* Çok yönlüdür, gerçek bir müzisyen profiline sahiptir o! Bestecidir, yorumcudur, kompozitördür. 13 enstrümanı çalabilir. Sahnede kendinden geçer, adeta devleşir. Her konserinde ayakta alkışlanandır. 1992’deki Ellerim Bomboş albümüyle üne kavuşmuştur.

* Türk Sanat Müziği bestelerini de, türkülerimizi de ustalıkla yorumlar ama en iyi caz müziği yapar ve söyler. Ona göre; "Hiçbir müzik türünde caz kadar özgür değilsin; çünkü caz, doğaçlama şansı veriyor ve doğaçlama da özgürlük demektir."

* Direnciyle, azmiyle, müziğiyle kanseri yenmiştir. Hastalığının başladığı günden iyileştiği zamana kadar olan dönemde, hem sahne hem de günlük yaşamındaki duygularını dile getiren bir kitap yazmıştır. Adı da bir bestesindendir; “Avuç İçi Kadar Mutluluk’'

"Geçti sevdalarla ömrüm, ihtiyâr oldum bugün

Ak pak olmuş saçlarımla bî-karâr oldum bugün

Bir muhabbet neş'esiyle ilkbahâr oldum bugün

Ben huzurunda yer öptüm, tacidâr oldum bugün..."

Şükrü Tunar bestesidir, üne kavuşturan Müzeyyen Senar'dır.

Sanatçı 'nın "Bir Ömre Bedel" albümünde Fatih Erkoç ile bu şarkının düeti, bir efsanedir.

Dinlemeye doyamam.

Biraz önce radyoda dinleyince bu yazıyı yazmaya karar verdim Fatih Erkoç için... Cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdırmış, aynı zamanda da "Atatürk’ün Sanatçısı" olarak anılan Müzeyyen Senar'ı da saygı, özlem ve rahmetle anıyorum.

****

Çok yönlü kimliğiyle gerçek bir müzisyen profili çizer o. 53 yıldır profesyonel müzik yapar. 13 enstrümanı en iyi çalar. Makam, usulde kusursuzdur Türk Sanat Müziği yorumlarken.

Türkülerimiz sesine çok yakışır. Zaten müzisyen bir ailede yetişmiştir. Şöyle anlatır: "Evet, babam Ud sanatçısı idi. 3-4 yaşına geldiğimde bana bir keman hediye etti. Babamın o zamanki taş plaklarını dinleyip taklit etmeye çalışırdım. Bazen babam bana bazı saz eserleri ve peşrevler öğretirdi. Biraz öğrenince; ben keman, babam Ud ile meşk ederdik. İlk müzik eğitimimi babamdan aldım yani."

+

****

Türkiye’de caz müziğini ustalıkla icra edenlerin başında gelir. Ona göre; "Hiçbir müzik türünde caz kadar özgür değilsin; çünkü caz, doğaçlama şansı veriyor ve doğaçlama da özgürlük demek." Bir müzisyenin hedefini "dünyaya müziğini dinletmek" olarak tanımlayan Fatih Erkoç'tur o! Bir ek daha yapar Erkoç; "Caz müziğinin ülkemdeki karşılığı da Türk Halk Müziği'dir!" O, İstanbul Caz Festivali kapsamında “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”nü almıştır.

****

 

Soru; "Albümlerinize baktığımızda pop ve caz altyapılarını görüyoruz. Neden farklı tarzda albümler yapmayı tercih ettiniz?"

Yanıt; "Ruhumda her tarz müziğe geniş bir yer olduğunu hep hissettim. Müzikal kalbim çok geniş yani. Bu yüzden yakıştırdığımı düşündüğüm tarzlarda albümler yapıp konserlerimde seslendirdim. Poptan önce ruhumda caz vardı. Sonra pop ile kendimi tanıtmak ve dinleyicilerin müzikalitelerini yukarı çekmek istedim. Daha kaliteli müziğin var olduğunu ve bunun da dinlenip sevilebileceğini dinleyiciye göstermek istedim. Bunda da yüzde 60-70 başarılı olduğumu düşünüyorum. Benim sevenim çok, sağ olsunlar. Bu güzel insanlar beni takip ettiler ve etmeye de devam ediyorlar. Ayrıca müzik tarzlarının güzelliklerini içimde hissettiğim için, bu kadar çok farklı müzikle iç içeyim."

