Bu ülkedeki her insanın

ve kuşların, denizlerin, dağların

iki doğum günü vardır.

Biri doğduğu gün,

diğeri doğduğu ülkenin doğduğu gün. (Haluk IŞIK)

19 Mayıs 1919, Türkiye Cumhuriyeti’nin özgürlük ateşinin yakıldığı, tarihin akışının değiştiği gündür. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu toprağına ayak bastığı gün, İstanbul hükümetine bir telgraf çekerek güzel İzmir’in emperyalistlerce işgalini protesto ettiğini gördüğümüz gündür.

Paşa bu telgrafta “Millet bu haksız saldırıyı asla kabul etmeyecek” yazmıştır. O Paşa, Havza’dan, Amasya’dan askeri ve mülki teşkilata gönderdiği genelgelerde de “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyerek dayanacağı gücün “millet iradesi” olacağını belli etmiştir.

***

19 Mayıs, Samsun Limanı’ndan Anadolu’ya verilen direniş selamıdır.

“Dağ başını duman almış/ Gümüş dere durmaz akar/ Güneş ufuktan şimdi doğar/ Yürüyelim arkadaşlar!” marşını hep birlikte coşkuyla söyleyen…

Volkan olup bağımsızlık ateşini yakan kurtuluş neferlerinin günüdür 19 Mayıs. Bu ülke uğruna kanlarını gözünü kırpmadan veren şehitlerimizi, yüreğimizde özenle sakladığımız gündür. “Türk Mucizesi”ni gerçekleştirenlerin kutsal tarihlerindendir 19 Mayıs.

***

Tarihçi-Yazar Sinan Meydan, “Atatürk Etkisi” kitabında, “Bu topraklarda bugüne kadar atılan hiçbir adım, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basarken attığı o adım kadar ‘kurtarıcı’ olmadı. Emperyalizme karşı ‘tam bağımsızlık, saraya/sultana karşı ‘milli egemenlik’ mücadelesi, o ilk adımla başladı. Sonunda Türk milleti iki kere kurtuldu” yazmıştır. Bu tespit; 7 yıl aralıksız savaşan, varını yoğunu kaybetmiş, toprakları işgal edilmiş, yoksul bir halkı “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasıyla ayağa kaldırmayı başarmayı, o yoksulların zaferini işaret eder.

Türk milletini çok iyi tanıyan Mustafa Kemal Paşa ve Kuvva'cı kahramanların, “İstanbul surlarının dışına çıkıp” Anadolu’ya geçmesiyle bunu başarmasını da!..

Savaşlar tarihi kitapları, Milli Mücadele’nin “Eşsiz Önderi”nin; bir yandan İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin oyuncağı haline gelmiş hükümetlerle, Padişah iradesine karşı geldiği için kendisini “kafir” ilan eden fetvalarla, İstanbul hükümeti emrindeki bir kukla mahkemenin verdiği idam kararıyla, kışkırtılan iç isyanlarla uğraşırken, bir yandan da Birinci Dünya Savaşı’nın galibi olan güçlü devletlerle “milletin bir ferdi olarak” sürdürdüğü savaşa takdirle yer verir.

***

Cumhuriyet Tarihçisi Oktay Gökdemir Hocam, 19 Mayıs 1919’ı “bir devasa olay” olarak niteler. Oktay Hoca’ya göre, “19 Mayıs, bir imparatorluğun küllerinden ve bakiyesinden yeni bir ülke ve devlet yaratmanın kilometre taşı, bir başlangıç öyküsüdür” der ve sonra bir anekdot paylaşır bizlerle;

“Tarih 19 Mayıs 1936’dır. Atatürk Dolmabahçe Sarayı’nda aralarında Kılıç Ali, Nuri Conker, Şükrü Kaya, Cevat Abbas’ın da bulunduğu zevata sorar; ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli günü hangisidir?’

Kimsenin aklına 19 Mayıs gelmemiştir. Bir ara Şükrü Kaya ‘16 Mayıs Paşam’ der. Paşa, ‘Yaklaştın’ diyerek yanıtı kendi verir; '19 Mayıs’.

1927’de Atatürk ‘Nutuk’ ta ‘1919 senesi Mayıs’ının 19. günü Samsun’da Anadolu topraklarına ayak bastım’ demesine karşın bu tarihin Cumhuriyetin en önemli bayramlarından biri olması, bu konuşmalardan sonra 1937 yılı 19 Mayıs’ında gerçekleşmiştir ilk.”

***

Atatürk, 19 Mayıs’a çok özel bir önem vermiştir ki bir gün doğum gününü soran bir gazeteciye “Neden 19 Mayıs olmasın?” diye cevap vermiştir. 19 Mayıs’ın 101'inci yılı; Türkiye’nin, Mustafa Kemal Paşa’nın ve hepimizin doğum günü kutlu olsun. Anadolu direnişini, ulusumuzun ortak eseri “Milli Mücadele”yi kanlarıyla zafere ulaştıranlara saygıyla, minnetle.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!..