Mustafa Kemal Kocatepe'den, piyade yığınlarının bir süngü ormanı gibi ilerleyerek sırtları aşmasını izliyordu.
Piyadelerimiz, darmadağın edilmiş düşman siperlerine ilerlerken düşman makinalı tüfeklerinin sesleri kulakları tırmalamaya başlamıştı.
Türk topçuları da daha yoğun bir ateş temposu tutturdu.

Düşman siperleri önüne varan piyadelere zarar vermemek amacıyla topçu ateşi düşman hatları gerisindeki yedek güçleri ateş altına almıştı.
Başkumandanın yanında Sovyet Elçisi Medivani ve Azerbeycan Elçisi meraklı gözlerle Türk askerinin tel örgülerden oluşan barikatları nasıl aşacağını gözlüyorlardı.

Medivani Mustafa Kemal'e; ''Türk askeri şimdi  bu tel örgüleri nasıl aşacak?'' diye sordu.
Öyle bir an geldi ki on binlerce insan sırtlarındaki çantaları çıkarıp, tel örgülerin üzerine atarak köprüler, basamaklar yapmaya başladı.

Bir kısmı da barikatların önündeki ceset yığınlarını basamak olarak kullanıyordu.

O zaman Mustafa Kemal'in yanıtı kısa oldu;
''İşte böyle geçecekler.!''
Düşmanın makinalı tüfek kurşunlarına karşı böylesine korkusuzca koşan bu yurt çocuklarına duyduğu sonsuz saygı ,yüzünde belirgin bir hal almıştı.

Gözleri dolmuştu.

Birkaç yüz metrede patlayan düşman şarapnellerinden biri onu vurabilirdi.

O, yine de askerine duyduğu saygının büyüklüğünden bu o tehlikeyi aklına bile getirmeden ayakta dikilerek ufukların ötesindeki düşman başkumandanına seslendi;
''Hacı Anesti! Mağrur Kumandan! Nerdesin? Gel de ordularını kurtar.''
30 Ağustos Zaferi'ne ulaşan yolun kilometre taşları iki gün öncesinden işte böyle döşeniyordu.
Şimdi bir haddini bilmez çıkıyor ''30 Ağustos halkın genelini ilgilendiren bir bayram değil. O zaman Ormancılık gününde de tatil yapalım'' diyor.
Bursa Belediye Başkanı bu adam.Aklı sıra Büyük Zaferi küçümseyecek.

Kıl payı ile de olsa bu zatı Belediye Başkanlığı'na getiren, buna oy veren Bursalılar bu sözleri hak ediyorlar mı?
Aslında bu adama oy verenlerin içinde bu büyük zaferin, ülkenin bağımsızlığının, istiklalinin temel taşı olduğunu kavrayamayan pek fazla kişi yok.

Son dönemlerde türeyen Cumhuriyet karşıtı, Atatürk'e ve O'nun devrimlerine düşman birkaç zibidi dışında halkın genelini yakından ilgilendiren bir bayram 30 Ağustos.
Peki bunları 30 Ağustos ilgilendirmiyor da, acaba 8 Temmuz 1920 Yunan Ordularının Hilafet Ordusuyla birlikte Bursa'yı işgali ilgilendiriyor mu?

O da olmadı hemen sonrasında Meclis Kürsüsü'nün Puşidei Siyah (Siyah Örtü) ile örtülmesi de mi ilgilendirmiyor?
Bursa Belediye Başkanı seçimler öncesinde Türkan Saylan, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Nazım Hikmet'i de devlet ve bayrak düşmanı olarak göstermişti.
Yıllar önce FETÖ'nün Türkçe olimpiyatlarını, Kosova ve Romanya'da katıldığı etkinliklerde ''Hizmet Hareketini'' öven bir kişinin 30 Ağustos'u Bayram olarak kabul etmemesi kimi şaşırtır ki

30 Ağustos'la taçlanan Kurtuluş Savaşı'nda gözünü kırpmadan ölüme giden kahraman şehitlerimizin aziz hatırası önünde bir kez daha minnet ve saygıyla eğiliyorum...