CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Özel başkanlığında CHP Genel Merkezi’nde toplandı. Saat 13.30’da başlayan toplantı devam ederken CHP Sözcüsü Deniz Yücel, MYK gündemine ilişkin basın açıklaması yaptı.
Sözlerine partisinin düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin 61'incisini dün Brüksel'de yaptıklarını hatırlatarak başlayan Yücel, şunları söyledi:
- "Aklı, kalbi, akrabaları ve kökleri Türkiye’de olan, yaşanan hukuksuzluklardan dolayı vatanı ve milleti için kaygı duyan binlerce gurbetçi vatandaşımızla bu defa da Brüksel’den adalet talebimizi dile getirdik. Demokratik bir ülkede, hep birlikte, huzur ve barış içerisinde yaşamanın ön koşulunun 'hukukun üstünlüğü' olduğunu, siyasetin etkisinde ve gölgesinde olmayan her yargı kararının, bu ülkenin geleceğini aydınlattığını biliyoruz. İşte bu nedenle yılmadan hem yurt içinde hem de yurt dışında 'hukuk' ve 'adalet' mücadelemizi her geçen gün daha da büyütüyoruz."
CHP'li belediyelere yönelik operasyonlar sonrasında iddianamelerin hazırlanmadığını belirten Yücel, "Millet iradesi 204 gündür tutsak ama ortada hala iddianame yok. Tutuklayacak kadar delilin varsa, hazırlarsın iddianameyi, insanlar çıkarlar mahkemeye, kendilerini savunurlar, haklarındaki iddiaları bir bir çürütürler. Peki sen ne yapıyorsun? Tutuklayacak kadar delilim var, ama iddianame hazırlayacak kadar delilim yok diyorsun. İddianame hazırlayacak delilin yoksa elinde, o zaman bu insanlar neden tutuklu? 204 gündür ortada iddianame yok, ama yandaş gazeteciler tarafından kamuoyuna servis edilen iddianame sayfa sayıları var. Hukuk tarihi açısından yüz karası olarak hatırlanacak günler yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
"MANSUR YAVAŞ'I İTİBARSIZLAŞTIRMAK İÇİN ELLERİNİ OVUŞTURANLAR AVUÇLARINI YALAYACAK"
ABB'ye yönelik "konser soruşturması" kapsamında ABB Başkanı Mansur Yavaş hakkında soruşturma izni istenmesine de değinen Yücel, şunları söyledi:
- "Konu son derece açıktır. Sayıştay ve MASAK detaylı şekilde inceleme yapmıştır. Yetmemiş başkanımız kendisi de ayrıca inceleme yaptırmıştır. Kaydı olmayan tek bir kuruş bulunamamıştır. Her şey tüm şeffaflığıyla ortadadır. Bu soruşturmayla ilgili, geçtiğimiz hafta başında iddianame açıklandı, Mansur Yavaş ne sanık, ne tanık, ne de şüpheli.
- Görüyoruz ki, soruşturmada ismi dahi geçmezken, bir üst akıl Mansur başkan hakkında da soruşturma izni istemeyi uygun görmüş. Ankara’yı kaybetmeyi hazmedemeyenler, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş’ı itibarsızlaştırmak için ellerini ovuşturanlar avuçlarını yalayacaklar. Ankara’da 25 yıllık belediyecilik ve yönetim kabusunu rekor oyla seçilerek sona erdiren Mansur Yavaş’ı soruşturmaya dahil etmek için hukuki değil siyasi gerekçelerle hareket edenler, geçmiş dönemdeki yolsuzlukları soruşturmaktan imtina edenler elbette bunun hesabını yine hukuk önünde verecektir."
"Seçilmişlerin özgürlüklerinin gasbedilmesinin yanı sıra, sokak ortasında güpegündüz yaşanan faili meçhul cinayetler de bu hukuksuzluk düzeninde tarihe kara bir leke olarak geçecek" diyen Yücel, Ankara'da öldürülen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı ve akademisyen Sinan Ateş cinayetini ve Ateş cinayetinin "kilit ismi" olarak bilinen avukat Serdar Öktem'in geçtiğimiz hafta İstanbul'da öldürülmesini hatırlattı.
"BU BOZUK DÜZEN SERDAR ÖKTEM'İ DE, ADALETİ DE KORUYAMADI"
Yücel, "Serdar Öktem, Sinan Ateş cinayetine ilişkin tutuklanan 18 kişiden biriydi. Sinan Ateş cinayetini aydınlatabilecek kişilerden biriydi. Üstelik Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in de vermiş olduğu beyanlar bunu doğrular nitelikte. Sinan Ateş davasının seyri açısından, devlet korumasında olması gereken, can güvenliği sağlanması gereken biriydi" değerlendirmesini yaparken, Öktem cinayetinde bahsi geçen suç örgütlerine 18 yaşından küçük çocukların üye olmasına dikkat çekti. Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
- "Dar gelirli, dezavantajlı mahallelerde yetişmiş, sosyal hayatta kendilerini var edememiş, eğitimini tamamlamamış bu çocuklar, kısa yoldan büyük paralar kazanma vaadiyle bu suç örgütlerine üye oluyorlar. Çeşitli menfaatler karşılığında suça bulaşıyorlar, tetikçilik yapıyorlar, insan öldürüyorlar. Bu da, ülkeye hakim olanın 'hukuk düzeni değil mafya düzeni' olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu çetelerin ve bu çetelerin kurmuş olduğu mafya düzeninin asıl azmettiricilerinin siyasete yön veriyor olması ihtimali ise bu işin bir başka bir rahatsız edici boyutu.
