Tıp eğitimi zordur; daha doğru bir deyimle  meşakkatlidir…  Tabii ki, “Doktor” çıktığınızda bu unvanı korumanız da bir o kadar zordur… Hele 41 yıl ve üzerinde bu meslekte kalanlara “41 kere maşallah“ deyip, bir de “nazarlık boncuğu” takmak gerekir… Bazı  mesleklerde yorulup, dinlenmek için değişik mesleklere atılan o kadar arkadaşım var ki… Ben bu durumu “Yorgunu yokuşa sürmek” diye yorumluyorum …

Bu kadar uzun girişe uyan değerli bir doktor dostum OP. DR.  Levent Köstem’i sizlerle tanıştırmayı istiyorum. Biliyorum çoğunuz onu spor, daha çok futbol alanlarından sporcuların dostu ve de kurtarıcısı olarak, bazılarınız da ortopedik rahatsızlıklarınızdan hemen tanıdınız. Evet 1955 Buca doğumlu olan, sporcuların, gazetecilerin hastaların dostu olan OP. DR. Levent Köstem, 1978’sen buyana, 42 yıldır bilfiil Ortopedi dalında üne kavuştuktan sonra, bir yandan da dinlenebilmek için Urla’nın Uzun kuyu, Zeytineli mevkiinde koca bir zeytin çiftliği ve de ondan da zor olan “müzeciliği” seçti…

Ben bu konuda Urla’ da şarap bağları kurup, butik otelcilik yapandan tutun, Ayvalık’ta yumurtacılar krallığından antika otomobil Müzeciliğine, soyunanları gördüm, babaları adına kurduğu köyü gezdim… Son olarak da Türkiye’nin önde gelen ünlü müzecilerinden Rahmi Koç’un, sevgili dostum Levent Köstem’den randevu alarak kurduğu, belki de dalında en büyük “Zeytin ve zeytinyağı müzesi” ve de müştemilatında eğitim üniteleri  bulunan yapay köyü gezdiğini duyunca hemen kendisine ulaştım.

***

İşte sizi de bir Levent Köstem söyleşime ortak ediyorum:

“ 42 yıldır bilfiil hekimlik yapıyorum. Bu kadar yıl çeşitli zorlukları olsa da severek hekimlik yaptım. Bizim kuşak hekimlikte ,  tıptaki önemli birçok teknolojinin doğumuna tanık oldu.  Örneğin;  ultrason  bilgisayarlı tomografi,  manyetik rezonans  gibi bir çok teknoloji  bizim okul yaşantımızda yoktu  ve  de hekimlik dönemimizde gelişti.  Bu teknoloji  ortopedi de beni çok etkiledi ; ilk dönemlerinden buyana eklem cerrahisi ve endoskopik cerrahi ile uğraşıyorum… Ortopedi  tıbbın en önemli dallarından biri. Ağır bir dal ve çok emek isteyen bir dal. Hastaların sabırlı olmasını gerektiren, sonucun yavaş alındığı ve hastanın bu yavaş iyileşmeye hazırlanması gereken bir dal. Hasta hekim ilişkilerinin çok çok önemli olduğu bir dal. Hekimler sürekli hasta bakmaktan, bütün gün sürekli dert dinlemekten yorulurlar. Fizik yorgunluktan söz etmiyorum. Mesleğini severek yapan birçok hekim, hekimlik mesleğinden dinginlik için, daha  hoşgörülü olmak için farkında  olarak veya  olmadan hekimlik dışı bir çok işle ve sanatla uğraşırlar. Ben de fotoğraf, ahşap işleri ile yoğun olarak uğraştım. 20 yıl öncede bir zeytinlik satın aldım ve organik tarım yapmaya başladım. Bir süre sonra da bir müze kurma fikri gelişti ve bugünlere geldik “

***

Levent Köstem dostuma “Doktorluk, zeytin, zeytinyağı  kırık, çıkık, eklem ağrıları ve bir çok ünlü sporcu , işadamı ve çok sayıda hastası, yaptığı ameliyatlar” ile müzeciliği nasıl bağdaştırdığını da sormaz mıyım? İşte cevabı:

“Anadolu’da halk, zeytinyağının sağlığa iyi geldiğinin yüzlerce yıldır farkında. Özellikle de eklem hastalıklarında, enflamasyon da , kırık sonu eklem sertliklerinde, kantaron ile birleştirerek eklem ağrılarında bunu yıllardır bilerek kullanıyor. Tıp yeni yeni halkın deneyerek bildiği bu etkiyi bilimsel olarak ispat ederek kullanmayı tavsiye ediyor.”

***

Ya sevgili Dr. Köstem, kendi adına kurduğu “Köstem Zeytin, Zeytinyağı Müzesi” ve  Rahmi Koç’un ziyareti hakkında ne diyor?

“Müze oluşturmak zor ve meşakkatli, bir o kadar da tehlikeli bir iş. İyi yaptığınızı zannedersiniz;  ama, yeterli araştırmalar yap mazsanız sonuç iyi olmayabilir. Sayın Rahmi Koç ,teknolojik olarak ülkemiz’ de ki  en iyi müze sahibi... Ziyarete  geleceğini  öğrendiğim anda, inanın hem sevindim,  hem de ürktüm;  öyle ya yaptıklarımı beğenmez  ise diye! Neyse ki korktuğum olmadı ve yaptıklarımızı takdir etti ve ben de mutlu oldum. Biz eşim ve çocuklarla birlikte müzeciliği özellikle çocuklara eğitim için kurguladık ve sürdürmeye devam ediyoruz.“

Biri ortopedi , diğeri de Sanayi devi… Diyeceğim o ki, devlerin aşkı büyük olur…