Dünya kupasının bugün dokuzuncu günü… Kıtlıktan çıkmış kavimler gibi maç dakikalarını büyük bir açlık ve iştahla bekliyoruz. Grup maçları bitene kadar her gün üçer maç… İlaç gibi vallahi… Bir de sempati duyduğumuz takımın maçı ise değmeyin gitsin…

Tabii her şey istediğiniz gibi olamıyor bazen… Almanya’da doğup, büyüyen biri olarak sempatizanı olduğum Almanya misal, beklemediğim bir yenilgi ile başladılar turnuvaya. Messi’li kadrosu ile Arjantin… Hırvatistan karşısında bir ara sahadan silindiler desem? Büyük ümitler bağladığım Muhammed Salah’lı Mısır mesela… Gruptan çıkarlar diyordum, ama? İki de iki yapmalarına rağmen çok da iyi futbol ortaya koyamayan Fransa…

Dev turnuva her sonuca gebe aslında… Japonya, Hırvatistan ve Rusya’nın ortaya koydukları olumlu ve sonuç odaklı futbol, onların en azından çeyrek finalde olmalarına yetecek mi? Göreceğiz.

Sonuç odaklı demişken, şu ana kadar ki maçlarda takımlar gol pozisyonu üretmekte ve üretilen pozisyonları gole çevirmekte biraz etkisiz kaldılar. Bu işi doğru yapan tek takım gruptan çıkamaz dediğimiz Rusya sanırım.

Maçları izlerken takım, oyuncu, teknik, taktik, hakem, stat ve taraftar gibi birçok bileşeni izliyoruz veya inceliyoruz. Tüm bu ve benzeri detayların dışında oyuncuların formaları da incelenmeye değer doğrusu… Çalışkan ve disiplinli bir hava veren Almanya forması sade ve şık… İspanyolların pembe, kırmızı ve turuncu karışımından doğan yeni stil kırmızı rengi… Japonların farklı çizgisi… İran’ın, Fas’ın, Mısır’ın forma stil ve renkleri… Hepsi ayrı bir hava ve izlem zevki katıyor maçlara…

Gerçi üzerinizdeki forma altından da olsa, ruhunuz yoksa nafile… Sanıyorum ilk ve ikinci maçlarda beklemediğimiz puan kayıplarını yaşayan büyük takımlarda da aynı eksiklik var. Ruh yok. Paraya ve başarıya doymuş oyuncular bazen milli duygularını kaybedebiliyorlar. Biz sadece kendimizde oluyor sanıyorduk bu durumu… Futbol ülkeleri Almanya ve Arjantin bile ilk maçlarında ruh yoksunuydular.

Yeni ve başarıya aç futbolculardan kurulu bir milli takımımızın olması gerektiğini umuyorum Mircea Lucescu da görmüştür.

Dipnot; dünya kupalarının resmi içeceklerinden olan biranın Rusya’da stokları bitmiş. Hatta bira karaborsaya düşmüş. Votkadan başka içecek bilmeyen Ruslar hem turnuvayla hem de bira ile imtihan oluyorlar anlaşılan!