EGE-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, vatandaşın yönetime katılma hakkını kullandığı yer olması gereken 'kent konseyleri'nin günümüzde tarafsız ve bağımsız olamadığını söyledi. Aslan, yerel demokrasiyi ve yerel kalkınmayı güçlendirmek için kent konseylerini işler hale getirmeliyiz” dedi.

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, 2005 yılında yürürlüğe giren Belediye Yasası'nda halkın yönetime katılmasıyla ilgili iki madde bulunduğunu, bunlardan ilki olan Hemşeri Hukuku başlıklı 13. maddeye göre ise kentte yaşayan herkesin 3 hakkı olduğunu belirtti. Aslan, “Bu haklardan ilki katılım, ikincisi bilgilenme ve üçüncüsü de yararlanma hakkıdır. Yani 2005’den bu yana geçen 12 yıllık sürede Türkiye’nin kentlerinde yaşayan insanlar, 3 hakkı olmasına karşın bunları bir türlü kullanamıyor. Bu haklar pratik olarak gündelik yaşamımızda, kentsel yaşamımızda herhangi birimiz tarafından ne kadar kullanılabildi? Oysa her ilçede oluşan 'Kent Konsey'leri yasayla kuruldu. Bu konseyler, vatandaşın yönetime katılma hakkıdır, bu hakkın kullanılabileceği alandır” dedi.

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan; Belediye Kanunun 76. maddesi ile oluşan 'kent konseyleri'nin görevi ve sorumluluğunun, 'kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinde yönetim ilkelerini hayata geçirmek için kurulan halk örgütlenmesi' olarak tanımladığına dikkat çekti.

Meslek kuruluşlarının, sendikalarının, noterlerin, üniversitelerin, ilgili sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu ve kuruluşları ve mahalle muhtarlarının temsilcilerinden oluşması gereken Kent Konseylerinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Aslan, “Belediyeler ilk meclis toplantılarında, Kent Konseyi temsilcilerinin katılımıyla önerilerini dikkate alarak tartışma ortamı yaratmalıdır” dedi.

'YEREL DEMOKRASİ VE KALKINMA İÇİN YENİ YAPILANMA ŞART'


Kent konseylerinin kuruluş amacının yasada belirlendiğine dikkat çeken Aslan, “Konsey, vatandaşın oy vererek seçip Meclis'e gönderdiği kişiye hesap sorma, destek verme, dayanışma sergileme imkanı sunma biçimidir” diye konuştu.

Bugün belediye başkanların pek çoğunun 'kent konseyi' kurma konusunda, kanuni mecburiyet olmasına rağmen destek vermediğinin de başka bir gerçek olduğunu söyleyen Aslan, “Kent Konseyi kurma arzusunda olan belediye başkanları, bu kurulu kendi istedikleri şekilde oluşturuyor ve konsey de belediyelere bağlı olarak çalışıyor. Oysa tarafsız ve bağımsız bir yapı gerekiyor. Bu yüzden yerel demokrasiyi ve kalkınmayı güçlendirmek için yeni bir yasal düzenleme şart. Her şeyin olduğu ama hiç bir şeyin olmadığı kent görünümünden kurtulmamız lazım. Kentlerimizi geleceğe taşımak istiyorsak Kent Konseylerini işler hale getirmeliyiz” dedi.

Belediyelerin her yıl bütçelerinden Kent Konseylerine pay ayırmasının, vatandaşın yönetime katılma hakkının kullanılması ve konseyin de verimli çalışmasına olanak sağlayacağını söyleyen Aslan, “Kent Konseyi, vatandaşın oy vererek seçip TBMM’ye gönderdiği milletvekillerine, belediye başkanlarına ve belediye meclis üyelerine hesap sorma, kentin ve kentlinin sorunlarıyla ilgili proje geliştirme başta olmak üzere, destek ve dayanışma imkanı sunabilmeleri için bağımsız ve tarafsız olması gerekir, yerel demokrasiyi, yerel kalkınmayı geliştirmek için kent konseyleri demokrasinin gereğidir” diye konuştu.