4-5 gündür basında çıkan haberler bu şekilde! 50 ton civarında mazot denize yayılıp Paşalimanı,Yıldızburnu, Ilıca sahillerine kadar vurunca, özellikle o bölgede yazlıkları veya yatırımları bulunan iş adamları ve yöre halkı ayağa kalktı! Deniz temizlenene kadar geminin bırakılmamasını isteyen iş adamları var; ki haklılar! Önceki yıllardaki benzer durumdaki tecrübelerime dayanarak bu gibi durumlarda gemi giderse muhatap bulmakta ve hasarı tazmin etmekte çok zorlaşır!
Doğal olarak bu işin sıkıntısı da İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Çeşme Belediyesi gibi konuyla ilgili ve yetkili makamlara düşüyor! Yakıtın temizlenmesi için geminin bağlı olduğu firmanın görevlendirdiği uzman deniz temizlik şirketi, bölgede 20'si dalgıç 100 kişilik ekiple çalışmalarını sürdürüyor! Hatta sizlere bu yazıyı hazırlarken NTV, Çeşme sahillerindeki mazot kirliliği görüntüleri ile temizlik çalışmalarını ve Çeşme Belediye Başkanının açıklamalarını verdi! Durum gerçekten içler acısı! Deniz yüzeyini ve kumsalları kaplayan mazotu siyah poşetlere özel giysili görevliler dolduruyordu! Bu tablo bana hiç de yabancı değil! Ülkemizde bu gibi durumlar ne ilk ne de son olacak, bu eğitimsizlik ve bilinçsizlikle ne yazık ki! Yetkililer temizleme çalışmalarının 2 ay süreceğini söylüyor!Tabii bu görsel olarak ama bir de deniz ekosistemi kendini ne kadar sürede yenileyecek? Denizel ortamdaki canlı türleri kendini ne kadar sürede toparlayacak? Kaç tür yok olacak? Kaç tür adaptasyon sağlayıp neslini devam ettirecek gibi onlarca soru var aslında bilim insanlarının üzerinde çalışması ve araştırması gereken! Bir diğer konu da tonlarca mazota bulanmış atık nerede ne şekilde bertaraf edilecek? Bu da ciddi sıkıntı!
Önce Orkinos çiftlikleri, arkasından da Çipura-Levrek çiftlikleri, yağmur gibi Çevre Bakanlığından ÇED raporlarını alıp, Ildırı civarında kurulmaya başladığında; bölgede yaşayanlar ve STK'larla birlikte karşı çıkmıştık!Herkes bizi yatırımları engelleyen muhalif Çevreci olarak suçladı ve önlem alınırsa hiç bir sorun olmayacağı hikayeleri anlatılmaya başlandı. Çok net hatırlıyorum, Çevre Müdürlüğüm döneminde, ilk Orkinos çiftliği kurulacağı zaman Bakanlığa sundukları ÇED raporunda, yetersiz bilgiler olduğu, denizdeki seyrelme kapasitesinin teknik verilere dayalı olarak yeniden hesaplanmasını, yörenin meteorolojik ve limnolojik verilerini talep ettiğimde; yorganı yokuşa sürdüğüm düşünülerek, ne tepki göstermişti yatırımcıları!
Böyle durumlarda hep haklı çıkmaktan nefret etmişimdir ama işte görüyorsunuz; BİZ GEREKLİ TEKNİK VE BİLİMSEL VERİLER IŞIĞINDA ÖNLEM ALAMIYORUZ, ALDIRAMIYORUZ! ALSAKTA ALDIRSAKTA KAĞITLARDA KALIYOR, FİİLİYATA GEÇİREMİYORUZ, SÜRDÜREMİYORUZ! BUNU GÖRELİM, KABUL EDELİM VE İZİNLERİ VERİRKEN BU GERÇEKLİĞİ GÖZ ÖNÜNE ALARAK İKİ ÜÇ KEZ DÜŞÜNELİM! ÇÜNKÜ BİZ MİLLET OLARAK HEP BİZE BİRŞEY OLMAZ! BİR DEFADAN BİR ŞEY ÇIKMAZ, ZİHNİYETİNDEYİZ! Tabii bir de gözümüzü bürüyen daha fazla, daha daha fazla kazanma hırsımızdan da arınamayınca, üstüne böyle içimizi acıtan görüntüler ortaya çıkıyor, ne yazık ki!
Tüm olumsuzluklara rağmen insan doğası gereği umutsuz yaşayamaz, ben de insanlık için çok daha güzel ve her türlü kirlilikten arınmış bir yıl umut etmek istiyor ve yürekten diliyorum!