ÇİN VİZYONU ABD’Yİ TAHTINDAN İNDİRİYOR

Abone Ol

Çin’in son çeyrek yüzyılda nereden nereye geldiğinin en çarpıcı örneklerinden biridir BYD’nin baş döndürücü başarı hikayesi.

Adını düne kadar kimsenin bilmediği Çinli otomotiv markası BYD’nin dünyanın nasıl en saygın markalarından biri haline geldiğini anlatacağım size.

“Otomotiv sektörü benim ilgi alanım değil bana ne BYD’den” diyebilirsiniz ama konunun BYD’nin ve otomotivin çok ötesinde bir yanı var.

Dünyada olup biteni anlamak istiyorsak bunun da bilinmesi gerekiyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nin korkulu rüyası Çin, petrolde büyük ölçüde, yüzde 75 seviyesinde dışa bağımlı bir ülke.

Bu dışa bağımlılığın ana kaynağı ise ulaşım sektörü.

Yani Çin’in ithal ettiği petrolün büyük bölümü ulaşım sektöründe, kamyonlarda, otomobillerde, uçaklarda, tırlarda kullanılıyor.

GÜNEŞ VE RÜZGARIN İMPARATORU

Petrol fakiri Çin buna karşın yenilenebilir enerjide özellikle güneş ve rüzgar enerjilerinde açık ara dünya lideri.

Çin, güneş enerjisinde en yakın rakibi Amerika Birleşik Devletleri’nin 8 katı kurulu güce sahip.

900 GigaWatt ile Çin, dünyadaki kurulu gücün yüzde 30’una sahip.

Rüzgarda ise Çin’in üstünlüğü çok daha fazla, dünyadaki toplam kurulu rüzgar gücünün yüzde 45’i Çin’de.

İşte Çin, bu enerji gücünü ulaşımda petrolün yerine kullanmak istiyor.

Peki bunu nasıl yapacak?

Tabi ki elektrikli araçların üretimini ve kullanımını yaygınlaştırarak.

Yani elektrikli araç üretimi Pekin yönetimi için stratejik bir sanayi planı.

STRATEJİK AKIL: ELEKTRİKLİ ARAÇLAR

Elektrikli araç üretimi, Çin’in geleceğin otomobillerinde küresel lider olma planının temel parametresini oluşturuyor.

İşte BYD’nin doğuşundaki stratejik akıl, devlet aklı da tam olarak bu.

Çinli otomotiv devi BYD’nin’nin elektrikli araç satışları, Elon Musk’ın sahibi olduğu Amerikan markası Tesla’yı geride bırakmayı başardı.

Bu başarı BYD’yi dünyanın en fazla elektrikli araç satan firması konumuna getirdi.

Peki 10 yıl öncesine kadar adını neredeyse kimsenin bilmediği bir marka nasıl dünyanın bir numarası olmayı başardı?

Öncelikle şunu söylemek gerekiyor, bu bir şans ya da tesadüf değil.

BYD’nin bu başarısı, uzun süreli bir planlamanın sonucu.

Tabi burada Çin devletinin BYD’ye verdiği büyük desteği de göz ardı etmemek gerekiyor.

BYD’nin öyküsü sadece bir firmanın devlet desteği ile nasıl çok hızlı bir şekilde büyüyeceğini göstermekle kalmıyor aynı zamanda Çin’in gelecekte ulaşımda dünya liderliğini nasıl ele geçireceğini de gözler önüne seriyor.

Çinli yetkililer, elektrikli araç endüstrisinin gelişmesi için BYD gibi firmalara büyük teşvikler verdiler.

Bu teşvikler, elektrikli araç üreten firmaların teknolojiye yatırım yapmalarını ve ucuz araç satmalarını sağladı.

Bu sayede, Tesla ile rekabette BYD büyük avantaj sağladı.

BYD’nin modellerinin çoğu, Tesla’nın modellerinden çok daha ucuza satıldı.

DİKEY ENTEGRASYONUN GÜCÜ

Peki bu düzeyde kaliteli otomobillerin fiyatlarının düşük olmasının sırrı ne?

BYD, elektrikli otomobilde nasıl dünya lideri oldu?

Cevap, BYD’nin özel üretim sırrında saklı.

Bu stratejiye “Dikey Entegrasyon” adı veriliyor.

Basit ama güçlü bir fikre dayanıyor bu strateji.

BYD, ürettiği araçların parçalarını başka firmalardan almak yerine çoğunu kendisi üretiyor.

Genellikle otomotiv üreticileri çoğu parçayı başka tedarikçilerden satın alıyor.

