Bankalararası takas odalarına ibraz edilerek karşılıksız kalan çek adetleri yayınlandı. Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 5,9 geçen yılın aynı ayına göre yüzde 338 artış var. Merkez Bankası verilerine göre, Kasım’da 59 bin 576 ve geçen yıl aynı ay 14 bin 391 düzeyinde olan karşılıksız çek adedi Aralık ayında 63 bin 103 adete yükseldi. Dikkatinizi çekerim, geçen yıl 14 binlerde olan karşılıksız çek sayısı bu yıl 63 binlerde. Karşılıksız çek tutarı aylık bazda 2.92 milyar liradan 2.93 milyar liraya çıktı. Toplam ibraz edilen çek adedi bir önceki ayda 1 milyon 328 bin adetten, 1 milyon 342 bin adete, tutarı 56.0 milyar liradan 56.5 milyar liraya yükseldi. Bir yılda grafiklerin ucu kaçtı. Karşılıksız çek miktarı artışının arkasında, piyasanın ödeme güçlüğü var. Çünkü piyasa, günümüzde 'çek' ile dönüyor.

ÇEK/SENET BİRBİRİNE KARIŞTI

Şöyle bir toparlama yapalım; banka çeki özünde bir ödeme aracıdır. Bankada kişinin veya şirketin hesabında bulunan paraya dayalı olarak hesap sahibi tarafından düzenlenir, imzalanır. Çeki bankaya götürene banka, çekte yazılı parayı hemen öder. Çek, eğer karşılığı olmadan düzenlenmiş ise, çeki düzenleyen ekonomik yaptırımla cezalandırılır. Ne var ki bizde banka çekleri; vadeli hale getiriliyor. Borç senedi olarak kullanılıyor. Senet, özünde ‘yazılı borç sözleşmesi’dir. Senedin altına imzasını koyan, belli bir tarihte, belli bir ödemeyi yapmayı taahhüt ediyor anlamına gelir.

Ödemezse, senedi elinde bulunduran kişinin mahkemeye gitme hakkı var. Ancak; Mahkemelerde iş çok. Diyelim ki mahkeme karar verdi, bu kez borcun tahsili çok zor. Neredeyse imkansız. Durum böyle olunca alacaklılar borçlulardan senet yerine vadeli çek istemeye başladı. Çünkü eski kanuna göre çekin karşılıksız çıkması durumunda, borçlular hapse giriyordu. Yeni düzenlemelerle vadeli çek uygulaması yayılınca, çekler senet oldu. Banka çekleri, gerçek işlevini kaybetti. Derken, vadeli çeklerini ödeyemedikleri için hapse düşenleri hapisten çıkarmak adına çek kanununda getirilen yeni düzenlemeler ile 'vadeli çek' uygulamasının önü açıldı.

ÖDEME GÜÇLÜĞÜ ARTTI


Günümüzde karşılıksız 'vadeli çek' imzalayana hapis yok. Sadece 10 yıl süre ile çek karnesi kullanamayacak. Bu arada çek borcunu öderse, bankalardan tekrar çek karnesi alabiliyor.
Bankaların ortaklaşa kurdukları Kredi Kayıt Bürosu çeklerini ödeyip ödemeyenlerle ilgili düzenli kayıt yapıyor ancak bu da çözüm olmuyor. Karşılıksız çek miktarının bir yılda yüzde 338 kat artması özünde ekonomideki durgunluğun bir işareti. Temel ihtiyaç maddelerinin dışında çarklar yavaşlayınca, ödeme güçlüğü ciddi boyuta ulaşıyor. 2018 yılına dair bir tablo daha ortaya çıktı. Bankaların kanuni takipte izlediği batık kredi tutarının Ocak 2018’den Aralık ayı başına kadar yüzde 44 artarak 92.2 milyar TL'ye ulaştığını gördük. Çoğu kamu bankalarında artık umudun kesildiği anlamına gelen zarar, 2018 yılı Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan 92.5 milyar liralık bütçeye eşitse ülkede karşılıksız çek miktarı elbette rekor kırar. Seçim arifesinde pembe vaatler, havalarda uçuşsa da gerçekleri görmek için siz en iyisi rakamlara bakın derim.

PEDOFİLİ SUÇTUR!

O bizim gözümüzde asla bir meslektaş değil, özgeçmişine bakınca görüyorsun zaten, kara bir huzme gibi. Hasbel kader, konjonktürün sutunlara yazar olarak sürüklediği zavallılardan biri.

Ve buyurmuşlar "Evlilik yaşı 18’in altına indirilerek dine ve fıtrata uygun hale getirilmeli.”

O kadar kendini bilmez ki incilerini sırlamaya devam ediyor; "18 yaşına girmeden evlenen erkekler tecavüzcü diye hapse atılırken kadınlar da çocuklarıyla bir başına kalıyorlar. Dinimizde baliğ olma yaş aralığı belli. Bu yaş aralığına göre yeni bir yasal düzenleme yapılmalı. Bahsettiğim geçici bir düzenleme değil kalıcı ve fıtrata uygun bir düzenleme."

Batsın sizin fıtratınız! Erkek diye bir tecavüzcünün alenen korunmadığı kaldı. Aklı evvelin söz ettiği baliğ olma yaşı da net değil, mesala kız çocuklarında 10 hatta 9'a kadar iniyor. Bu tür sapkınlıkların sonu gelmiyor belki ciddiye almak hata ancak onlar bu toplumun kanına giren virüs gibi. Seni, beni değil ama bu ülkenin kimi bölgelerinde yüzbinlerce insanı etkiliyorlar. O yüzden hangi kentten olduğu fark etmez, tüm sivil toplum örgütlerini, İzmir'in faal kadınlarını bu kendini bilmezleri protesto ederek susturmaya davet ediyorum. Detayların önemi yok sonuçta; bu ülkede pedofili yani çocuk evlilikleri teşvik etmek başlı başına suçtur, bu zavallı da bedelini ödemelidir!