- Yurt dışına kaçma şüphesi dahi olmayan seçilmiş belediye başkanlarımızın, kıymetli bürokratlarımızın cezaevlerinde tutulduğu, ama Ankara’nın, İstanbul’un göbeğinde gündüz vakti insanların öldürüldüğü, bir kısım sanıkların şartla tahliye edildiği bir hukuksuzluk düzeni. Ve bu bozuk düzen Serdar Öktem’i de, adaleti de koruyamadı. Suça sürüklenen çocuk istatistikleri her geçen gün daha korkunç bir hal alırken, faili meçhul cinayetler de, yaşanan hukuksuzluklar da bu ülkenin bir gerçeği haline geldi.
"CHP OLARAK NE BU MAFYA DÜZENİNE NE DE FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERE ALIŞMAYACAĞIZ"
- Sadece bununla da kalmıyor, dünyanın uyuşturucu rotasının adeta yeni merkezi haline gelen Türkiye’de, uyuşturucu satışı ile etkin bir şekilde mücadele etmek yerine, gündem yaratmaya yönelik popüler isimler, sanatçılar şafak operasyonlarıyla evlerinden alınıyor. İçişleri Bakanı, bilmem kaçıncı çeteyi bilmem kaçıncı kez çökertiyor. Ancak asıl çökertilmesi gereken çeteler ise günden güne palazlanıyor, sokak ortasında işlenen cinayetler çoğalıyor.
- Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne bu mafya düzenine, ne de faili meçhul cinayetlere alışmayacağız. İnsanların can ve mal güvenliğinin olduğu, çocukların yüzlerinden gülümseme ve kahkahanın eksik olmadığı, parklarda, bahçelerde güvenli bir şekilde oynadığı, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin hüküm sürdüğü bir Türkiye’yi hep birlikte kuracağız"
"MİLLET 'ACIMIZDAN ÖLÜYORUZ' DİYE İSYAN EDİYORSA ORTADA BİR BAŞARI MI VAR?"
Türkiye'nin can yakıcı sorunlarından birinin de günden güne kötüleşen ekonomi olduğunu söyleyen Yücel, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i uyguladığı ekonomi politikaları üzerinden eleştirdi. Yücel, şunları söyledi:
- "Mehmet Şimşek istediği kadar enflasyonla mücadelede başarılı olduklarını söylesin, çarşı pazardaki fiyatlar Mehmet Şimşek’i doğrulamıyor. Bugün, dünyada pek çok ülkenin yıllık enflasyon oranı Türkiye’nin aylık enflasyonu kadardır. AKP’nin bu durumu bir başarı gibi sunma çabası ise nafiledir. Başarısızlığı ortaya çıktığında ise Mehmet Şimşek’in, enflasyonun yüksekliği için ürettiği 'zirai don ve kuraklık' gibi mazeretlere ise bu milletin karnı toktur. AKP istediği mazereti üretebilir. Sonuç enflasyon yükselmekte, vatandaş yoksullaşmaktadır.
- Mehmet Şimşek’e soruyoruz: Bu sistem üreticiden tüketiciye tek bir kişiyi bile memnun etmiyorsa, millet 'acımızdan ölüyoruz' diye isyan ediyorsa ortada bir başarı mı vardır yoksa büyük bir başarısızlık mı? Hukuk güvenliğinin olmadığı bir ülkede istikrar, istikrarın olmadığı yerde de ekonominin iyi olmasını beklemek mümkün değildir. Vatandaşın borcu sürekli katlanmaktadır. Vatandaş, kredi kartı borcunu, bankadan çektiği kredi ile ödemeye çalışmaktadır.
- Vatandaşların, bireysel kredi ve kredi kartı borçları 5 trilyonu geçmiştir. Bankalar tarafından icra takibine alınan bireysel kredi ve kredi kartı borçları ocak ayından bu yana yüzde 88 oranında artmış ve 210 milyar liraya ulaşmıştır. 2025’in ilk 10 ayında icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı 8 milyona yaklaşmıştır. Böyle bir ortamda Mehmet Şimşek’in neyi başarı olarak gördüğünü açıklaması gerekiyor."
