turizm yönünden önce Kuşadası, Bodrum, daha sonra da Antalya’dan başlayarak diğer kentlerin gerisinde kaldı. Bunun önemli nedenlerinden biri ülkemizin deniz-kum-güneş turizmi ile öne çıkmasıdır. Kitle turizmine uygun olması nedeni ile sermaye tarafından pompalanmış bu turizm şekli Türk turizmine damgasını vurdu ve vurmaya devam ediyor maalesef.

Turizm Bakanımız turizmci, odaları en pahalı satılan oteller zincirinin sahibi. En iyi o biliyor aslında ucuz turizm ile katma değeri yüksek turizmin farkını. Ama o bile genel eğilime uyarak yüksek turist sayısını hedef olarak gösteriyor. 2023 hedefini once 50 milyon olarak açıklarken, bir anda yukarıdan gelen bir uyarı ile hedefi 75 milyon turist olarak koyuyor. Yani hedef yine yüksek turizm geliri değil, çok turist.

Ben olsam sorarım, bir anda hedefi % 50 artırdınız. Gelmez de, velev ki bu kadar turist geldi. Bu arada bu sayı şu anki turist sayısının tam iki katı. Peki şu an yetmeyen eğitimli personel sayısını, birkaç yılda iki katına çıkartacak düzenlemeyi nasıl yapacaksınız ? Hangi okullarda turizm eğitimi alacaklar, hangi tesislerde staj yapıp deneyim kazanacaklar.

Farklı bir turizm mümkün

Bunun imkansız olduğunu hepimiz biliyoruz. Hayaller Paris, gerçekler bilmem neresi. Bunun yerine, dersimize çelışarak, farklı turizm çeşitleri ile daha az turist ile çok daha yüksek geliri hedeflemiz gerekir. Turizmi çeşitlendirmek, farklılaştırmak, kişilere özel hale getirmemiz gerekir ki, turizm gelirinden hak ettiğimiz payı alalım.

Gelelim İzmir’e. İzmir sahip olduğu üstün değerleri ile turizmin alt klasmanda oynamayı hak etmiyor. Ne kitle turizmi yapacak fiziki durumumuz var, ne de isteğimiz. Biz İzmir olarak üst ligde oynamak istiyoruz. İstemek yetmiyor tabii ki.

Peki elimizdeki değerleri, tarihimizi, neler yapabileceğimizi, gelecek olanların beklentilerini, ihtiyaçlarını, kısaca ne yapmamız gerektiğini kim biliyor? Ben? Sadece bir bölümünü. O? O da benim gibi, ama başka konuları. Diğerleri de çok değişik şeyler biliyor. Ama herkes herşeyi bilemiyor. Demek ki ortak akıla ihtiyacımız var. Birbirini tamamlayacak ortak akıla.

İzmir turizminin ciddi bir derlenip toparlanmaya, Türk turizmi içinde yerini almaya ihtiyacı var. Ama doğru konumlanmaya. Öyle kitle turizmi için ucuza satamayız İzmir’i. Kültür turizmi, Agro Turizm, Doğa Turizmi, Bisiklet, İnanç turizmi, Gastro Turizm, Lüks Turizm, Spor Turizmi, Sağlık Turizmi şeklinde uzar gider liste. Hele bir beş mutfaktan oluşan bir yemek kültürümüz var ki, İzmir’I başlı başına yeme-içme destinasyonu yapacak içeriğe sahip. Yapmamamız gereken tek şey “düz turizm” Çünkü düz turizm içlerinde en ucuzu. Neden orada olalım ki?

Son bir kaç yılda İzmir’de bir toparlanma var. Turizmin paydaşları çeşitli vesilelerle sık sık bir araya gelmeye başladı. Konu Kemeraltı oldu, bir yıl geldik gittik. Gastronomi Turizmi oldu, İnanç Turizmi oldu hep bir araya geldik.

Bu ne demek ? İzmirli turizmciler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, merkezi yönetim artık bireysel çalışmanın doğru olmadığını anladı. Yani tek başına Zeybek oynamayı bıraktı, artık hep birlikte halay çekmeye başladı. Bu İzmir adına son derece sevindirici bir gelişme.

İzmir turizminin toparlanması zayıf bir başlangıçla olmamalı. Aynı şeyleri, aynı kişilerle tekrar edersek, aynı sonuçlara ulaşmanız kaçınılmazdır. Ancak farklı yollar, yöntemler kullanırsanız farklı bir sonuç çıkabilir. O zaman güçlü bir başlangıç yapmamız gerekiyor. Örneğin tüm paydaşların içinde olacağı bir Turizm Çalıştayı. Herşeyin once masanın üzerine döküleceği, sonra sınıflandırılacağı, daha sonra da sunulabilir ürün haline getirileceği bir çalıştay.

Çalıştaya turizm ile ilgili tüm paydaşlar katılır. Önce genel bir toplantı yapılır. Dileyen herkes konuşur, söyleyeceğini söyler. Sonra da komisyonlar halinde değişik yönlerde çalışma yapılır. Sonra tekrar bir araya gelerek parçalar birleştirilir. Böylece İzmir’in turizmde bir yol haritası ortaya çıkar.

Aslında herşey bu kadar basit. Bizim bunu şimdiye dek yapamamış olmamızın nedeni, bir araya gelme ve tartışma kültürüne alışık olmamış olmasıydı. Şimdik birlik olma zamanı. Yumruğumuzu güçlü bir şekilde, aynı anda, aynı yere vurma zamanı.

Unutmayalım ki, ortak akıl hepimizin tek tek aklından çok daha üstündür.