Bir tekstil kentinde orta ölçekli tekstil firmasının genç ihracat sorumlusu. Görev alanı İtalya. İki ayda bir bu ülkeye giderek yeni bağlantılar kurup iş geliştirmeye çalışıyor, siparişleri kontrol ediyor.

Korona virüsün yaratacağı sıkıntıyı, Türkiye’den önce ilk onlar hissetti. Siparişler azaldı ardından işler bıçak gibi kesildi. Bu orta ölçekli tekstil firmasının sahibi tüm çalışanlarını topladı. Fabrikada üretimi durduracaklarını, personelin yarısını işten çıkarmak zorunda olduklarını söyledi. Sonra ihtimal, açıklanan teşviklerde tekstil sektörünün de olmasıyla çalışanlarını bir aylık ücretsiz izine çıkardığını duyurdu. Böyle işletmecilik olur mu diye bizler tepki gösterdiğimizde genç tanıdığımız, “Öyle demeyin hiç sipariş kalmadı. Fabrikada kapasite yüzde 20’ye düştü” diyerek hala firmasını koruyordu.

***

Yılların garsonu. Müdavimi olduğumuz mekanın emektar çalışanı. Önceki gün rastladım. “Müesesse kapatıldı, ücretsiz izne çıkartıldık” dedi.

'Sen 20 yıldır yağmurda çamurda orada çalıştın. Onlar seni 20 gün idare edemedi mi' diye sordum.

"Son günler bomboş geçti zaten dükkanın zararı büyük, açılır açılmaz başlayacağım" dedi.

***

Küçük dükkanı olan bir esnaf. Tekel ürünleri vs. satıyor. Sabahın 6'sından, gece 22.30 kadar işinin başında. İlk günler elinde eldiven, ağzında maske vardı, sonra atıldı onlar.

'Dükkanı her gün aynı saatlerde niye açıyorsun ki, bir süre kapatsana' dediğimde “İki ev birden geçiniyor. Kapatınca masrafları ne yapacağım” diye sordu.

'Ekonomik önlemler açıklandı, işine yaramaz mı' dedim; “Esnafı ilgilendiren tek madde Halk Bankası’nın ertelenen kredileri ve yeni kredi olanağı. O krediyi de benzer şartlarda zaten alıyorduk” dedi.

***

Tarım kesimine girmiyorum bile; 21 maddelik önlem paketi içinde kendilerine tek kelime yer bulamayan sektör veryansın ediyor.

Maliyetlerden yakınan üretici eğer sokağa çıkmaz, tarlasına gitmez ve evinde kalırsa ne olur? Düşünebiliyor musunuz?

Toprak işlenmez, hayvanlara bakılmaz, sütler sağılmazsa ne yaşanır, hesaplayan var mı?

***

Türkiye 2020 yılına 26 milyon 470 bin 47 kayıtlı çalışanla girdi. Bu rakamın 13 milyon 764 bin 63’i işçi. Her çalışan ortalama üç kişiye bakıyor. Sigortasız günü birlik çalışan 9 milyon kişi, yaklaşık 5 milyon da işsizi var bu ülkenin.

Asıl sıkıntı, tüm bu olağanüstü koşullar, afetler, küresel salgınlara karşı ön hazırlığın olmaması. Türkiye’de alınan önlemlerin büyük kısmı el yordamı.

'Evde Kal' dediğin kitlelerin ‘evde kalmasıyla oluşacak’ ekonomik sıkıntı, üretim döngüsünün nasıl sağlanacağına dair yol haritalarının olmaması bir başka virüs. Hayat eve sığsa da ekonomik sıkıntı eve sığmıyor!

Şimdilik ortaya konulan önlem paketleri de örneklerde görüldüğü gibi halka ulaşmıyor, ulaşamıyor.

***

Türkiye’nin korona virüsle tanıştığı ilk 15 gün yakın zamanda bitiyor. Bu süreç, evden çalışmalar, beklentiler ve izin kullanmakla geçti. Ancak artık gelire göre gider hesaplamaları başlayacak.

Düşen gelirler ortaya çıkacak. Daralan talep yeniden artacak ve arz düşerken enflasyon etkisi oluşacak.

Yavru vatan Kıbrıs dahi keskin ekonomik önlemler aldı. Türkiye hala gidişata göre nabız yoklayarak önlem alma politikasını tercih ediyor. Ekonomi kurmayları, Cumhurbaşkanını hazırladıkları Yeni Ekonomi Programı (Orta Vadeli Program) sarsmayacak önlemleri almaya ikna ediyor. Cumhurbaşkanı bu yanlış bakıştan kurtulmalı.

Su, doğalgaz, elektrik faturalarının ertelenmesi ya da ciddi bir indirimden başlayarak, hangi gerekçe ile olursa olsun çalışmayan, işyeri tarafından çalıştırılmayan, geliri olmayan kişilere doğrudan desteğe, üreticiye farklı teşviklere kadar keskin önlemler gerekiyor. Geçen 15 günü kaçırdık, önümüzdeki 15 gün daha kritik. ‘Evde kal’ dediklerimize, ‘aç kal ’ dememek için, düğmeye öyle yarım yamalak değil, lütfen ve acilen tam basınız.

Meslektaşlarımıza özgürlük düşünce suçlarına özgürlük

Korona virüs salgını nedeniyle hükümetin hazırladığı ceza infaz düzenlemesine ilişkin hazırladığı taslak kıyamet kopartmaya devam ediyor. Uyuşturucu ve cinsel istismar suçları indirim kapsamına alınırken, düşünce açıklamak ya da gazetecilik yaparak işlenmiş suçlar kapsam dışı bırakıldı.

Bu nasıl bir siyasi intikam hırsı?

Gündem salgınla geçerken, kaşla göz arasında siyasi bir af yanlışlara eklenmek üzere.

Cinsel istismarcıları, tecavüzcüleri, kadın katilleri, uyuşturucu satıcılarını, mafya babalarını serbest bırakırken benim meslektaşlarımı, düşünce suçu işleyenleri demir parmaklıklar arasında tutacak bir infaz sistemi aklımızla alay etmektir.

Biliniz ki; soluğumuz tükeninceye kadar bu yanlışa hayır diyeceğiz.