Aracın motoru başka, koltukları başka, bilgisayar çipleri başka firmadan satın alınıyor.

Bu sistem üretimi sadece yavaşlatmaz aynı zamanda pahalı hale getirir.

BYD ise kendi yağıyla kavrularak önemli bir avantaj elde ediyor.

BYD, otomobillerinin parçalarının yüzde 75’sini kendisi üretiyor.

Dünyaca ünlü Alman markası Volkswagen’de ise bu oran sadece yüzde 35.

Bu durum BYD’ye ürettiği otomobiller üzerinde daha fazla kontrol imkanı verirken firmanın kazancının da katlanarak artmasını sağlıyor.

BATARYANIN UZMANI BYD

Malum elektrikli otomobilde en önemli parça batarya.

İşte burada BYD’nin avantajı çok daha büyük, zira BYD bataryalarını da kendisi üretiyor.

Bu durum BYD’ye en düşük maliyetle elektrikli araç üretme imkanını da sağlıyor.

Tesla ise bataryasını başka firmalardan alıyor.

Peki batarya, elektrikli araç maliyetinin ortalama yüzde kaçını oluşturuyor?

BYD’nin elektrikli aracında batarya maliyetin yüzde 25’ini oluştururken; bu oran Tesla’da yüzde 40’a ulaşıyor.

Bataryalar elektrikli araçların kalbi ve en pahalı parçası.

BYD’nin kuşkusuz en büyük avantajı bataryanın uzmanlık alanı olması.

BATARYADA 30 YILLIK TECRÜBE

Şirket ticari yaşamına otomobil üreterek başlamadı.

BYD, 1995’te cep telefonları ve diğer elektronik aletler için batarya üretimi yapmak için kuruldu.

İşte bu yüzden konu batarya ise BYD rakip tanımıyor.

Şirketin kurucusu Wang Chuanfu bir kimyager.

Batarya teknolojisini çok iyi bilen ve sektöre hakim bir isim Wang.

BYD, Wang’in geliştirdiği lityum-demir-fosfat içeren çok özel bir batarya üretiyor.

Bu batarya türü hem çok daha ucuz hem de çok daha uzun ömürlü.

BYD bu bataryayı kendi evinde üreterek maliyetleri çok daha düşük seviyede tutmayı başarıyor.

WARREN BUFFET MİLYARLARCA DOLAR YATIRDI

BYD’ye büyük başarı getiren dikey entegrasyon stratejisi Warren Buffet gibi dünyaca ünlü Amerikalı yatırımcıların dikkatini çekti.

BYD’nin stratejisindeki potansiyeli gören ünlü yatırımcı şirkete çok büyük yatırımlar yaptı.

Oysa 2000’lerin başlarında BYD, sıradan küçük bir firmaydı.

Kimse o günlerde bu küçük şirketin günün birinde dünyanın en büyük otomotiv markalarına meydan okuyacağını hayal bile edemezdi.

Tabi aynı şekilde Çin’in de günün birinde dünya otomotiv sektöründe lider olabileceği o günlerde kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi.

O tarihlerde Çin otomotiv sektörü o kadar zayıftı ki devlete ait araç üreten sadece birkaç fabrika vardı.

Bunlar da modası geçmiş ve kalitesiz otomobiller üretiyordu.

BATARYADAN OTOMOBİLE

Her şey 2003’te değişmeye başladı.

Wang, batarya üreten firmasında otomobil üretmek istiyordu.

Ancak bu çok büyük bir riskti.

Şirkete yatırım yapan insanlar, hissedarlar tedirgin olmaya başladı.

Haksız da sayılmazlardı.

Araç üretmek batarya üretmekle kıyaslanamazdı hem çok zor hem de çok pahalıydı.

BYD’nin kurucusu Wang’i, bu kararından vazgeçirmeye çalıştılar.

Ancak Wang son derece kararlıydı ve uzağı görebilen vizyon sahibi bir insandı.

Aylardır otomotiv sektörüne girmenin yollarını araştırıyordu ve sonunda buldu.

BİR TAŞLA İKİ KUŞ

Küçük, devlete ait bir otomobil fabrikasını satın aldı.

Bu son derece akılcı ve stratejik bir hareketti.

Wang, Kinçhuan Otomobil adındaki bu eski fabrikayı satın alarak Çin devletinden otomobil üretme lisansını da almıştı.

Yani bir taşla iki kuş vurmuştu.

Wang’in büyük bir hayali vardı.

Bataryalar konusunda çok başarılı bir firma olan şirketi BYD’nin elektrikli araç üretmesini istiyordu.