****

Fatih Erkoç kanseri yendi. Tükenmez azmi ve işine aşkla bağlılığıyla! Kanser tedavisi gören insanlara ışık oldu! İşte hastalığı ile anlattıkları; "Şu an hastalıkla ilgili bir sorun yok.

Tertemizim çok şükür. Kontroller devam ediyor, bu da daha iyi olduğumun ve olacağımın garantisi. Hastalığımın başladığı günden iyileştiğim zamana kadar olan dönemde, hem sahne hem de günlük yaşamımdaki duygularımı dile getiren bir kitap yazdım. Asıl bu kitapla kansere yakalanan dostlarıma ışık olmak istedim. Kitabımın adı; Avuç İçi Kadar Mutluluk’'

****

Kitap tanıtımından; "Kansere yakalanmış birinin hastalığı boyunca tuttuğu bir günlüğü okumak insanın içini mutlulukla, umutla, hayata, bütün canlılara, rüzgâra, denize, gökyüzüne karşı coşkuyla, aşkla doldurur mu? Yazan Fatih Erkoç ise sorunun cevabı evet olur. Şarkılarıyla, besteleriyle, yorumuyla milyonların gönlüne taht kuran, her birimizin kulağında sesiyle gürül gürül hayat bulan Fatih Erkoç, yakalandığı kansere nasıl çelme attığını anlatıyor günlüğünde. Öyle bir günlük ki bu, samimiyetin de bir adım ötesine geçmiş, sayfaları herkese açık."

****

En son Bodrum Marina Yat Kulüp'teki konserini izlemiştim. Gerçekten bir stardır. Tanışmaktan onurlandığım naif sanatçı, son derece mütevazıydı, sempatikti...

"Pıtı pıtı", "Sana deliyim", "Sensiz olamam", "Gitme", "Yana yana", "Sana deliyim", "Avuç içi kadar", "Elveda Tatlım", "Anı", "Ellerim bomboş", "Oynatmaya az kaldı"...

Her biri, çok sevilen Fatih Erkoç şarkılarıdır...

"Bir ağızdan söylenen şarkılardır...

Fatih Erkoç’un herkesin kalbinde ne kadar özel bir yeri olduğunu kanıtlayan bestelerdir onlar..."

"Ama genç ama ak saçlısın

evrene bir şey katmalı -insanları- sevdin mi..” der ya Rıfat Ilgaz Usta.

Fatih Erkoç; duruşuyla tavrıyla, dillerde marş olan besteleriyle bu dünyaya iz düşürendir.

Hep sevilecek olandır!

****

Çıktığı yıldan beri(1992) en sevdiğim Fatih Erkoç bestesidir;

"Açtım ellerimi dilenci gibi

Çok görme ne olur, çevirme geri

Küçük bir çoçuğun sevinci gibi

Avuç içi kadar mutluluk yeter..."

Yeter mi dersiniz?

Yeter...Yeter...

----------------------------------------------------------------------------------------------

HER ZAMAN EN İYİSİNİ YAPTI

Ben her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Müziğin kalitelisini, halkımıza ulaştırmaya ve onların niteliklerini de yukarı çekmeye çalıştım. Bazı müzisyenlerin pek düşünmediklerini varsaydığım halkı fazlasıyla önemserim. Onların hem daha iyi müzik dinleyicisi olmalarını, hem de aynı zamanda eğlenmelerini sağlamaya çalışırım. Müzik dışında bir şeyler söylemek gerekirse; insanları kırmadan yaşamaya çalışan , dünyaya faydalı şeyler yapmak için çabalayan bir insanım. Her zaman dürüst olmak, hedefimdir.

Bunda başarılı olduysam ne mutlu bana…”

13 FARKLI ENSTRÜMAN ÇALIYOR

"Bu enstrümanların çoğunu çalarken, virtüöz düzeyinde değilim elbette. 3-4 yaşında çalmaya başladığım keman ve ağız mızıkası ve ud, konservatuara girdiğimde çalmaya başladığım asıl enstrümanım trombon, yardımcı enstrüman olarak verdikleri kontrbas ve piyano. Gençlik döneminde herkesin özendiği gitar, piyasada çalmaya başladığımda ki 16'ydı yaşım, flüt (yan flüt denmesinden nefret ederim bu arada), tumba ve bas gitar, evde bestelerimi kayıt ederken kullandığım saksafon ve trompet, sahnede havalı olsun diye çaldığım buzuki, türkü albümü yaptığımda kullandığım 3 telli saz. Belki 1-2 enstrüman daha olabilir saymadığım. Tabi klavyeyi piyanodan sayıyorum..."