İNCİ ONGUN/İzmir’in sokaklarında biriken çöp yığınları, bazı aileler için tek geçim aracına dönüştü. Dondurucu soğuklarda ısınmak için çöplerin içinden topladıkları tahta parçalarını sobalarında yakan aileler, kış gecelerinde ısınmaya çalışıyor. Çocuklar okul çantasını bırakıp çöp karıştırarak hem harçlık kazanıyor hem de aile ekonomisine katkı sağlıyor. Sağlık sorunları, işsizlik ve yokluk, aileleri her geçen gün farklı geçim kaynakları bulmaya itiyor.
İzmir’in yoksul mahallelerinde yaşam mücadelesi veren ailelerin umudu bu kez sokaklarda biriken çöp yığınları oldu. Kentin dört bir yanında eleştiri konusu olan çöp birikintileri, bazı aileler için adeta bir geçim kapısı haline geldi. Birçok aile kışın dondurucu soğuğunda ısınmak için çöplerden topladıkları mobilyaları parçalayarak eve odun taşırken, kimi çocuklar ise okuldan sonra çöp karıştırıp harçlığını çıkarıyor.
‘ISINMAK İÇİN ÇÖPLERİ BEKLİYORUZ’
İzmir’in Konak ilçesine bağlı Faikpaşa Mahallesi’nin ara sokaklarında yaşayan 63 yaşındaki İsa Öner, günlerini çöpe atılmış eşyaların arasında gezinerek geçiriyor. Sosyal güvencesi bulunmayan Öner, devletin sağladığı sınırlı kömür yardımının kış aylarında ısınmaya yetmediğini söyleyerek, sobayı yakmak için eski koltuk ve sandalyelerin tahta parçalarını topladığını belirtiyor. Sağlık sorunları nedeniyle yıllardır çalışamaz durumda olan Öner yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Beş, altı yıldır şeker hastasıyım. Bel fıtığım ve göz tansiyonum var. Çalışamıyorum. Evim kira ve hiçbir gelirimiz yok. Elektrik faturaları çok yüksek olduğu için klimayı açamıyoruz. Bu yüzden sobada yakmak üzere çöp konteynerlerinden tahta parçaları topluyorum. Evde yaptığım küçük el işlerinden de düzenli bir gelir elde edemiyorum.”
YOKSULLUĞA RAĞMEN ÜNİVERSİTE OKUYAN İKİ GENÇ
Öner’in üç çocuğu bulunuyor. Bunlardan biri evlenerek kendi düzenini kurmuş durumda. Diğer iki çocuk ise ailenin tüm yokluğa rağmen gösterdiği büyük fedakarlıklarla üniversite eğitimine devam ediyor. Çocuklarından biri öğretmenlik bölümünde 4. sınıfta okurken, diğeri burslu olarak tıp fakültesinde doktora eğitimi alıyor.
"ÇÖPTEN MEDET UMMAKTAN UTANMIYORUM"
Kızının doktor olma hayalini gerçekleştirebilmesi için yoğun bir çaba gösterdiklerini vurgulayan Öner, yaşadıkları yoksulluğu şu sözlerle dile getiriyor: “Çöpten medet ummaktan utanmıyorum; çünkü bu bizim için bir ayakta kalma mücadelesi. Yoksulluk içinde yaşamak bizim tercihimiz değil. Bana en büyük teselli, bu ülkeye faydalı olacak hayırlı evlatlar yetiştirebilmek. Kızlarım büyük bir özveriyle okuyor ama harçlık isteseler veremeyecek durumdayım. Emekli maaşım yok, onları desteklemeye çalışıyorum fakat çoğu zaman çaresiz kalıyorum. Yine de onların okuması, tüm bu sıkıntıları katlanılır hale getiriyor. Bir anne babanın tek arzusu da budur.” Kış aylarına hazırlıksız girdiklerini belirten Öner, aldıkları sınırlı kömür yardımının ısınmalarına dahi yetmediğini, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için de desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade ediyor.
ÇOCUKLARIN ÇÖP MESAİSİ
Aynı mahallede yaşayan Fahal ailesi de benzer bir mücadele veriyor. Ailelerine destek olabilmek için çöp karıştıran kardeşlerden 11 yaşındaki
Yusuf ile 13 yaşındaki Muhammed Fahal, okuldan çıkar çıkmaz çöp konteynerlerinin yolunu tutuyor. Çöpleri didik didik eden çocuklar, işe yarar buldukları eşyaları satarak hem kendi okul harçlıklarını çıkarıyor hem de evdeki geçim mücadelesine katkı sağlıyor.
Anne Semira Fahal, altı çocuğundan yalnızca ikisini okula gönderebildiklerini, diğerlerinin maddi imkânsızlık yüzünden eğitimden uzaklaştığını ifade ediyor. "Çocuklarımın sadece ikisi okuyabiliyor. Diğerlerini yoksulluktan dolayı okula gönderemiyorum. Eşim kalp hastası, çalışamıyor. Tek gelir kaynağımız büyük oğlum ama onun kazancı da yeterli değil. Hiçbir yerden yardım almıyoruz. Hatta elektriğimizi bile üst komşuyla ortak kullanıyoruz” sözleriyle yaşadıkları zorlukları dile getiriyor.
Önlerinde zorlu bir kış olduğunu söyleyen Fahal, ısınmak için tek çarelerinin çöplerden topladıkları tahta parçalarını yakmak olduğunu belirtiyor. “Bizimle aynı kaderi paylaşan komşularımız da yakacak bir şeyler bulmak umuduyla çöpün yolunu gözlüyor” diyerek mahallenin içinde bulunduğu çaresizliği gözler önüne seriyor.