Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, projeleri hayata geçirirken çok sık bürokrasi engeliyle karşılaştıklarını söyledi.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin (EMİB) 27 Nisan 2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 2018-2022 dönemi için EMİB Başkanlığı’na tekrar seçilen Mevlüt Kaya, yeni dönem yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, projelerini ve sektörel gelişmelerle ilgili görüşlerini anlattı. Önümüzdeki 4 yıl için de yapamayacakları işlerin sözünü vermediklerini ifade eden EMİB Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, yönetim olarak bir karar aldıklarında önce kendi içlerinde bürokrasiyle karşılaştıklarını dile getirdi. Projenin, genel sekreter ve şube müdürleri ile görüşülerek mevzuata uygun olup olmadığına karar verildiğini anlatan Kaya, "Kendi sekreteryamızla projemizi mevzuat sınırları içinde kabul edilir hale getirdikten sonra da Türkiye İhracatçılar Meclisi'ne (TİM) gidiyoruz. Ekonomi Bakanlığı'na gittiğimizde ise projemiz mükemmel de olsa bize diğer 62 birlik hatırlatılıyor. Konu emsal teşkil edeceği ve kaynakların yeterli olmayacağı varsayılarak reddediliyor. Oysa ciddi bir veri bankamız var. Güven vermeye çalışıyor ve ortak paydamız ülke için birşeyler üretmek istiyoruz. Bir siyasi partinin verdiği gibi vaatler vermiyoruz. Sorunlarımız çok ama 'ben' değil 'biz' anlayışıyla çalışıyoruz" dedi.

Madencilik sektörünün yüzde 96'sının hem üretici hem ihracatçı olduğunu belirten Başkan Kaya, ihracatı geliştirmek için çalıştıklarını, Uluslararası Rekabeti Geliştirme (URGE) programı ile ilgili bir komite oluşturacaklarını söyledi. TİM komitesini çok etkin hale getireceklerini ifade eden Kaya, "Mevzuatların dışında sektörü geliştirmek adına projelerimiz var. Bakanlıklarla ilişkileri geliştireceğiz. 2023 hedeflerini tutturacağız. Bunun matematiksel açıdan hesabını yaparak söz verdik" diye konuştu.

"İHRACATÇININ DEĞERİ ARTACAK"


Başkan Kaya'nın ardından söz alan yönetim kurulu üyesi İsmet Bektaş, sektörün ciddi sorunları olduğunu belirterek şöyle konuştu: "İçinde bulunduğumuz dönemde, 1998 ve 2001 krizlerinin çok üzerinde sıkıntılar yaşanabilir. İhracatçılara büyük görevler düşüyor. Bu ülkeye 1 dolar getiren bile çok kıymetli. 24 Haziran'dan sonra kim seçilirse seçilsin bugünkü şartlarla bu ülke devam edemez. İhracata ve üretime önem vermek zorundalar. Bizim kıymetimiz çok üst düzeylere ulaşacak. Biz de üzerimize düşen sorumlulukları titizlikle yerine getirmeliyiz."

Yerli hammadde kullanarak çoğunluğunu ihraç etmeden yerli makinelerle üretim yaptıklarını anlatan Bektaş, sektörün katma değeri ve istihdamı yüksek bir sektör olduğuna dikkat çekerek, "Ülkenin kaynaklarını değerlendiriyoruz. Ama kaynaklarımız sonsuz değil. Var olan kaynakları optimum şekilde değerlendirip maksimum değeri elde etmeliyiz" dedi.

"BEDELLERİ ÖDÜYOR, MUHTARI GEÇEMİYORUZ"


Türkiye'de madenci olmanın zor olduğunu savunan yönetim kurulu üyesi İbrahim Alimoğlu ise, ruhsatları aldıktan sonra ruhsat harcı, hazine payı, il özel idare payı, köylere hizmet götürme bedeli, arazi tahsis beledi, orman payı, belediye bedeli, çevre uyum teminatı, orman alt yapı izni ve ağaçlandırma bedeli ödediklerini söyledi. Alimoğlu, "Ülkemizde bir köy muhtarı cumhurbaşkanından daha değerli. Bütün ruhsatları alıp bedelleri ödedikten sonra muhtarı geçemiyorsunuz. 'Ülkenin her yerini delik deşik ettiler' diyerek suçlanıyoruz. Oysa devletimizin 3 bin 150 adet taş ocağı var. Yani devletin açtığı delik madencilerin açtığından fazla" diye konuştu.