Dr. Onur AKKAYA

Tüm dünya olarak çok zor dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde size çok gündeme gelmeyen Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD), Kovid-19 öncesi ve sonrası dünya ticaretindeki öngörülerini içeren “2020 Ticaret ve Gelişme Raporu”undan bahsetmek istiyorum.

Rapora göre, Mart 2020’den itibaren “pandemi” kimliğine bürünen Kovid-19’un etkisinin 2020’de küresel ekonomiyi durgunluğa soktuğunu eldeki verilere göre savunmaktadır. Günümüzde yaşanan durgunluğun 1930’larda yaşanan ölçekte olduğunun söylemektedir. Diğer yandan, 2008 küresel krizi sonrası yürütülen parasal genişleme ile ekonomide oluşan olumsuz etkinin sınırlı kaldığı görülürken, Kovid-19 pandemisi sırasında ise parasal genişleme etkisinin daha sınırlı kaldığı görülmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere Kovid-19’un yarattığı olumsuz etki 2008 Küresel Finans Krizi'nden daha derin etkilere sahiptir.

Özellikle raporda, bireylerin çalıştığı işlere göre sınıflandırmamızı sağlayan “düşük verimlilikteki düşük ücret” ile “yüksek verimlilikteki yüksek ücret” işler ayrımının pandemi süresinde daha keskin olarak ayrıştığını, en çok olumsuz etkilen tarafın ise “düşük verimlilikteki düşük ücret”le çalışanlar olduğunu vurgulanmaktadır. Bu kesim çalışanlar, yaşanan durgunlukla birlikte ihracat azalmasına bağlı olarak işlerini kaybetmişler yahut ani yüksek gelir kaybı yaşamışlardır. Kovid-19’un ücretler üzerine yaptığı baskı devam ederse gelir eşitsizliğinin şiddetle devam edeceğini söylemektedir. Hatta yaşanan etkilere bağlı ABD’de emeğin payı gelirden aldığı payın 1950’ler seviyesine döndüğünü, bu durumun gelecek 10 yıl boyunca devam etmesi durumunda 1930’lardaki daha düşük seviyelere döneceğini savunmaktadır. Yaşanan ekonomik daralmayı iyileştirme anlamında tavsiye edilen ekonomi politikası olarak “düşük verimlilikteki düşük ücret” alan çalışanların ücret artışı ile desteklenmesi gerektiğini önermektedir. Böylece hızlı bir üretkenlik artışı ve ekonomik canlanma devamında geleceği beklenmektedir.

Diğer yandan rapor, Kovid-19 pandemisinin etkisiyle gelişmekte olan ülkelerin kamu borç stoklarının kontrolsüz olarak artışta olduğuna dikkat çekmektedir (Grafik.1). Yaşanan hızlı kamu borç stokunun ilerleyen dönemde ekonomilerde sorun yaratacağını görülmektedir.

Raporda ayrıca, oldukça geniş ele alınan dünya ticareti ve ekonomik durumda Kovid-19 sonrasına ilişkin beklenen iki senaryodan bahsedilmektedir. Kısaca bunlara değinirsek; İlk olarak, yaşanan değişikliklere bağlı olarak eğer olumlu gelişmelerin olması varsayımında (virüsün kendinden yok olması, tedavi eden aşının bulunması gibi…) eski normal değerlerine dönmekte hükümetlerin 1945 sonrası politikalara yönelmesi gerektiğini hatta uluslararası kuruluşların yaşanan deneyime göre (IMF, UN, WHO vb.) yeniden organize olması gerektiğini savunmaktadır. İkinci senaryoda gelecek dönemde olumlu değişimlerin olmaması veya yavaş gerçekleşmesi halinde ise ülkelerin “korumacılık” politikalarını sürdürmeleri olası seçenek olarak görülmektedir. Bu sebeple, küresel ticaretin sekteye uğraması nedeniyle azalan ihracat rakamları “düşük verimlilikteki düşük ücret” durumundaki ülkeler ile “yüksek verimlilikteki yüksek ücret”e sahip olan ülkeler arasındaki ekonomik farkın açılmasına sebep olacaktır. Ayrıca ülkelerin sahip olduğu “borç stoku” artışları nedeniyle ekonomi yönetimlerinin “çift sorunla” uğraşmasının olası olduğunu dikkat çekmektedir.

Kaynakça

UNSTAD (2020). Trade and Development Report 2020, UN, Cenevre.