Yine kıdem tazminatı fonu üzerine…

Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ekonomik önlemleri açıkladığı son konuşmasında işsizlik fonu ile birlikte kıdem tazminatı fonundan söz edip bunun birlikte düzenleneceğini söyleyince kıdem tazminatı fonu yeniden tartışılmaya başlandı.

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi “işçi” olarak sanayi ve hizmet sektöründe çalışanlar ile gazeteci ve gemi adamlarının en önemli güvenceleri kıdem tazminatıdır. Kıdem tazminatı iş yasalarında her yıl için 30 günlük giydirilmiş ücret olarak düzenlenmiştir. Bu tazminatın koşulların yerine getirilmesi halinde işçilere ödenmesi gerekir. Ne var ki özellikle büyük şehirlerimizde yıldan yıla sayıları artan iş mahkemelerinde açılan davaların çoğunun kıdem tazminatına ilişkin olduğu dikkate alındığında çoğu işçilere kıdem tazminatının da ödenmediğini söylemek mümkündür.

Gerçekten kıdem tazminatı için bir fon kurulması gerekmekte midir?

Önce şu hususa değinmekte yarar bulunmaktadır: Bugün için kıdem tazminatı; işverence haklı nedenler dışında işten çıkarma, işçi tarafından haklı nedenle işten ayrılma, askerlik, kadın işçinin evlenme nedeniyle bir yıl içinde işten ayrılma, yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödeme alma, emekli aylığı bağlanması için yaş dışında sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısını tamamlayıp işten ayrılma hallerinde ödenmektedir.

Oysa kıdem tazminatı fonuna ilişkin düzenlemeye 1475 sayılı (eski) İş Yasası’nın yürürlükte bırakılan 14 ncü maddesinde yer verilmiş olup bu maddede “İşveren sorumluluğu altında ve sadece yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydıyla Devlet veya kanunla kurulu kurumlarda veya % 50 hisseden fazlası devlete ait bir bankada veya bir kurumda işveren tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon tesis edilir. Fon tesisi ile ilgili hususlar kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dikkat edilirse madde hükmüne göre fonla ilgili yasal düzenleme yapıldığında işverenin sorumluğunda oluşturulacak kıdem tazminatı fonu sadece yaşlılık (emeklilik), malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerinde devreye girecektir. Daha açık söylemek gerekirse işçinin haklı nedenle işten ayrılması, askere gitmesi, evlenmesi, yaş dışında hizmet ve prim ödeme gün sayısını tamamlaması gibi hallerde kurulacak fondan kıdem tazminatı ödenmeyecektir.

Esasında bu gün için ülkemizde özellikte küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalışan işçilerin işten çıkarılıp “git mahkemeden karar al, o zaman öderiz” denilerek tazminatsız işten çıkarıldıkları, iki kişinin bir araya gelmesiyle kurulan şirketlerin birkaç makine ve araçla işyeri açıp bir iki yıl işçileri çalıştırdıktan sonra işyerini kapatıp şirket yetkililerinin de ortadan kayboldukları, bulunsa bile üzerlerinde işçilerin tazminatlarını karşılayacak para ve mal olmadığı dikkate alındığında kıdem tazminatı fonunun gerekli olduğu söylenebilir.

Özellikle işçi örgütlerinin haklı olarak geçmişte örneklerini gördükleri bu tür fonlarda olduğu gibi biriken paraların amaç dışı kullanılmasına ilişkin endişelerine hak vermekle birlikte, kurulacak fonun sadece yaşlılık (emeklilik), malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerinde değil de aynı zamanda işçilerin tazminata hak kazanmak için bir yıllık hizmet koşulunu yerine getirdikten sonra haklı ya da haksız hangi sebeple olursa olsun işten ayrılmaları halinde hizmet sürelerine göre hak ettikleri kıdem tazminatını almalarına olanak tanıyacak şekilde oluşturulmasının yararlı olacağını, böylece günümüzde oldukça pahalı olan iş yargısına gitme gücü olmayan işçilerin de kıdem tazminatlarını alabileceklerini, bunun da ancak özerk bir yapıda oluşturulacak fon yönetimi ile sağlanabileceğini düşünmekle birlikte oluşturulacak kıdem tazminatı fonunun iktidarın sıcak para gereksinmesini karşılamakta kullanılabileceği, ayrıca her yıl için 30 günlük kıdem tazminatının 15 güne düşürüleceği endişesini de taşımaktayız.