Çarpıl ki düzelesin

Abone Ol


Güleriz ağlanacak halimize. Son yıllarda dış itibarımızın geldiği şu noktaya bakın. Doğrusu utanç içindeyiz.

Girdiğimiz Suriye bataklığından çıkamıyoruz. Asrın lideri Emevi Camii'nde Cuma namazı kılacaktı, cami avlularımız Suriyeliler'den geçilmiyor.

Güneyde oluşan Kürt koridorunu seyir halindeyiz

Rus uçağını vurduk, “Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk” dedik.

Putin, “Hadi bakalım, şimdi uçaklarınız sınırı geçsin de görelim” dedi, sustuk oturduk.

Randevu istedik “görüşelim” dedik. Adam cevap bile vermedi.

AB ile at pazarlığı yaptık. Yapılan anlaşma, Avrupa'ya giden binlerce Suriyeli göçmenin yeniden Türkiye'ye dönmesini öngörüyor. Verecekleri 3 milyar Euro'nun nasıl kullanılacağına AB karar verecek. İkinci 3 milyar Euro'da ise yan çiziyorlar. Vize muafiyetine verdikleri cevap ise; 'Bakarız...'

Belçika Başbakanı Charles Michel ise Türkiye'yi şantaj yapmakla suçluyor.

Avrupa Konseyi bir haftada iki kez uyarıyor; önce Cumhurbaşkanı'na hakaret maddesinin TCK'dan çıkarılmasını, daha sonra da Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına müdahale etmemesini istiyor.

Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye davet ettiği Amerikalı ünlü düşünür Naom Chomsky, Erdoğan'ın baskıcı davranış ve tutumlarının, sadece Türkiye için değil, dünya için de bir tehdit haline geldiğini söylüyor.

Başkan Obama'nın beyzbol sopasıyla olan fotoğrafı henüz belleklerdeyken, Erdoğan için söylediğini iddia edilen "otoriter ve beceriksiz" sözleri doğru dürüst yalanlanmıyor.

Ay sonunda ABD'de yapılacak Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılacak olan Erdoğan'ın Obama ile görüşmesi için her türlü girişimde bulunulduğu, ancak belirsizliğin sürdüğü kulislerde konuşuluyor. Washinton yakınlarında geçen yıl açılan Cami'yi, Obama'yla birlikte yeniden açması yolundaki çağrılara da olumsuz cevap verildiği söyleniyor.

Amerikan İlerleme Merkezi (CAP) uzmanı ise, Amerika'nın Sesi'ne yaptığı açıklamada Erdoğan'ın ziyareti ile ilgili “Pek de istenmeyen misafir” yakıştırması yapıyor.

Erdoğan'ı ABD'de bir de sürpriz bekliyor; Fetullah Gülen'in başrolünde oynadığı "Love is a Verb" adlı belgesel film, Erdoğan Washington'a geldiği gün gösterime girecek.

İşte dış politika böylesine yerlerde sürünürken, asrın liderinden bir açıklama geldi. “Benim gitmem demek devletin yıkılması demektir.” Sosyal medyada da epeyce yankılandı bu sözler. Bir tanesini paylaşalım;

Hayır yıkılmam, ama kahrolurum” Bahçeli Devlet.

Nereden aklıma geldiyse bir de Bektaşi fıkrası var;

Baba erenler, Ramazan günü yolun kenarında oturmuş karnını doyuruyormuş. Yanına bir pir-i fani gelmiş. Ama öyle-böyle değil, tek kolu yok, bacağının birini sürüyor, sırtındaki kambur hemen göze çarpıyor. Gözlerinin biri sağa bakarken, diğeri solu kesiyor. Kulağının biri yerinde değil, burun alt dudağı kapatmış, kaş ve kirpik de kullanmıyor. Hışımla Bektaşi'ye yaklaşmış;

Bre zındık, Ramazan günü oruç yemeye utanmıyor musun?”

Bektaşi gayet sakin, elindeki somundan adama uzatmış;

Al sen de ye!”

Zinhar! Yersem çarpılırım.”

Ye ulan ye! Çarpıl ki düzelesin.!”

***

İstanbul'un kalbi İstiklal Caddesi'nde biri canlı bomba 5 kişinin öldüğü, 7'si ağır 36 kişinin yaralandığı menfur saldırıyı şiddetle lanetliyorum. İstedikleri panik havasını yaratamayacaklar, döktükleri kanda boğulacaklar.