İster "tesadüf", ister ABD'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı zaman ayarlı "tam tam dansı" deyin...

Fark etmez; Çünkü ABD kendi çıkarlarını sürdürmek için okyanus aşırı ülkerinin huzuruna musallat olma taktiğini bu defa riyakar emlakçısı Trump'la devreye soktu!

Evet, çirkin Amerikalı bunu hep yapıyor!

Ama bu defaki, bizim yönümüzden zaman ayarlı bombanın pimini çekmeye benzemiyor mu?

İsterseniz bu tesadüfe şu pencereden bakalım; Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Partisi tam 17 yıldır iktidarda.

Erdoğan'ın daha önceden de ifade ettiği gibi, kadroları "metal yorgunu" olarak pul pul dökülmeye başladı.

Nitekim "çabalama kaptan" misali çatlak testi su kaçırıyor!

Muhalefet bunu işaret ettikçe O, iktidarı tek elde toplayarak "Güç bende" derken, ABD bu defa Doğu Akdeniz'de bizim dışarıdaki alçak ve kadrolu hainlerimiz "FETÖ ve PKK kartını" açtı...

Buna "17 yıllık tesadüf" dememizin gerekçesi de 23'üncü Genel Kurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun 17 yıllık suskunluğunu bozarak basına verdiği sözlerde yatıyor.

"O tarihte ABD Savunma Bakanı yardımcısı Wolfowtiz kendilerini Irak' ta desteklemizi istedi. Ben de olmaz dedim ve kapıyı gösterdim!"

"Su uyur, düşman uyumaz" diye bir söz var.

17 Yıllık Erdoğan İktidarı "uyumuş mu, uyumamış mı" bilemem.

Ama, 17 yıl önce Kurmay Başkanımızın, Wolfowtiz'e kapıyı göstermesini ABD unutmamış olmalı ki, hafta başında Suriye özel temsilcisi Jeffery Ankara'da idi!

Jeffery, Savunma Bakanımız Hulisi Akar'la görüşürken, aynı dakikalarda ABD Özel Kuvvetler Temsilcisi Mc. Kenzie Suriye'de işgal atındaki ihanet yuvalarında YPG/PKK' nin terörist başı Şahin Cilo ile sarmaş dolaş pozlar vermez mi!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu blöf yapmadığını belirterek "Hasmane tutum sergilenirse elimizde İncirlik var, karşı adımı atarız!" diplomatik çıkışı ile lanayan yarayı tedavi etmese de, pansuman yapmış oldu!..

****

Sevgili okurlarım, hatırlayacaktır, geçen haftaki yazımda ülkemizin üzerindeki dolaşan kara bulutlara dikkat çekerken, bugünkü yazım için de iyi ve güzel mesajlar verebileceğimi umut ettiğimi ifade etmiştim.

Dış siyasette bunlar yaşanırken maalesef iç siyasette de Bursa Büyükşehir Beldiye Başkanı Ali Nur Aktaş, Milli Bayramımız 30 Ağustos'un "halkın tamamını ilgilendiren bayramı olmadığını'" söyleme gafletinde bulunmaz mı!

Allahım!

Bu tür adamları, Türkiyemize saymadan mı verdin? Say say bitmiyor.

Tıpkı, Fetöcüler, Apocullar, PKK'cılar gibi hainleri kamudan, ordudan, adliyeden, Milli Eğitim'den at at bitmediği gibi...

***

17 yıllık iktidar, 17 yıllık icraatlarında iç ve dış kirlerinden bir türlü arınamadı!

Şimdi Erdoğan, Maliye ve Hazine Bakanı Damat Berat Albayrak, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Bekir Pakdemirli ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile İçişleri Bakanı Soylu' yu kabine dışına iterek kendince bir süre daha yol alma hayalinde!

Galiba buna "güç zehirlenmesi" deniliyor!

Vatandaş bundan rahatsız.

Devletin kasasi gibi, vatandaşın cebi dolmuyor. Deniliyor ki; Gelsin vergiler, gitsin Saraya!

Bununla ilgili 1980'li yıllardan aklımda kalan politik bir fıkra ile yazıma noktayı koymak istiyorum.

DERİ

Bir eyalet valisi Kayser Tiberlus'a vergilerin artırılmasını önermiş ve şu cevabı almıştı:

"İyi bir çoban koyunların yününü kırpar, ama derisini yüzemez!”