Futbol liglerimizin en üst basamağı Süper Lig, yeni bir şampiyon doğurdu; Başakşehir… Virüs salgınıydı, yarıda kaldıydı, tatildi, iptaldi, oynanırdı, oynanmazdı derken; bir günümüz diğer günümüzün sağından attı, solundan geçti ve ligin bitimine bir hafta kala Başakşehir takımı Süper Ligin farklı takım olarak altıncı kazananı oldu. Kısacık tarihine bu büyük şampiyonluğu sığdırma hadisesini küçümsememek gerek! Ama hangi açıdan baktığımız da önemli doğrusu…

Önce, kısacık Başakşehir tarihine bakalım; bu ad ile tanışan takım gerçekte İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü’nün devamı… Kurulduğu 1990 yılından beri Belediyespor olarak mücadele eden takım, 2014 yılında yükselen seslerin de biraz seviyesini indirmek biraz da rahat hareket edebilmek için isim değişikliği yaparak Başakşehir adını aldı. Yani Belediyespor kökünü hesaba katmazsak yalnızca altı yıllık bir ekip Başakşehir…

İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü Süper Ligde mücadele eden tek belediye ekibiydi o yıllar! Daha doğrusu direkt olarak bir büyükşehir belediye bütçesinin, dolaylı yollardan olsa bile, büyük tutarların pervane olduğu Süper Lig platformu ile buluştuğu tek belediyesiydi. 2010 yılına kadar çok ses çıkmıyordu ki, ne olduysa yavaş yavaş basamakları tırmanmaya başlayınca çok sesli koro duyulmaya başladı. Ve devlet büyüklerimiz hemen bu işe de el atarak illiyet bağını sıfırlama gayreti içerisine girdiler. Yaptıkları ilk iş de isim değişikliği oldu.

Dikkatli bakıldığında 2006-2011 yılları arasında başkanlık görevini yürüten Göksel Gümüşdağ, 2014’den beri yine başkan! 2011-2014 yılları arasında başkanlık yapan Çağatay Kalkancı da 2014 den itibaren yönetim kurulu üyesi… Çağatay Kalkancı’nın başkanlık dönemindeki denetleme kurulu başkanı olan Ahmet Ketenci de şu an yönetimde…

Her şeyden daha da önemlisi 2014 yılına kadar kamuya ait bir dernek gibi görev yapan kulüp, isim değişikliği ile Göksel Gümüşdağ ve bir grubun bizzat sahibi oldukları bir sportif şirkete dönüşüyor. Büyükşehir belediyesi, o dönem, bu işten nasıl bir kar elde ediyor bilinmez ama birilerinin nasıl da karlı bir iş yaptığı bu şampiyonluk ile daha da göze çarpmış oldu.

Ha, bir de, Cumhurbaşkanımızın “Başakşehir kulübünü ben kurdum” şeklinde bir açıklaması olmuştu geçen yıl… Mevcut başkan Göksel Gümüşdağ’ın, Cumhurbaşkanımız ile akrabalığını ve iktidar partisinde elde ettiği yerel yönetimlerdeki meclis üyeliklerini de düşünürsek, bu söylemle beraber, Başakşehir kulübünün hem varlıklı yönetici hem de maddi varlık bulma konusunda çok da zorlandığı söylenemez. Özellikle de kulübün adının uzunca bir süre Medipol Başakşehir olarak anıldığını hatırlatayım. Bu sağlık markası, bugünkü Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’ya ait! Arda Turan transferi ve Türk Hava Yolları sponsorluğu da basında yer alan tartışma konularındandı geçmişte…

Anlayacağınız değirmen büyük olunca, öğütülen unun kapasitesi de büyük oluyor haliyle… Başakşehir kulübünün bu denli büyük bütçelere ulaşmış olmasını da, değirmene yakın olmak için birbirlerini ezercesine sıraya giren ihale düşkünleri ile mümkün olabildiğini düşünüyorum.

Ama yine de, bu kadar kıyağa ve kayırmaya rağmen orada futbol oynayan ve onları antrene etme gayretinde olanlara da olumsuz yaklaşmayayım. Neticede ekmeklerinin peşindeydiler ve onun peşinden kilometrelerce yol geldiler. Ne onlara teklif gelirken, ne de onlar teklifi kabul edip ülkemize gelirken İstanbul Büyükşehir Belediye Sporun ya da Medipol Başakşehir Futbol Kulübünün ya da İstanbul Başakşehir Futbol Kulübünün kimlerin elinde, nasıl ve hangi amaçlarla yönetildiklerini bilemezlerdi. Dünya yıldızları Adebayor, Clichy ve Robinho, diğer yıldızlar Gökhan İnler, Volkan Babacan, Demba Ba, Arda Turan, Mehmet Topal, Semih Şentürk, Webo, Tum, Holmen, Can Arat, Okan Buruk, Kerim Zengin, İbrahim Akın, Serhat Akyüz, Holosko, Gökhan Ünal ve Emre Belözoğlu burada top koşturan ilk akla gelen isimlerden… Ve hiçbirinin yukarıda anlattıklarımla yakından uzaktan alakaları yok! Tek amaçları hangi takım, hangi forma olursa olsun mücadelenin içerisinde olmak.

Uzun lafın kısası, Başakşehir takımının şampiyon olan oyuncularını, teknik heyetini ve spor emekçilerini tebrik ediyorum. Ancak, tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla takım kuranları ve yönetenleri, üstüne bir de şampiyon olduk diye sevinenleri asla…

Dipnot; “Devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen.” Atasözü.