Geçen hafta bu köşeden gündeme getirdiğim konu birçok ailenin, çocuk kitapları yazarının ve işini gerçekten hakkıyla yapan öğretmenlerimizin ortak derdiymiş. Bir haftadır gerek sosyal medyadaki yorumlarla gerekse beni arayarak ne kadar doğru bir noktaya parmak bastığımı söylüyorlar. Ancak bu süreçte dikkatimi çeken bir şey oldu; hiç kimse alıntı yaptığım kitabın hangi yazarın hangi kitabı olduğunu sormaması. Ve muhtemeldir ki o yazara ait kitapları hem kendileri okudu hem de çocukları okuyor. Üstelik çocukları o yazara ait kitapları okurken, 'ne güzel, ben de okumuştum' diye düşünüyordur sanırım.

Doğru kitap seçiminde ailelere olduğu kadar (belki daha fazla) öğretmenlerimize görev düşüyor. Çünkü öğretmenler çocuklarımızla neredeyse bizden fazla zaman geçiriyorlar ve onların rol modeli oluyorlar. Peki öğretmenlerimiz gerçekten işlerini hakkıyla yapıyor mu? Ben yaptıklarını düşünmek istiyorum. Fazla mı iyi niyetliyim sizce? Yıllar öncesinden bir anı paylaşmak istiyorum sizinle, kararı siz verin.

Herkes her şeyi bilmek zorunda değildir. Zaten “ben her şeyi biliyorum” diyen birinin bildiği her şey yarım yamalaktır. Ama belli bir eğitim seviyesine ulaşmış herkesin bu ülke ile ilgili genel kültür kapsamına giren birçok şeyi bilmesi gerekir. Özellikle mesleği ile ilintili konuları es geçemez. Hele bir de mesleği yeni nesilleri yetiştirmek olan birinin böyle bir lüksü olamaz.

Yıllar önce, henüz sevgili Kenan Işık'ın sunduğu dönemlerde, Kim Milyoner Olmak İster adlı yarışmayı izliyordum. Oradaki bir soru ve verilemeyen doğru cevap zihnime kazınmıştı. Gelecek nesilleri eğitenlerin kendi eğitimleri ve genel kültürleri hakkında kuşkuya düşmüştüm. Aynı şaşkınlığı Kenan Işık’ın da yaşadığına eminim. Yarışmanın sesli soru bölümünde yarışmacıya Ahmed Arif’in kendi sesinden Hasretinden Prangalar Eskittim şiirinin bir bölümü dinletildi. Soru ise “Kendi sesinden dinlemekte olduğunuz Hasretinden Prangalar Eskittim şiiri hangi şaire aittir?” Seçeneklerde ise; Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Attila İlhan ve ismini şimdi hatırlamadığın bir şairin daha vardı. Yarışmacı, edebiyatla ilgilenmediğini, cevap konusunda bir fikri olmadığını söyledi ve joker hakkını kullanmak istedi. Yarışmacının bilmiyor olmasına saygı duyarım. Hayatı boyunca şiirle ilgilenmemiş biri bilmiyor olabilir. Yarışmacı telefon jokerleri arasında bir TÜRKÇE ÖĞRETMENİ olduğunu ve onu aramak istediğini söyledi. Sevgili öğretmenimiz şiiri dinledi ve hiç tereddütsüz Nazım Hikmet cevabını verdi. Eğitim Fakültesi’nde 4 yıl TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ eğitimi almış ve çocuklarımızı yetiştirmek için görev verilmiş biri bu ülkenin şiir hayatına kocaman bir damga vurmuş, ilk çıktığı günden bu yana defalarca yeni baskıları yapılmış ve kült olmuş bir kitaba adını veren şiiri, üstelik şairinin sesinden dinliyor ve yanlış cevap veriyor. Cevap verirken de hiç tereddüt etmiyor. Kimse kızmasın, darılmasın, ben o gün bu gündür öğretmenlerimize tereddütle yaklaşıyorum.

Şimdi burada, her semtte açılan üniversitelerden, akademik kadrosu olmayan fakültelerden, mezunların iş bulamadıkları için mesleklerine küsmelerinden söz etmeyeceğim. Bunların hiç biri mesleğini yapma fırsatı yakalamış öğretmenlerin dünyadan bihaber yaşamaları için bahane olamaz.

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ahmed ARİF