Deprem bahane, rant şahane!

Abone Ol
“Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser” - Karl Marx

Alsancak Stadı nicedir bazılarının rüyalarını süslüyor. İzmir basınının son 15 yıl içinde en az 40 defa stadın güçlendirilmesi gerektiği yolundaki haber ve yayınlarına gözünü, kulağını kapatanların liglerin açılmasına bir hafta kala aldığı bu karar hayli manidar.
Alsancak Stadı İzmir’in saygın iş adamları için hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Türk ekonomisinde girişimcilikleri ile çığır açan (!) bakan evlatları için de yok hükmündedir eminim. İzmir'in değerlerine ne kadar sahip çıktığını, il özel idare mallarının dağıtımında herkese kanıtlayan Sayın Vali için de bir şey ifade etmez.
Onlar için Alsancak Stadı, “Hafta sonları birkaç maçın oynandığı” atıl duran ve ekonomik olarak değerlendirilmesi gereken bir ticari maldır.
Oysa İzmir’de futbola gönül verenler için Alsancak Stadı bir “mabet”tir. İzmir futbolunun kalbidir, nabzının attığı yerdir. Alsancak Stadı’nda maç yapabilmek için kulüpler kavga eder, çünkü Atatürk Stadı’nda oynanan maçlara İzmirli gitmez.
***
Ülkemizde futbolun ilk oynandığı şehirdir İzmir.
Bu şehrin sokakları hem kız hem deniz kokar demiş ya şair...
Bu şehrin sokakları, varoşları, yalıları aynı zamanda buram buram futbol kokar...
İzmir, bugün futbolun kurtlar sofrasında hala ayakta durmaya çalışıyor ve dik duruyorsa bunu her biri asırlık çınar olan kulüplerinin kültür mirasına borçludur.
Türkiye 1. Ligi'nin ilk karşılaşması İzmirspor ile Beykoz 1908 arasında 21 Şubat 1959'da Alsancak Stadı'nda oynanmış, lig tarihimizin ilk golü İzmirsporlu Özcan Altuğ tarafından 11. dakikada bu statta atılmıştır.
Türk takımları arasındaki o güne kadar ki en üst düzey Avrupa Kupası maçı 23 Nisan 1969'da Göztepe ile Újpest FC arasında Alsancak Stadı'nda oynanmıştır.
23 Mayıs 1976'da, Alsancak Stadı'nda Göztepe ve Trabzonspor karşılaşmış. 0-0 biten maçın sonunda Trabzonspor şampiyonluğunu resmen ilan etmiştir. Anadolu'nun ilk şampiyonu da bu stattan çıkmıştır.
Göztepe, Avrupa devi Atletico Madrid'i bu statta devirmiştir.
Metin Oktay'dan Ali Altuner'e, Gode Cengiz'den Sait Altınordu'ya futbol efsanelerinin krampon izleri durur hala çimlerinde...
Alsancak Stadı bize kalan son miraslardan biridir. Bu mabette nice şampiyonluklar, sevinçler, üzüntüler yaşanmıştır. Bırakın yıkmayı, stadın restore edilmesi hatta bir kültür mirası olarak korunması ve üzerine titrenmesi gerekir. Ha Saat Kulesi'ni yıkmışsınız ha Alsancak Stadı'nı farketmez.
***
Tarih bilinci yalnızca yaşanan olayların hafızalarda bıraktığı tortulardan oluşmaz. Şehirlerin kimliği sadece ticaret-mal-para gibi değerlerin ekseni üzerinde şekillenmez. Bir şehrin kültürünün ve kimliğinin oluşmasında o şehirdeki binaların, mekânların, yolların, ağaçların, parkların hatta kaldırım taşlarının bile katkısı vardır. Yine bir şehrin kültürü sadece sanat-siyaset-ticaret üçlüsünden ibaret değildir. Spor da bir kültürdür ve şehrin yaşantısına, kent aidiyetine büyük etki eder. Alsancak Stadı da bu şehrin kültürel hayatına etki eden tarihi değeri olan bir yapıdır.
Kapatılan il özel idaresinin mallarından kente zırnık koklatmadınız hala gözünüz doymadı. Ama artık yeter...
O yüzden;
ALSANCAK’A SAKIN DOKUNMAYIN!