"Gazetecinin kalemi kıymetlidir" derler ya onunki en kıymetliydi. Ne iktidarlar geldi geçti; ömürlük meslek yaşamında daktilosunun tuşlarına patronaja ya da iktidara yaranmak için değil, toplumun gerçekleri öğrenmesine vesile olmak için vurdu. Güç odaklarına, o iktidarlara, muhalefete bile, "kılıcı kalemiyle" muhalefet etti. Mevkiymiş, makâmmış, şöhret hırsı asla olmadı!..

***

“Her devrin adamı fırdöndülere ünleri yurtdışına taşsa da basın emekçisi demek caiz değildir.” Kaya Çelikkanat meslek büyüğümüzün en sık kullandığı sözüdür. Ona göre; 12 Eylül döneminde Evrenci, hanedan yıllarında Özalist, günümüzde de dönek Marksistler ve öteki çıkar gördükleri yere; pabuçsuz, donsuz koşan meslek madrabazlarına, şaklabanlarına; gökyüzüne de çıksalar bırakın gazeteciliği, yazarlığı "adam" bile denmezdi. Nahit Duru usta, işte bu tiplerle de hep "kavgalıydı". Yazılarında, tv programlarında "halkın ağzı onların sesi" olduğu kadar, kalemlerini satan, kiralayanları da teşhir etmekten sakınmazdı.

****

İhale takip etmedi Nahit Duru, komisyon almadı, aracılık yapmadı, "mektup" taşımadı! Bilginin “güç” olduğuna inandı, yeni fikirleri savundu. Her yazısı; hukukun üstünlüğünden, düşünce özgürlüğünden yanaydı. Ayrımcılığa, nefret söylemine, kutuplaşmaya karşı çıkmıştır. Muhabirlikten Genel yayın yönetmenliğine kadar mesleğe -her kademede- başarıyla hizmet etmiştir. Türkiye'de "en çileli meslek" gazeteciliğin her sıkıntısını dibine kadar yaşamıştır. Gözaltı, kelepçe, sorgular, mahkemeler, cezalar, zindan dahil. Son yazdığı "Arayış" kitabının tanıtımı, şöyle dokunmuştur o günlerine: "Seni bir kez daha uyarıyorum, dergiyi bir an önce kapat... Yarın olacaklardan ben değil, sen sorumlu olacaksın... Dikkatli ol!.. Mert ve cesur bir çocuğa benziyorsun.”

Bu sözler, Sıkıyönetim Komutanı Korgeneral Recep Ergun'a ait. Karşısında oturan kişi, gazeteci-yazar Nahit Duru. 12 Eylül dönemi...

Ülkenin her yerinde sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı var. Bülent Ecevit, darbenin karanlığına bir mum ışığı yakmak için bir avuç yürekli, özverili aydınla birlikte Arayış dergisini çıkarıyor. Nahit Duru da o derginin Yazı İşleri Müdürü.
Nahit Duru, çok zor koşullar altında verilen bir demokrasi ve basın özgürlüğü mücadelesinin simgelerindendir.

****

İzmir'deki Güneş Gazetesi Temsilciliği döneminde tanışmıştım yıllarca "gazeteciliğini" yakından takip ettiğim Nahit Duru ile. Üst birikimine, iyi dostluğuna, zarif, paylaşmayı seven güzel abiliğine hayran olmuştum. Her sohbetimizde gazeteciliğin özünün "muhalif duruş" olduğunu yinelerdi. Çok iyi gazeteciler de yetiştirmişti.

****

Türkiye’de "medya" denilen bulanık sularda gazeteci kimliğini kirletmeden yüzebilen ender isimlerin başında gelirdi Nahit Duru. Tek sütunluk haberlerin, karikatürlerin, atılan tweetlerin bile suçlu görülmesine, okurun izleyicinin habere ulaşmasının engellenmesine, muhabirin yazarın çizerin hapse atılmasına, neredeyse idama eş sayılan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının verilmesine çok kafa kaldırmıştı. Yakın dostu Uluç Gürkan'ın vedasında paylaştığı ifadeyle;

"Türk basını, medyanın yandaşlaşmasına direnen bir çınarını daha yitirdi."

***

Bilgi, görüş, dik duruştu; bir haysiyet şövalyesiydi Nahit Duru usta!.. O da yürek kulvarımızda yerini almıştır.