Üç Sözük

Coşku ki

Her gün ödedi vergisini Bedri Rahmi

Acı ki

Çınar içinden çürür

Şadan ki

Görünce çoğalır insan

(Çınar Çığ)

Anlattığım tarihsel olay ve söylencelerden şiir çıkaran iki dost şair vardı: Arif Karakoç ile Çınar Çığ. Birincisinden sonra, Çınar'ın da sonsuzluk evrenine göçtüğünü, ölümden iki gün sonra ortak dostumuz Zeki Arpas'ın şifreli mesajından öğrendim. Çınar'ın kızları Ilgın ile Didem, üzülürüm diye olsa gerek, bana duyurmadılar ölümü. Zeki de, “Başımız sağ olsun” falan diye yazmıştı ama, Çınar'ın öldüğünü açıkça bildirmiyordu.

Bunun üzerine, “Elf leyle ve leyle” yazımın yayınını erteleyerek, bu yazıyı tuşlamak üzere klavyeyi önüme aldım.

Önce Arif geldi aklıma. Heradot Tarihi'nde geçen, İskitlerin 28 yıl süren savaştan dönüşleri öyküsünü anlatmıştım. Arif, “Köleler Kırbıçtan Korkar” evrensel motifli şiirini yazmıştı. Çınar, bir çok öykünün yanı sıra, “Eros ile Psykhe” söylencesini “Sevgi Can” adıyla nefis bir şiire dönüştürmüştü:

“Anlat Şadan

nasıl ayrılır

Sevgi Can

Gökovalı çocukları

gençlik ve sevinç olan”

Çınar (01.05.1938-15.01.2020), erken gençliğinden beri şiir yazıyordu ama, ilk kitabı “Eski Bir Tanrı”yı, 1980 yılında okurla buluşturdu. Kitabına yazdığım “Önsöz”de, “Çınar Çığ, sevgi emek ve yüreğinden oluşturduğu can türküleriyle geldi size” diye yazmıştım.

Bilgin Adalı, “Kitabın tek kötü tarafı, Önsöz'ü” diye yazmıştı. Sevgide eli selek (cömert) bir kişilikti Çınar. Öyleyken, sevenleri, “hangimizi daha çok seviyorsun?” tartışmasına girerdi. En çok İzmir'i, sevgiyi, Muğla'yı, Tire'yi yazdı Çınar. Bir zamanların İzmirli şiir okuyucuları Alev Güçlü, Fethi Savaşçı, Serpil Bodrumlu, Attila İlhan ve Erdoğan Çokduru'lar arasında yer alırdı.

Kitaba girmiş illk şiir “anıt”ta:

“Aklın gözyaşı dökülür

vurulunca insan” diyordu.

Böylece sanki, bütün şiir senfonisinin üvertürünü veya prelüdünü söylüyordu. Bir yandan da, bana takılmadan duramazdı:

“Şarkıları türkü gibi söylersin

Ayşe Abla gülerdi.”

Fazlaca eziyet çektirdiği eşi Gülgün ise onun “bildiği tek şiir” idi. “Çağrı” şiirinde, “Dinle beni gözlerinle” dedikten sonra, Efesli Herekleitos'a inat:

“Bin kez yıkanırım

nasıl ölebilirsem senin için

aynı sularda”

“Eski Bir Tanrı”da 30 kadar şiir var. Bunlardan birisi “Yükselti 1270” adını taşıyor. Ben, dünyayı en güzel gören yerlerden birisi olan Gökova'daki “Kaykıseki” doruğunun yükseltisinin o kadar olduğunu sanıyordum. Sonraları oğlum Can, altimeterle ölçtü. Düzeltiyorum: Yükselti 904 metre...

Çınar'ın ikinci kitabı “Ağır Su” adını taşır. Ben bu sözün, birden çok anlamı olduğunu söylemiştim, değiştirmedi. Bu kitaptaki 20 kadar şiirden “Panta rei”, “İzmirli zaman”, Bayram Ağa”, “Tanrılar adına” dillerde dolaştı. Hele “Anadolu mirası”. Bu yoğun kültür taşıyan şiiri ben, “Uygarlığın Özeti Bergama” kitabımın başına aldım. Şairin son kitabı “Aslı Türküdür” ise, önceki iki kitabındakilere ek olarak 20 kadar yeni şiiri yer alıyor. Nazım Hikmet'in “Moskova Novodocichy” (Genç rahibeler) mezarlığından bir çınar yaprağı bulunan kitaptan bir şiir bırakıyorum kabrine, kır çiçeği yerine:

Anadolu Mirası

Yalnızlıkta barınak

bozkırda kavşak benim

en bildik ağaç

Anadolu mirası

gizim başkaldırmaktır

türkümü kendim söylerim

(Çınar Çığ)