Geleceğin araçlarının tamamen elektrikli olacağını düşünüyor ve BYD’nin de buna öncülük etmesini istiyordu.

Wang’e göre BYD elektrikli araç teknolojisine odaklanırsa geleneksel otomotiv pazarını baypas ederek kısa sürede küresel araç sektörünün liderliğini ele geçirebilirdi.

İLK PROTOTİPİ KENDİ ELLERİYLE PARÇALADI

BYD işte bu hayaller üzerine inşa edildi, zaten BYD’nin açılımı da biliyorsunuz Built Your Dreams yani “Hayallerini inşa et” anlamına geliyor.

İşte bu hayallerle ilk otomobili üretmek için harekete geçtiler.

Ancak BYD 316 adıyla üretilen ilk prototip tam bir düş kırıklığıydı.

Oldukça çirkin olan bu otomobili ne kimse satmak ne de almak istiyordu.

Wang, şaşkın, mutsuz ve öfkeliydi.

316’nın ilk prototipini bizzat elleriyle parçaladı.

Ancak Wang pes etmemekte kararlıydı.

TERSİNE MÜHENDİSLİK İLE ENGELLER AŞILDI

Tersine Mühendislik adı verilen yöntemi uygulayarak büyük başarı elde etmiş otomotiv firmalarının araçlarının benzerlerini üretmeye karar verdi.

Tersine Mühendislik yöntemi için seçilen ülke Japonya’ydı.

Kısa bir süre sonra BYD F3 üretim bandından çıktı.

F3 neredeyse Toyota Corolla’nın kopyası gibiydi ama iki araç arasında önemli bir fark vardı. BYD F3, Toyota Corolla’dan çok çok daha ucuzdu. Hatta yarı fiyatınaydı.

Bu yeni strateji gerçekten işe yaradı.

İnsanlar çok iyi görünen ama aynı zamanda çok ucuz olan bu araca sahip olmak istiyordu.

BYD F3 inanılmaz bir başarı gösterdi. Sadece 20 ay içinde 100 binden fazla satıldı.

O güne kadar BYD ile alay eden, batarya üreten bir firma otomotivde başarılı olamaz diyen Amerikalılar, Avrupalılar ve Japonlar şaşkındı. 20 ayda 100 bin müthiş bir sayıydı.

Bunu Toyota Agro’ye benzeyen F0, Honda Accord’u hatırlatan F6 izledi.

Ancak bu durum başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere sanayileşmiş ülkelerin tepkisini çekti.

Amerikalı yetkililer, BYD’i başka şirketlerin tasarımlarını kopya etmekle suçladı.

Wang ise sadece fikirlerden ve teknolojilerden yararlandıklarını patent yasalarını ihlal etmediklerini belirterek şirketini savundu.

BYD kısa sürede çok sayıda benzinli otomobil satmayı başarmıştı.

Ancak asıl hedef şirketin uzmanlık alanı olan bataryaları kullanmaktı.

BYD, 2008 yılında bir devrime imza attı dünyanın ilk seri üretim hibrit aracı olan F3DM’nin tanıtımını yaptı.

Ancak bu model beklenen ilgiyi görmedi.

BYD, 2009 yılında tamamen elektrikle çalışan ilk otomobili E6’yı üretti.

E6’nın menzili 400 kilometreydi ve bu durum bütün dünyada geniş ilgi uyandırdı.

E6 da F3DM gibi geniş halk kitlelerinden büyük ilgi görmedi.

Buna rağmen BYD çok hızlı bir şekilde büyümeye devam etti.

Şirket yeni fabrikalar kurmaya devam etti.

NİTELİK NİCELİĞİN ÖNÜNE GEÇİYOR

Ancak bu hızlı büyüme beraberinde çok ciddi sorunları da getirdi.

BYD yüksek kalitede araç üretmek yerine çok sayıda araç üretmişti.

Yani niceliği niteliğe tercih ediyordu ve beklenen satışlar bir türlü gerçekleşmiyordu.

2010 BYD için kötü bir yıl oldu.

Bayilerin büyük bölümü yeterli satış olmayınca mağazalarını kapatmak zorunda kaldı.

BYD hızlı büyüme çabalarının sancılarını yaşıyordu.

Şirket bu dönemden büyük dersler çıkardı ve değişim için düğmeye basıldı.

Artık çok sayıda araç üretmek bir yana bırakılacak öncelik kaliteye verilecekti.

Bunun ilk adımı olarak BYD, dünyaca ünlü Alman otomotiv markası Daimler ile ortak bir girişime imza attı.

