2020 yılının son günleri ve 2021’in ilk günlerinin gündemi işçinin, emekçinin ‘ekmek’ kavgası oldu.

Bu sırada kamuoyu seçkinleri tarafından söylenen sözler bu kavganın yarasına tuz bastı.

2020 bitmeden TBMM’deki bütçe görüşmelerinde AKP Denizli Milletvekili Şahin Tin’in CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’la arasında yaşanan ‘Kuru Ekmek’ tartışması var! O tartışmalarda aklıma, Fransa Kraliçesi ve Avusturya Arşidüşesi Marie Antoinette’ye ait olduğu kesin olmayan ancak, yüzyıllardır kendisinin önüne geçen ‘Ekmek yoksa, pasta yesinler” sözünü getirdi.

Evet o sözleri Antoinette’nin söyleyip söylemediği kesin olmasa bile meclis kayıtlarında AKP’li Tin’in söylediği çok açık ve netti. Ki, sonrasında konuya ilişkin açıklama yaparken telefonuna aldığı ‘ne söyleyeceğini önceden düşünebileceği’ notlara bakmak zorunda kalmıştı.

***

2020 sonlarına doğru Asgari Ücret Komisyonu, Türkiye’de yasal olarak işçilere verilecek minimum ücreti hesapladı ve açıkladı. 2 bin 825 lira 90 kuruş!

Yani 2021’de bir işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılayacak biçimde hesapladı. Tabi vefasız (!) işçilerimiz bu fiyata tepki gösterdi. Sanki ilk başta onlara sormuşlar gibi… Dediler ki ‘sefalet ücreti’ istemiyoruz.

4 Ocak 2021’de emekli maaşlarına yapılacak zam oranı da belli oldu. Emekli maaşlarına yapılan zam da eleştiriden nasibini aldı. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranının karşısına diğer kurumların hesapladığı enflasyon rakamlarını koyunca zammın yetersizliği ortaya çıktı. Yani kısaca her ne kadar adı zam olsa da ekonomideki belirsizlikler nedeniyle emeklilerimizin alım gücü şimdiden kalmadı. Tabii çalışan bir emekliyse bilemem! Sonuçta Türkiye’de emekli olduğunuzda da çalışmanız gerekebiliyor.

Sonra arada kaynadı gibi ya da alıştık mı bilemiyorum. İşten çıkarma yasağı 2 ay daha uzatıldı. Yani bu şu demek, ücretsiz izin ödeneğiyle bir işçi ailesi, 2 ay daha hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kalacak. Bir de bu süreçte işçinin, Kovid-19’dan sonra ikinci kâbusu KOD29 olmuş. Zaten Kovid-19 nedeniyle aylık bin 168 liraya tamah eden işçiler, iddialara göre ahlaksızlıkla suçlanarak işten çıkartılıyor, İŞKUR ve SGK da bu konuda bir denetim yapmıyormuş. Her işin bir kılıfı var!

***

Şimdilerde gündemde Yabancı Yatırımcı tavlama çabaları var. Cazip olan ise hayat pahalılığı karşısında ucuz olan iş gücümüz. Bununla ilgili sanırım ilk göze İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) açıklaması çarptı. Almanya ile Türkiye arasında kıyas yapan İTO, yabancı yatırımcıya çağrıda bulundu. Yani resmen değeri giderek düşen işçimiz için ‘ensesine vur, lokmasını al’ denildi.

Öte yandan Türkiye Yatırım Ofisi de aynı ‘Ucuz İş Gücü’ cazibesini yabancı yatırımcıya kullandı. İnternet sitelerinde yabancı yatırımcıların Türkiye’yi tercih etmesine neden olarak “Nitelikli ve uygun maliyetli iş gücü” ayrıcalığını sundu.

Açıkçası yabancı yatırımcıyı çekmek için elde avuçta ne varsa kullanmaları takdire şayan da bu zihniyetle ancak köle tüccarlığı olur.