Anketler havada uçuşuyor.
Yandaşı var, tetikçisi var, manipüle etmek isteyeni var, fırıldağı var, muhalifi var, objektif olmaya çalışanı var.
Son günlerin revaçta konusu seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?
Bir de Cumhurbaşkanı adayınız kim?
Oranlar değişik. Ancak ortak paydaları hem AKP'nin, hem de partili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oylarının her geçen gün eridiği...
Bir diğer ortak payda da çoğunluğun erken seçimden yana olması...
Öyle ki Cumhur İttifakı'nın yüzde 50'nin üzerinde oy alacağını iddia eden yandaş şirket dahi, erken seçim isteyenlerin oranının yüzde 59.9'a ulaştığını açıklamak zorunda kalıyor.
Objektif sayılabilecek anketlerde AKP’nin oy oranı şimdilik yüzde 34'lerde geziniyor. MHP ise 6.9'la baraj altında görünmekte. CHP yüzde 28'in, İYİ Parti ise yüzde 14'ün biraz üzerinde seyrediyor.
Bazı anketlerde ise AKP yüzde 30'ların altında görünüyor. Yani iktidara geldiği 2002 yılından bu yana en düşük seviyede...
Anketlerde dikkat çeken konu, hem iktidara hem muhalefete bir uyarı niteliğinde... İlk defa kararsızların oyu yüzde 21'lere ulaşmış durumda. Üstelik kararsız seçmenlerin büyük bir çoğunluğu ise AKP seçmeni. Ancak AKP'den ayrılan bu kararsız seçmenlerin tamamının muhalefete oy vereceğini düşünmek doğru bir yaklaşım olmaz.
AKP seçmeninin çoğunluğunun Cumhurbaşkanı'nın görev yapış tarzını onaylamadığı ise bir diğer ilgi çekici nokta.
Bazı anketlerde ''Türkiye kötüye gidiyor'' diyenlerin oranı yüzde 65'leri geçiyor.
Üç ay önce yapılan anketlerle kıyasladığınızda durumun AKP açısında hiç de iç açıcı olmadığını söylemek mümkün. Gidişata bakılırsa bu oranlar bile bu günlerin AKP'nin iyi günleri olduğunu gösteriyor.
AKP'nin bu durumu lehine çevirmesi için artık mucizeler lazım. Göründüğü kadarıyla iktidar bu mucizeyi seçim kanununu değiştirmekte görüyor. Ancak seçim kanununu değiştiren hiçbir iktidarın seçimi kazandığı da bugüne kadar görülmedi.
Sahaya inmekten fayda sağlamaya çalışıyorlar. Nasıl olacak? Milletvekillerinin hiçbiri sahaya inme taraftarı değil. Haklılar. Hangi yüzle işçiyle, köylüyle, esnafla, ev kadınıyla, öğrenciyle karşı karşıya gelecekler? Sorulara nasıl yanıt verecekler?
Örneğin vatandaş sorsa; Erdoğan Bayraktar'ın söylediği 'Hırsız Çuvalı' nedir? dese. Sedat Peker'in çanta dolusu para verdiği AKP'li kim? dese. İçişleri Bakanı'nın açıkladığı ayda 10 bin dolar alan siyasetçi için ne yaptınız? dese. Beş maaş alan bürokratlarınızın sayısı kaç? dese. 128 milyar doları ne ettiniz? dese. Şirketinden bakanlığına dezenfektan satan Ticaret Bakanı içi ne yaptınız? dese. Ne yanıt verecekler?
Bıktık sizin yolsuzluklarınızdan, yalanlarınızdan, yasaklarınızdan derlerse oradan nasıl sıvışacaklar?
Çocuklarına ekmek götüremeyen, yatağa aç giren işsize ne anlatacaklar?
Evine et götüremeyen emeklinin yüzüne nasıl bakacaklar?
Yurt bulamadığı için parklarda yatan, eğitiminden vazgeçen üniversite öğrencisine ne söyleyecekler?
Atanamayan öğretmenlerin, ek göstergesini alamayan memurların, çaresizlikten inim inim inleyen çiftçilerin karşısına nasıl çıkacaklar?
Akşam pazarlarına gidip, yerlerden sebze-meyve toplayan kadınların yanına yaklaşabilecekler mi?
İşleri çok zor. Sahaya (!) inen bazı vekilleri gördük. Önce partilerinin il başkanlıklarını, ilçe başkanlıklarını, kadın kollarını, gençlik kollarını, birkaç okulu, bir de bir-iki sanayi sitesini ziyaret ediyorlar. Hepsi o kadar.
Bu günlerin AKP'nin iyi günleri olduğunu görmek için kahin olmaya gerek yok.
Karadeniz'de doğalgaz, Akdeniz'de petrol lafları da artık halkı kesmiyor. Yeni mucizeler bulmaları lazım...