"TARİKATLARIN ÇAĞ DIŞI İSTEKLERİNE GÖRE EĞİTİM SİSTEMİNE YÖN VERİLEMEZ"
AKP iktidarının uyguladığı eğitim politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yücel, ekonomi alanında yaşanan "yıkımın" eğitim alanında da yaşandığını sözlerine ekledi. Milli eğitim alanında yaşanan bakan ve sistem değişimini hatırlatan Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
- "Sayısını hatırlayamadığımız şaibe ve skandallara da imza atıldı. Sınavlar için kullanacakları kısaltmalara alfabede harf kalmadı. SBS, AYT, OKS, TYT, TEOG, LGS... Say say bitmiyor. Her ile üniversite açacağız dediler, bina yapıp bıraktılar. Hala birçok bölümde profesör ve doçent yok. Tıp fakültesi var, hastanesi yok. Hukuk fakültesi var, öğretim görevlisi yok. Fizik bölümü var, tercih eden öğrenci yok. Okulun kampüsü var ama yurdu yok. Mesleki eğitim bitirildi. Meslek lisesi sadece imam hatiple özdeş görülmeye başlandı. Üniversite sınavlarında sıfır çeken yüzlerce öğrenci var. Bir bakan da çıkıp bunun nedenini sormadı.
- Bu süreçte, hep başarı öyküleri, ileri teknoloji masalları, çağ atlayan eğitim sistemi hikayeleri dinledik. 24 yılın sonunda ise Atatürkçü, laik ve çağdaş eğitim sistemine düşman olmakla nam yapmış bir bakan çıktı, sistemi bir kez daha kökten değiştireceklerini açıkladı. Neymiş efendim bu bir toplumsal beklentiymiş. Yusuf Tekin, biz bilmiyor muyuz, senin toplum diye yutturmaya çalıştığın tarikatlar. Siz 24 yılda var olan, yapılan, kazanılan ne varsa yıktınız şimdi sıra ülkenin geleceğine geldi.
- Tarikatların çağ dışı isteklerine göre eğitim sistemine yön verilemez. Kız ortaokulu açarak, ara tatili 10 Kasım'a denk getirerek, ÇEDES gibi projelere kaynak aktararak kendince tarikatları mutlu ediyor olabilirsin Yusuf Tekin... Ama kimse sana çocuğunun geleceği ile oynama, Türkiye'nin kazanımlarını yok etme, Türk milletinin değerlerini hor görme fırsatını vermez. Bu ülke çok büyük zorluklarla kuruldu, büyük devrimleri hayata geçirdi.
- Sen ve bir avuç yancın istedi diye, bu ülkenin can damarlarıyla oynamana izin vermeyiz. Hele konu evlatlarımız olunca nasıl bir direnişle karşılaşacağını hesap bile edemezsin. Günü geldiğinde Atatürk'ün yolundan ayrılmayan Türk milleti sana çok ciddi karşılık verir."
"TÜM KADINLAR İÇİN ROJİN DOSYASININ SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
Son olarak 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'in şüpheli ölümüne değinen Yücel, Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş'in verdiği adalet mücadelesine dikkati çekerek Kabaiş'in ölümü sonrasında Adli Tıp Kurumu'nun açıkladığı yeni rapora değindi. Yücel, şunları söyledi:
- "Bir yılı aşkındır devam eden soruşturmada hafta sonu yaşanan bir gelişme sonucunda Adli Tıp Kurumu'nun raporuna göre Rojin’in üzerinde iki erkek DNA'sının olduğu tespit edildi. Ortaya çıkan bu gelişme, Adli Tıp Kurumunun bir yıldır elinde bulundurduğu verileri gizlemesi sebebiyle suç işlediği şüphesini akıllara getirdi. Bu konuda ihmali olan herkesin yargılanmasını çok önemsiyoruz. Çünkü bu ülke faili meçhul kadın cinayetleri ülkesi değildir. Toplumda büyük hassasiyetler yaratmış soruşturmalara gizlilik kararı getirilerek, soruşturma ayrıntılarının ulaşılamaz hale getirilmesi ve bu gizlilik kararlarının, olayı aydınlatmak yerine üstünün örtülmesi için bir avantaja çevrilmesi kabul edilemez.
- Delileri karartılan tüm kadınlar için Rojin dosyasının sonuna kadar takipçisi olacağız. Rojin’in ailesinin acısını en derinden yüreğimizde hissediyoruz. Rojin’e üniversitede okuma heyecanını yaşatmayanlar, gençliğinin baharında Rojin’i hayattan koparanlar, kızından ayırıp babasının kolunu kanadını kıranlar hukuk önünde hesap vermeliler. Vermeliler ki başka Rojinlerle ağlamayalım, kahrolmayalım. Rojin’in başına gelenlerin ortaya çıkarılması, ihmali olanların ve suçluların hak ettiği cezayı almaları için üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Gencecik kızımız Rojin’in acısını da babasının feryadını da unutmadık unutmayacağız, unutturmayacağız."