Son yıllarda tüm dünya ekonomisi teknoloji devlerinin kurguladığı algoritmaların egemenliğinde. Ekonominin, siyasetin, yeni baronları artık teknoloji şirketleri. Meta (mal üreten) şirketlerinin tahtları yerle bir, en çok kazananlar onlar. Eskinin devasa firmalarının isimleri dahi anılmıyor. Başta Microsoftlar, Apple’ler, Amazonlar, Metalar, Alphabet’ler, günümüzde dünyayı haksızca sömürenler. Hem de ne sömürme, ortada mal, meta yok, oyunun başında bir “fikri mülkiyet” tabusu çıkardılar ve de sanki sadece garaj firmalarına, yazılım firmalarına, teknoloji şirketlerine, büyük beşliye var bu dokunulmazlık. Dünya devi oldular, hala dokunulmazlık zırhının ardındalar. Bu devlere dokunan yanar, zamanında bir meta-mal üreticisi Volkswagen bir yazılım firması (Diesel gate 2015) ile takışmıştı anımsıyorsanız VW “birkaç satır kod yazıyor, yazılımınızın fiyatını şişirip kolay para kazanıyorsunuz”, demişti. Çok haklıydı bu söyleminde, tabii ki Volkswagen’in sorumluluğunu burada konu etmiyorum.
***
Yazılımda “küçük bir değişiklik” yaptın mı, yeni versiyon deyip güncelleme ücretlerini kaparsın. Algoritma optimizasyonu der, paraları kaparsın, lisans modeli değişikliği yapar, yine fiyatını şişirirsin. Teknoloji şirketlerinin yaptığı budur. Bir yazılım satın alırsın, ama almakla sahibi olduğunu sanıyorsan aldanırsın. Bazı yazılımları başka bir makineye dahi koyup kullanamazsınız bile. Haşa ben bu programa para verdim, istediğim gibi kullanırım, bir değil üç bilgisayarımın hepsinde kullanırım diyemiyorsun, hemen ekstra para ver, 3 tane bilgisayarda ancak o zaman kullanabilirsin denir.
Kısaca mal-meta üretenler, nesne üretenlere mağlup olmuş durumda. Bu beyler nesneye toplumsal itibar kazandırma yolunda “fikri mülkiyet” e sarılmış, sarılmak ne kelime “fikri mülkiyet” putlaştırmış, kendilerinden gayrı herkese bu sopa ile saldırıyorlar. Bugün bu şirketler devletlere bile karşı en büyük güç.
Sözüm ona özel teşebbüs ama, nerdeyse devlet yetkilerini kullanabiliyorlar. Hatta yarattıkları birtakım ödeme sistemleri ile (Apple pay gibi) görünmez para yaratıyorlar, nerdeyse devlet gibi para basmış oluyorlar. Bunun sonucunda devletlerin aldığı ekonomik tedbirlere –kredi kartları gibi- bir anlamda müdahale edebiliyorlar. Devlet sıkı para politikası uygularken, alternatif bir harcama kanalı yarattıkları için, sıkı para politikası uygulamak isteyen maliye yaptırımlarını delebiliyorlar.
***
Ayrıca devletlerin yazılımlarını da yapabildikleri için, devlet onlara bağımlı hale gelebiliyor. Seçim sonuçları gibi çok kritik altyapı yazılımlarını pekala maniple edebiliyorlar. Devlet sırları, ulusal veriler vs. gibi, kritik bilgileri başka kanallarla paylaşma riski bulunuyor.
Sonuç; bir “yazılım devleti” yani paralel bir yapı oluşturabiliyorlar. O ülkenin sağlık verilerini istedikleri kişilere verebiliyor, ticari firmalara satabiliyorlar (Oktay Babuna örneğini anımsayınız. Ülkemizin kan örnekleri toplanmış yurt dışına servis edilmişti.)
***
Ayrıca yarattıkları algoritmalar ile sosyal hayata müdahale edebiliyor, bağımlılık yapacak şekilde tasarlanan içeriklerle toplumsal hayatı tehdit ediyorlar. Bugün ülkemizde madde bağımlılığı gibi, bu tür bağımlılıkla da mücadele edilmekte ve maalesef bu bağımlılık artarak devam etmektedir. Kişiler yalnızlaşmış, yankı odalarına hapsolmuş yaşantılarını sürdürüp gitmekte.
Ayrıca “Yapay Zeka” bizden aldığı bilgileri kullanarak, bizleri kontrol edip, yönlendirebilme kapasitesine sahip. Aslında bir “zeka” değil, “zeka” insana mahsus, ancak bu “zekasız zeka” insanları yönlendirip yönetebiliyor. Yapay zeka başlı başına bir yazı konusu, bu nedenle YZ konusuna ucundan değinerek geçiyorum.
Hele hele genç nesil, tamamen djgital baskı altında, gelecekte büyük bir sorun olacak bu.
Biz kaybediyoruz, devlet kaybediyor, toplum kaybediyor, teknoloji şirketleri kazanıyor.