Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) liderlik değişiminin yaşandığı tarihi 38. Olağan Kurultay'a yönelik açılan ve siyaset gündemini uzun süre meşgul eden iptal davasında önemli bir aşama daha geçildi. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24 Ekim'de davayı reddetmesinin ardından, merakla beklenen gerekçeli karar kamuoyuyla paylaşıldı. Mahkeme, "mutlak butlan" yani kurultayın yok sayılması talebiyle açılan davayı, "konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına" hükmederek sonlandırmıştı. Gerekçeli kararda, bu hükmün ardındaki hukuki dayanaklar detaylı bir şekilde açıklandı ve siyasi partilerin iç demokrasi süreçlerine yargısal müdahalenin sınırları çizildi.
Mahkeme: 'Adli yargı kurultayları iptal edemez'
Gerekçeli kararın en can alıcı noktasını, mahkemenin siyasi partilerin iç işleyişine dair yaptığı vurgu oluşturdu. Kararda, siyasi partilerin demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu ve kongre ile kurultay süreçlerinin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) denetiminde gerçekleştiği hatırlatıldı. Mahkeme, bu nedenle adli mahkemelerin bir siyasi partinin kurultayını iptal etme veya iç işleyişine müdahale etme yetkisi bulunmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Bu tespit, parti içi muhaliflerin yargı yoluyla kurultay sonuçlarını değiştirme girişimlerinin önünü kapatan emsal niteliğinde bir yorum olarak değerlendirildi. Karar, sadece CHP için değil, Türkiye'deki tüm siyasi partilerin örgütlenme özgürlüğü ve demokratik iradelerinin yargı kararıyla güvence altına alınması anlamına geliyor.
'İddialar soyut, delilsiz ve duyuma dayalı'
Mahkeme, davacıların kurultayda "menfaat temini" karşılığında oy kullanıldığı yönündeki iddialarını da mercek altına aldı. Kararda, delegelerin oy kullanma karşılığında pazarlık yaptığı, "size oy verirsek bana ne vereceksiniz" şeklinde taleplerde bulunduğu belirtilse de, bu durumun delegenin iradesinin fesada uğradığı anlamına gelmeyeceği ifade edildi. Mahkeme, bu tür taleplerde bulunan delegelerin "ahlaki davranmadıklarının" değerlendirilebileceğini ancak bu durumun kurultayın iptalini gerektirmeyeceğini belirtti. Ayrıca, davacıların ortaya attığı iddiaların soyut, delilsiz ve tamamen duyuma dayalı olduğu, hiçbir somut belgeyle desteklenmediği vurgulandı. Mahkeme, dava açma süresinin de çoktan geçmiş olduğuna dikkat çekerek davayı esastan incelemeye gerek duymadı.
Chp'den ilk yorum: 'Abluka mücadelesi tescillendi'
Kararın açıklanmasının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi'den ilk değerlendirme geldi. Çiftçi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, mahkemenin bu kararla siyasi partilerin iç işleyişine müdahale edilemeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu belirtti. Çiftçi, "Bu karar sadece partimiz için değil; ülkemizdeki tüm siyasi partilerin örgütlenme ve demokratik irade hakkının yargı kararıyla güvence altına alınması anlamına gelmektedir. Başından bu yana söylediğimiz gibi sonuç değil süreç odaklı olan ve tek amacı Cumhuriyet Halk Partisi’nde karışıklık görüntüsü yaratma çabası taşıyan bu dönem artık geride kalmıştır" dedi. Çiftçi, Genel Başkan Özgür Özel'in bilgisi doğrultusunda yürüttükleri "ablukaya karşı mücadelenin haklılığının bir kez daha tescillendiğini" ifade etti.
Şimdi ne olacak? İstinaf yolu açık
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, kararında istinaf yolunun açık olduğunu belirtti. Bu, davacıların kararı bir üst mahkeme olan istinaf mahkemesine taşıyabilecekleri anlamına geliyor. Ancak hukuki çevreler, yerel mahkemenin siyasi partilerin iç demokrasisine müdahale edilemeyeceği yönündeki güçlü gerekçesi karşısında, istinaftan farklı bir karar çıkma olasılığının zayıf olduğunu değerlendiriyor. CHP yönetimi ise bu kararla birlikte kurultay tartışmalarının hukuken kapandığını ve partinin artık tamamen yerel seçimlere odaklanacağını vurguluyor.