17-22 Kasım arasında, ülkemizde ‘Ağız ve diş sağlığı haftası’ olarak çeşitli etkinlikler yapıldığından bu haftalık köşemi Diş Hekimi Dr.Begüm Bayazıt’a bırakıyorum..
‘’Bilimsel anlamda,Ülkemizde,Diş Hekimliğine dair ilk okul ‘’Dişçi Mektep-i Aliye’’sidir. Zamanın Mektep-i Tıbbiye yani tıp fakültesine bağlı olarak 22 Kasım 1908 tarihinde açılmıştır.Bu tarihe izafeten,her yılın 22 Kasım tarihi Diş Hekimliği Günü olarak kutlanır.22 Kasım’ı içeren hafta,’Diş Sağlığı Haftası’ olarak ve ağız-diş sağlığı konusunda farkındalık oluşturmayı amaçlayan çeşitli etkinliklerin yapıldığı bir çerçevede değerlendirilir.
Kalp,böbrek sağlığı gibi kavramlar halkımızda yerleşmiş olsa da diş ve ağız sağlığı maalesef bu bilinçten henüz yeterince pay alamamıştır.Türk Diş Hekimleri Birliği'nce yapılan bir çalışmada,ülkemizde kişi başına 120 gram diş macununun düştüğü,yılda bir defa diş fırçasını değiştirmeden kullandığı ve hatta bazı ailelerin bir fırçayı hep beraber kullandığı ortaya çıkmış.Batılı toplumlar yılda 400 gramın üzerinde diş macunu tüketirken yılda da 4 diş fırçası değiştiriyor.
Tıbbi açıdan tam iyilik hali,ağız ve diş sağlığı ile başlar.Sağlıklı bireyden sağlıklı topluma uzanan çizgi, ağız bakım alışkanlığının bir davranış şekline dönüşmesi ile tamamlanır.Tayvan’da,100 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışmada,ağız diş sağlığı ile kalp krizi ve beyin felci hastalıkları arasında anlamlı bağlantılar bulunmuştur.Diş Hekimleri Günü ve bu hafta kapsamında yapılan çalışmaların,ağız ve diş sağlığına yönelik toplum bilincinin arttırılması,özellikle anne adayları ve bebeklerde düzenli bakım,tedavi ve takiplerin yapılması,okul çocuklarında düzenli kontrol ve etkin fırçalama tekniklerinin öğretilmesi ile ağız hijyeni algısının yerleştirilmesine katkı sağlamasını umuyoruz.
Ülkemizde toplam 20 bin 602 diş hekimi bulunmakta olup,yaklaşık üçte biri kamu personeli olarak istihdam edilmiştir.Bu haliyle,bir diş hekimine 11 bin 326 kişi düşmektedir.Diş hekimlerinin bölgesel dağılımı da dengeli değildir.Tüm diş hekimlerinin %50’ye yakını üç büyük ilimizde bulunmaktadır.İstanbul’da 5 bin345,Ankara’da 2 bin 356 ve İzmir’de de bin 727 hekim çalışmakta. Avrupa’da her yüz bin kişiye 61 diş hekimi düşerken Ülkemizde bu rakam 27 ‘dir.Yukarıda bölgesel dağılım adaletsizliği de gözönüne alındığında diş sağlığı hizmetlerindeki dramatik durum daha da belirgin hale gelmektedir.Yine batı ülkelerinde yılda beş kez diş doktoruna başvurma sayısı ülkemizde birin altındadır.
Kamu’da son on yılda diş hekimi istihdamı %100’e yakın artsa da.bir diş hekimine düşen yıllık binin üzerinde dolgu ve 900’e yaklaşan protez işlem sayıları iş yükü konusunda fikir vermektedir.Kamunun ağız diş sağlığı merkezleri ve diş hastanelerinde(15 hastane,134 merkez) bulunan toplam 8256 diş ünitesinde 25 milyon poliklinik hizmeti verilmiş, 5 milyonun üzerinde diş çekimi ve 8 milyona yakın da dolgu yapılmıştır.Kanal tedavisi sayısı 2 milyon,cerrahi girişim sayısı da 410 bin şeklindedir. Bu rakamlar,ülke nüfusuna projekte edildiğinde,dolgu dahil tedavi gerektiren hastaların, en iyimser tahminle ancak %30’una ulaşılabildiğini göstermektedir.

ÖZLÜK HAKLAR ÖNEMLİ


Son yıllarda başta implantasyon olmak üzere bazı branşlarda Türkiye, Avrupalı hastalar için tedavi destinasyonlarından birisi olmuştur.Özellikle yıllık cirosu 150 milyar dolarları bulan sağlık turizmi sektörü için gözde ülkeler arasına girmiştir.Kendi ülkelerinde sağlık hizmetlerinin pahalılığı ve uzun tedavi kuyrukları,Türkiye’ye diş tedavisine gelen yabancı hastalar için ortak nedenleridir.
Dünya Sağlık Örgütü halihazırda varolan 65 yaş üstü nüfus sayısını 600.milyon olarak açıkladı.10 yıl sonra bu rakam 1.2 milyara çıkacak.Güney Kore’den sonra en hızlı yaşlanan nüfusun Türkiye’de olduğu düşünüldüğünde,yaşlı ama diş sağlığı yerinde olmayan ,dolayısı ile beslenme dahil ortaya çıkan sağlık problemleri katlanarak artacak sosyal ve tıbbi bakım hastaları ile karşılaşmamak istiyorsak,bugünden radikal önlemlerle ağız ve diş sağlığı tam olan bir toplum modellemesi yaratmak zorundayız.Bu modelleme kapsamında,aile hekimliği çatısı altında,diş hekimliği hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve diş hekimlerinin özlük haklarını arttırarak tüm toplum katmanlarının yüksek kalitede diş sağlığı tedavi imkanlarından yararlanmalarının sağlanması başlangıç olabilir.’’