İzmir Ticaret Odası, ülkemizin dönüm noktalarına şahitlik eden, yaşadığı her süreçte tarihte yeni bir sayfa açan İzmir’in, en köklü kurumlarından biri olarak, çok önemli bir tarihi mirasa ev sahipliği yapıyor.

1922 yılında İzmir’in Türk Ordusu tarafından işgalden kurtarılması sonrasında ortaya çıkan yangın, İzmir’in hayati önem taşıyan birçok yeriyle birlikte Kordon’da bulunan o dönemdeki adıyla İzmir Ticaret ve Sanayi Odası’nın binasını, Oda’ya ait tüm belge ve kayıtlarla birlikte kül etti.

İzmir Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu ilk toplantısını Halimağa Çarşısı'nda kiraladığı yeni binasında, 1 Kasım 1922 günü gerçekleştirdi. İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu’nun bu ilk toplantısında alınan kararların altında, Rum ve Ermeni üyelerinin eksilmesi nedeniyle sadece beş üyenin imzası bulunmaktaydı: Başkan Alaiyelizade Mahmut, Ahmet Hakkı, Mustafa, Behor Benadova ve E. Guiffrey.

Sonuçta yeniden bir seçime gidilerek, yönetim kurulunun yenilenmesi kaçınılmazdı.

DAİMA TÜCCARIN YANINDA

1922 Kasım ayı sonlarında yapılan seçim sonucunda Alaiyelizade Mahmut, Balcızade Hakkı, Emirlerzade Ahmet Refik, Behor Benadova, Cemal, Hafız Ali, Hocazade Ahmet, Hacı Yavaşzade Mehmet Şükrü, Giridi Mustafa Raşit, E. Guiffrey, Nazillili Hacı Mustafa ve İzzet İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulunu oluşturdu.

29 Kasım 1922 tarihli yönetim kurulu toplantısında başkanlığa Alaiyelizade Mahmut, başkan yardımcılığına ise Balcızade Hakkı seçildi. Böylece 1925’te yeni Ticaret Odası Kanunu’nun kabul edilmesine kadarki süre için İzmir Ticaret Odası’nın Yönetim Kurulu belirlenmiş oldu. Bu yönetim kurulu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanına ve ilk yıllarında yaşanan gelişmelere şahitlik etti.

Bu dönemde, İzmir Ticaret ve Sanayi Odası, tüm olumsuz koşullara, mevcut kanunun yetersizliklerine, savaşın ve yangının ağır sonuçlarına rağmen İzmir’in tüccar ve sanayicilerinin sorunlarına çare arayışı içinde olmaya çalıştı. Örneğin; İzmir büyük yangınından zarar görenlere yardım için bir yardım heyeti kurulmuş, incir tüccarlarının sıkıntı duyduğu sorunların çözülmesinde önemli adımlar atılmıştı.

KURTULUŞUN SEMBOLÜ

1923 yılında, İzmir’in ve İzmir Ticaret ve Sanayi Odası’nın tarihinde çok önemli iki olay gerçekleşti. İlki İzmir için olduğu kadar Türkiye ekonomisi için de önemli olan İzmir İktisat Kongresi, ikincisi ise Cumhuriyet’in ilanıydı.

Ulusların tarihinde bazı olaylar, ulusun geleceğindeki sembolik yeri ile ön plana çıkar. İzmir’in işgali böyledir, kurtuluşu da. Tüm kurtuluş mücadelesinin sembolüdür İzmir. İşgal edildiğinde bütün Anadolu işgal edilmiş gibidir. Kurtulduğunda da bütün ülkenin kurtuluşunu görürüz. Halbuki Kurtuluş Savaşı 9 Eylül’de bitmemiştir. Ateşkes için Mondros, tam barış için ise Lozan beklenecektir. Ama yine de insanların zihninde İzmir’in kurtuluşu, bütün vatanın kurtuluşu ile özdeşleşmiştir. Bu nedenle İzmir’in kurtuluşunu sadece İzmir açısından değil, bütün ülke açısından ele almak kaçınılmazdır.

İzmir İktisat Kongresi de aynı kapsamda değerlendirilebilir. Kongrede ticaret ve sanayi odalarının alması gereken yeni biçim konusuna ilişkin kararlar, 1925’de kabul edilecek olan Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu ve Nizamnamesi’nin ana çizgilerini belirledi. O dönem çizilen rota, bugünkü İzmir Ticaret Odası’nın ve ülkemizdeki oda ve borsaların temelini oluşturdu.

İzmir Ticaret Odası, kurulduğu günden başlayarak günümüzde 90 bini aşan üyesiyle, ticaretten tarıma, turizmden sanayiye kentimizin ve ülkemizin gelişimi için çalışmaya, proje üretmeye devam ediyor.