Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) siyasi tarihinde dönüm noktası sayılan ve Genel Başkan değişimine sahne olan 38. Olağan Kurultayı ile sonrasında yapılan 21. Olağanüstü Kurultayı'nın hukuki statüsü üzerindeki belirsizlik devam ediyor. Parti içindeki muhalif kanadın öncülüğünde, eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı kurultay delegelerinin başlattığı hukuk mücadelesi, yerel mahkemenin kararının ardından bir üst aşamaya, istinaf sürecine evrildi. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, kendisine yapılan itirazı değerlendirerek dosyayı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi'ne sevk etti.
Mahkemenin kararına itiraz süreci
Davanın kökleri, CHP'nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirdiği ve Özgür Özel'in genel başkan seçildiği 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025'te yapılan tüzük odaklı 21. Olağanüstü Kurultayına dayanıyor. Lütfü Savaş ve beraberindeki delegeler, her iki kurultayın da usulsüz olduğu ve iptal edilmesi gerektiği iddiasıyla yargı yoluna başvurmuştu.
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu iddiaları değerlendirdiği 24 Ekim tarihli duruşmada, davanın "konusuz kaldığı" gerekçesiyle "karar verilmesine yer olmadığına" hükmetmişti. Mahkeme ayrıca, 21. Olağanüstü Kurultay'ın iptali istemini içeren birleşen dosyaları da "husumet yokluğu" nedeniyle reddetmişti. Ancak davacı taraf, bu kararı hukuka aykırı bularak pes etmedi. Lütfü Savaş ve delegelerin avukatı Onur Yusuf Üregen, yerel mahkemenin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması talebiyle istinaf yoluna başvurdu.
İstinaf ne karar verecek?
Dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesine ulaşmasıyla birlikte gözler, üst mahkemeden çıkacak karara çevrildi. Mahkemenin önümüzdeki günlerde dosyayı incelemeye alması bekleniyor. İstinaf mahkemesi, yerel mahkemenin "konusuz kalma" kararını yerinde bulursa, CHP yönetimi rahat bir nefes alacak. Ancak kararın bozulması ve dosyanın yeniden görülmesi yönünde bir hüküm çıkarsa, CHP'de kartlar yeniden karılabilir. Bu durum, partinin mevcut yönetim yapısını ve alınan kararları hukuken tartışmalı hale getirebilir.
Kılıçdaroğlu'nun iadesi istenmişti
Dava dosyasındaki talepler, CHP içinde köklü bir değişimi öngörmesi bakımından oldukça çarpıcı. Davacılar, 38. Olağan Kurultayın "mutlak butlanla batıl" (hukuken hiç gerçekleşmemiş sayılması) olduğunun tespitini istiyor. Bu talebin kabul edilmesi halinde, sadece Genel Başkan Özgür Özel değil, Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Parti Meclisi (PM) ve Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyelerinin de görevden uzaklaştırılması gündeme gelebilir.
Daha da önemlisi, dava dilekçesinde, 38. Kurultay öncesinde görevde bulunan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve o dönemin parti kurullarının görevlerine iade edilmesi talep ediliyor. Ayrıca, mevcut yönetim tarafından başlatılan 39. Olağan kongre sürecindeki tüm seçimlerin de iptali isteniyor. Bu talepler, davanın sadece bir "usul tartışması" olmadığını, parti içi iktidar mücadelesinin hukuki zemine taşınmış en sert hamlesi olduğunu gösteriyor.
Usulsüzlük iddiaları soruşturulmuştu
Sürecin başında, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir "usulsüzlük soruşturması" başlatılmıştı. Bu soruşturma, kurultayda yaşanan bazı olayların ve delegelerin oy kullanma süreçlerinin yasalara uygun olup olmadığının incelenmesini kapsıyordu. Lütfü Savaş ve delegeler, bu soruşturmayı ve diğer iddialarını temel alarak ayrı ayrı hukuk mahkemelerine iptal davaları açmış, bu davalar daha sonra 14 Şubat'ta tek bir dosyada birleştirilmişti. Şimdi tüm bu iddialar ve talepler, istinaf mahkemesinin masasında son kararını bekliyor.