Cehalet

Abone Ol

Her gün etrafımızda onlarca şey oluyor. Sosyal medyadan, yazılı veya görsel basından, olan bitenle ilgili haberdar oluyoruz. Düşünüyorum. Olmaz dediğimiz bunca şey nasıl oluyor da gerçekleşiyor diye, düşüncelerim koşa koşa bir tek yerde birleşiyor. Cehalet.

İnsancıklar ailece Almanya’dan yola çıkmış. İki çocuk anne ve baba. Memleketlerini ziyarete gelmişler. Otele gelmişler, yiyip içmişler otellerine dönmüşler. Ertesi gün iki çocuk ile anne, birkaç gün sonra da baba sizlere ömür. Otel ilaçlanmış. Zehirlenmişler. Ölümlerin sebebi, bu düzeyde, bu miktarda bir ilaçlamanın insan sağlığına ölümcül düzeyde zararlı olduğunu bilmemek. Yani cehalet

Cahil kim? İlaçlama yaptırmadan önce bunun insan sağlığına zararlı olup olmadığını sormayan otel sahibi/yöneticisi. Cahil kim? Bu ilacın insan sağlığına zararlı olduğunu söylemeyen ilaçlama firması. Bunlar direkt sorumlu. Taammüden cinayet. Bir de dolaylı sorumlular var. İlaçlama firmalarının mutlaka bu işin uzmanı bir sorumlu müdürü olması gerektiğini yasal koşul olarak ortaya koymayanlar, veya böyle bir yasa varsa bu bu firmaların gerçekten böylesi bir elemanı istihdam edip etmediğini denetlemeyenler.

Denetlememek de, denetleyip de göz yummak da bir nevi cehalettir. Sonucunu düşünmeden davranmaya cehaletten başka ne denir.

Bununla bitiyor mu? Tabii ki hayır. Hemen her gün, her alanda, her sektörde cehaletten doğan facialarla karşı karşıya kalıyoruz.

Şehirlerimizde suların akak yerlerine, heyelan bölgelerinde koca koca kaya bloklarının altına, deniz kıyılarında çamur zemine gerekli tedbirleri almadan binalar yapılmasına izin veriyoruz. Yapana, izin verene, alana cahil denmez de ne denir. Bunlar yıkılıyor, içindekiler helak oluyor. Peki bunların yapılmasına izin veren yetkililer sorumlu değil mi?

Trafik berbat. Otomobil kullanmayı bilmekle trafiği kullanmayı bilmek iki ayrı şey. Her türlü trafik kuralını ihlal ederek hem kendisini, hem kendi otomobilindeki yakınlarını, oğlunu, kızını, eşini ve hem de diğer kullanıcıları tehlikeye atmaya neden olan şey cehalet değil de nedir.

Aklı başında, bir insan bu kadar kıymetli varlıklarını böylesine riske atar mı hiç? Cehalet işte.

Yüksek riskli işyerinde SSK primi ödememek için sigortasız işçi, yasak olmasına rağmen çocuk işçi çalıştırmak, bunların olumsuz bir durumda yaratabileceği sonuçları düşünmemek, gerekli tedbirleri almamak, sadece fazla para kazanmak düşüncesi ile ifade edilemeyecek kadar sığ kalıyor. Bunları düşünememek tam anlamı ile cehalet. Denetlememek de cehaletin bir başka türü.

Şayet denetim için işinin ehli, uzman, bu konuda yetişmiş bir kişi atanmış olsaydı sonuç böyle olmazdı. Öyle bir uzmanın böylesine cahilce davranmayacağı muhakkak. Şayet durum farklı ise Bilgisizlik, bilinçsizlik, sonucunu düşünmeden hareket etmek de Cehalet.

Otobüslere üç kuruş daha ucuz diye mazot yerine merdivenaltı üretimi yanıcı bir sıvı koyup yola çıkmak da cehalet. Bu sıvı ile çalışan motorlar alev alıyor, yolcular yanıyor, ölüyor. Bu yakıtı kullanmak cehalet, sorumluları en ağır cezalara çarptırmamak işte o da cehalet.

Namusu apışarasına indirgeyen, beyinde aldatmanın diğerinden daha alçakça olduğunu sorgulamayan, ayrıldığında karısını vuran, bıçaklayan düşünce tarzı da cehalet.

Cehalet her yerde. Kesilen zeytin ağacında, yok edilen tabiatta, talan edilen sahillerde yarını düşünmeden sadece bugünü yaşamak tam anlamı ile cehalet.