İki firma 2011 yılında Denza adıyla yeni bir otomobilin üretimine başladı.

Bu BYD için ciddi ve büyük bir adımdı.

Otomotiv sektöründe artık küresel boyutta önemli bir oyuncu olduklarını gösteriyordu.

BYD 2013’te Dynasty serisi araçlarını üretmeye başladı. Bu serinin en önemli otomobillerinden biri BYD Qin’di (Çin).

Hibrit bir otomobil olan bu araç kısa sürede çok satıldı.

Bu başarı, BYD’nin artık insanların gerçekten almak istediği araçları yapmaya başladığını gösteriyordu.

Hayaller gerçekleşmeye başlamıştı.

Çin devleti bir süre teşvikleri azaltmak zorunda kalsa da bu BYD’nin azmini gölgeleyemedi.

3 YILDA SATIŞLARINI 7’YE KATLADI

2020’den başlayarak BYD yeniden dünya otomotiv sektörünün yıldızı haline geldi.

Elektrikli araç satışlarında rekor üstüne rekor kırdı.

Büyüme inanılmazdı. 2020 ile 2023 yılları arasında şirketin satışları 7 kat arttı.

2020 yılında 427 bin olan araç satışı üç yıl gibi kısa bir sürede 3 milyona ulaştı.

BENZİNLİ ARACA ELVEDA

BYD otomotiv endüstrisinde devrim üstüne devrim yapmaya devam ediyordu.

Firma çok cesur bir karar daha aldı. Artık benzinle çalışan araç üretmeyecekti.

Bu son derece büyük bir riskti çünkü dünyada BYD’nin dışında bunu yapan başka bir otomotiv firması yoktu.

BYD bu kararı alarak geleceğin araçlarının tamamen elektrikli olacağı konusundaki inancını da göstermiş oluyordu.

Bu BYD özelinde aynı zamanda Çin’in de dünyaya açık bir mesajıydı.

“Gelecekteki araçların hepsi elektrikli olacak üretim planlamalarınızı buna göre yapın” diyordu Çin bütün dünyaya.

11500 DOLARA ELEKTRİKLİ OTOMOBİL

Bu fikri dünyaya kabul ettirebilmek için 2023 yılında önemli bir adım daha atıldı.

BYD herkesin satın alabileceği son derece ucuz elektrikli bir aracı satışa soktu.

BYD’nin en küçük ve en ucuz aracı olan Seagull, 11 bin 500 dolardan yani yaklaşık 470 bin Türk lirasından satışa sunuldu. Seagull, kısa sürede çok popüler oldu.

Sadece 7 ayda 400 bin Seagull satıldı.

Bu satış miktarı BYD’nin ileride dünyanın en çok araç satan firması Toyota’yı da geride bırakma potansiyeline sahip olduğunu gösterdi.

OTOMOBİL SATMAK İÇİN GEMİ ÜRETTİLER

BYD marka otomobilleri dünyanın artık her yerinde yollarda, caddelerde sık sık görmek mümkün.

Brezilya ve Tayland gibi bazı ülkelerde ise BYD elektrikli araç pazarını tamamen ele geçirmiş durumda.

Ancak BYD bununla da yetinmiyor.

Sektörün açık ara en büyük oyuncusu olmak istiyor.

Bunu gerçekleştirmek için çok ilginç bir yönteme başvurdular.

Dev gemiler üreterek bu gemilerle binlerce otomobili okyanus ötesindeki ülkelere ihraç etmeye başladılar.

Bakar mısınız azme?

Adam elektrikli araba yapıyor, bütün parçalarını kendisi üretiyor, en önemli parçasını yani bataryasını da kendisi üretiyor bu da yetmiyor ürettiği arabaları bütün dünya ülkelerine birinci elden göndermek için dev gemiler yapıyor.

İşte bu yüzden Çinlileri durdurmak imkansız gibi görünüyor.

Çünkü adamlar sınır tanımıyor.

Trump yönetimi de bu yüzden Çin’den korkuyor.

Yüksek gümrük tarifeleri ile BYD’nin önünü kesmeye çalışıyorlar. Benzer tutumu başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri de sergiliyor.

BYD ise tıpkı ismi gibi hayallerinin peşinden gitmeye devam ediyor.

Bu engelleri aşabilmek için Türkiye, Vietnam, Meksika, Brezilya, Endonezya, Özbekistan ve Tayland gibi üçüncü ülkelerde fabrikalar kurarak Batılı ülkelere buralardan araç göndermeyi planlıyor.