Zor durumda olan şirketlerin, alacaklılarıyla mahkemelerde anlaşarak ödemelerin belirli bir takvime bağlanmasını öngören konkordato sisteminde bugüne kadar çok fazla başarılı sonuç alınamadı. Temelde batık şirketin borçlarının ötelenerek yaşatılması esasına dayanan sistemin, alacaklıların çoğunluğunun kabul etmesi şartıyla devreye girme zorunluluğu, beraberinde bazı aksamaları da getirdi. Aynı zamanda konkordato komiserliği de yapan Avukat Esin Civelek, sistemi DÜNYA için değerlendirdi. Civelek, konkordato sürecine giren firmalarla ilgili dosyalarda olumlu sonuç alınamamasının en büyük sebeplerinden birinin bankalar olduğunu iddia etti. Ancak bankalar, temerrüde düşmüş krediyi yapılandırmadan Kredi Garanti Fonu’na (KGF) götüremediklerini, mülkiyeti bankada olan çeklerin de konkordatoyla ilgisi bulunmadığını bildirdiler.

“Bankalar çeki borçtan düşüyor, firmaya ödemiyor”

Civelek, bankaların, şirketler tarafından tahsile verilen çekleri, konkordato sürecinde tahsil ettiği halde, şirketlere ödemek yerine konkordato projesine dahil olan alacaklarına mahsup ettiklerini bildirdi. Bu durumun yürürlükteki kanuna aykırı olduğunun altını çizen Esin Civelek, aynı zamanda şirketlerin konkordato sürecinde yapmaları gereken birikim ve iyileştirmeyi yapmalarını da engellediğini aktardı.

“Devletten nasıl olsa alırım düşüncesindeler”

Bankaların rehinsiz alacaklarının önemli kısmını KGF aracılığıyla kullandırılan kredilerin oluşturduğu bilgisini veren Civelek, “Bankalar, bu alacakları için oylama aşamasına gelince çoğunlukla olumsuz oy kullanıyorlar. Çünkü firmadan alacağını uzun vadelerde tahsil etmek yerine, KGF garantörlüğüyle kullandırdığı krediyi devletten tahsil etmenin daha kolay olacağını düşünüyor” diye konuştu.

Bankalar dışındaki alacaklıların ise genellikle olumlu yönde oy kullandıklarını belirten Civelek, bu firmalara konkordato döneminde çoğunlukla mal vermeye devam ederek ticari ilişkilerini de devam ettirdiklerini vurguladı. Bankaların oy kullanması halinde, konkordato projesi onaylanan şirketlerin sayısının artacağını söyleyen Civelek, “Tasdik edilen konkordato projelerinin sayısının henüz çok fazla olmaması, konkordato sisteminin eleştirilmesine de yol açabiliyor. Yalnız burada göz önünde bulundurulması gereken önemli bir husus da, oylama öncesinde firmaların alacaklıları ile anlaşarak bu süreçten, feragatle çıkması ile sonuçlanan ciddi sayıda dosya da var” dedi.

“Kötü niyet kısa sürede ortaya çıkıyor”

Konkordato sistemine ilişkin bağımsız denetim firmalarından hak etmediği halde rapor alarak sürece girildiğine ilişkin eleştiriler olduğunu söyleyen Civelek, “Bağımsız denetim firmaları kolay kolay makul güvence vermiyor. Ancak istisnai olarak bunu alanlar varsa bile geçici mühlet alan firmalarına ilişkin konkordato komiserleri en geç 1 ay içinde rapor sunulduğu için kötü niyet hemen ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Konkordato talep eden şirketler tarafından daha önce tahsil için bankalara verilmiş çeklerden yapılan tahsilatlara bloke koymayarak, şirketlere ödeme yapmaları sağlanacak düzenlemeler yapılmasını öneren Civelek, bu durumda konkordato sürecindeki firmaların, daha çabuk maddi kaynağa ulaşarak, ilerleme kaydedebileceklerini söyledi.

Civelek, bankaların rehinsiz alacakları konusunda, konkordato talep eden şirketlere, özellikle KGF kredileri açısında olumlu oy kullanma yüzdeleri arttıkça, onaylanan konkordato projelerinin sayısının da artacağını anlattı.