Hafta içinde Türkiye ve Avrupa Birliği tarafından ortak finanse edilen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen, “İklim Değişikliği Alanında Ortak Çabaların Desteklenmesi Projesi” kapsamında gerçekleştirilen bir toplantıya katıldım.
Konunun uzmanı akademisyenler ile Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar'ı dinlerken içimden 'bular daha iyi günlerimiz' diye geçirdim.
Mevsimlerin ne kadar değiştiği hepimizce malum.
Bir-iki ayda yağması gereken yağmur bir günde iniyor, şehirleri altüst ediyor.
Yaz sıcakları tahammül sınırlarını zorlarken, an geliyor ceviz büyüklüğünde dolular taşı, toprağı dövüyor.
Daha birkaç hafta önce İzmir'de yaşayan bizler, yabancısı olduğumuz tropikal fırtına uyarısı ile telaşlandık.
Bütün bunların nedeni dünyanın giderek ısınıyor olması.
Sabancı Üniversitesi'nden Dr. Ümit Şahin'in söyledikleri çok etkileyiciydi... “İklim değişikliği çok ölümcül bir sorun” dedi ve ekledi:
“Yeterince önlem alınamazsa, dünya bu hızla ısınmaya devam ederse 10-20 yıl sonra Kuzey Kutbu diye bir şey kalmayacak. Türkiye çöl iklimine sürüklenecek. Keşke tropik iklimde olabilseydik. Bazılarının inandığı gibi buzul çağına falan girmiyoruz. Dünya sıcaklığı bir derece arttı. Olay tamamen sera gazlarından kaynaklı. Böyle giderse 2030'da sıcaklık artışı 1,5 dereceyi bulacak.”
Konuşulanlar beni dehşete düşürdü. “Benden sonra tufan” dememek, çevre bilinci olan çocuklar yetiştirmek şart.
Bu arada her gidişimde beni evime yorgun gönderen İstanbul, geleneğini yine bozmadı.
Topu topu bir gece, bir gün konuğu oldum, ama kimyamın değişmesine yetti.
Taksiyle havaalanından otele yol alırken, uçaktaki korkum devede kulak kaldı.
Bu nasıl bir trafiktir ve o trafikte nasıl o kadar hız yapılır. Kapı üzeri kolçağa öyle bir yapışmışım ki, sağ el parmaklarımın sızısı dakikalar sürdü.
Sırf araçlar değil, yayalar da son sürat... Canları Allah'a emanet... Karşıdan karşıya geçerken, araçlar arasında makas atıyorlar.
Doğasına, boğazına, tarihi dokusuna diyeceğim yok... Büyüleyici...
Ancak 15 milyon kişi arasında bu güzelliğin tadını çıkaranların oranı nedir o da ayrı...