Altay, 105. kuruluş yılını kutluyor...

İzmir'de öncü olmuş siyah-beyazlı kulüp, tarihsel yapısıyla da ayrı bir yer tutar...

Süreç içerisinde yaşananlar, gel-gitlerle sıkıntılar yaratsa da, "Altay" o camiaya girmiş her yönetici ve spor adamı-futbolcu için bir ayrıcalık olmayı sürdürmüş, yaşamlarının belirleyicisi olmuştur...

Altay sevgisiyle yaşamayı yüreklerinde hissetmiş; çevrelerine yaymayı benimsemişlerdir...

Öyle bir tutku ki...

Bitimsizliğini onların anılarını dinlerken, her söze "Altay"la başlamalarından; dost-arkadaş buluşmalarının "Altay"la özdeşleşmesinden anlıyorsunuz...

Altay varsa başka söze gerek yoktur...

***

Kuruluşu bir ulusun kurtuluş, emperyalizmin işgalci kuvvetlerine karşı koyduğu dönemdir...

Adını, o dönemin yiğit savaşçıları, vatan toprağının direnişçileri koymuştur...

Kurucuları arasında Kurtuluş Savaşı'nda, Mustafa Kemal ve arkadaşları ile birlikte mücadele vermiş; İzmir direnişinin öncü isimleri vardır...

Bağımsız, laik Türkiye Cumhuriyet'inin kurucu Mustafa Kemal Atatürk'ün ziyaret ettiği kulüplerden biridir...

Türk sporunun, futbolunun öncü isimlerini içinden çıkaran, olgun yapıdır!

Tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu Başkan ve yöneticiliği yapmış; bürokrasinin üst düzeyinde görev almış nice isimler yazılıdır...

Futbol tarihine adı silinemeyecek değerler kazandırmıştır...

Özgün bir camia yapısı, nitelikli bir taraftar kitlesi her daim karşıtlarının bile övgüsüyle karşılaşmıştır...

Onlar her zaman "büyük" olarak anıldılar...

Tarihin derinliklerinden geliyor...

'Altaylılık' da böyle bir şey anlayacağınız...

***

Önceki bir yazıdan alıntı:

"'Her kulüp başkansız, yöneticisiz kalır, Altay kalmaz' sözü, havaya söylenmezdi bu kentte...

'Hiç bir takım Altay maçına deplasman demez' sözü de!

Öyle bir camia söz konusuydu ki; en zor dönemlerinde bile kendi içinden doğru çözümleri yaratıp, başkan ve yönetici çıkarabiliyordu...

Öyle elit bir taraftar kitlesi vardı ki; tribünde 'küfür' değil, spora ve futbola bir 'üst bakış' söz konusuydu; kazananı alkışlar, işin keyfini çıkarırlardı!

Onlar için 'Altaylılık' ayrıcalıktı!.."

***

Bir asır geride kaldı ve Altay şimdi 105. yaşını kutluyor...

"Büyük Altay" eriyen yıllar içerisinde büyük yaralar aldı...

Camia eski etkinliğinde değil; taraftar gücü bölük-pörçük; ekonomisi bitik; parasızlığın etkisiyle borç yığılan borçlar belini bükmüş!

Yaşanan aslında Türk futbolunun bütününde görülen ve bugün üç büyükler dahil tüm kulüpleri saran bir sorun...

Ne var ki, bölünmüş, birbirini yaralayarak yol açmaya çalışan camialarda bu tür sorunlar daha bir ağır yaşanıyor!

Ve Altay böyle bir sarmalın içinde 3. Lig'e geriledi...

Yönetici, kucaklayıcı, batağın içinden çıkaracak, transfer yapamayan, personeline bakamayan, altyapısı çöken takıma sahip çıkacak insan bulunamıyorken...

"Büyük Altay sahipsiz değildir" diyebilen Özgür Ekmekçioğlu çıktı...

Altay'ı ayağa kaldırdı; iki sezonda büyük bir sıçrayışla 1. Lig'e geri döndü takım. O ekonomik sıkıntı olmasa; camia dedikoduyu bırakıp sahiplense, taraftar bütünleşse, bugün yaşanan "düşe-kalka gidiş" bitecek belki Süper Lig'e çıkacaklar!

Bir omuz vermek çok mu zor o çok sevdiğiniz kulübe ey Altaylılar?

Övündüğünüz "Büyük Altaylılığa" yakışıyor mu tartışmak; birbirinizi aşağı çekmek?

***

Tarihsel yapınız için...

Büyük Altaylılar; Vahap Özaltay, Bayram Dinsel, Kazım Yıldız, Mazhar zorlu, Rıdvan Burteçin, Erdoğan Tözge, Esin Özgener ve daha nice niceleri için...

105. yılında kalkın ayağa!

Genç başkanı yalnız bırakmayın...

Dahası, sevdalınız...

"Büyük Altay"a sahip çıkın!

Bir kez olsun sarılın birbirinize; gücünüzü gösterin...

İşte o zaman daha "Büyük" olacaksınız!

---------------------------------