Teker teker gelin ulan!

Erkekseniz teker teker gelin!

Af edin! Kaba bir giriş oldu değil mi?

Cüneyt Arkın hayranları çok iyi bilir; her filminde işittiğimiz sözlerden bir kaçıdır bunlar…

Her kavga sahnesinde Cüneyt Arkın’ın düşmanlarına söylediği “kabaca rica”sı da diyebiliriz …

Deprem kuşağında olan ülkemiz, deyim yerinde ise son günlerde “beşik gibi” sallandı. Biz

İzmir’den komşu il Manisa’nın Kırkağaç ilçesinden üzerimize üzerimize gelen 4,8 lik sarsıntılarla adeta “hazır ol”a geçtik.“Teker teker gelin!” dememize fırsat bulamadan Elazığ ve

Malatya’ dan gelen haberler hiçte iç açıcı olmadı. Günler, geceler boyu yıkılan her binanın altından gelecek canlı sesini duyunca sevindik, hayatını kaybedenlere de üzüldük. Kısacası Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk gününden itibaren kalplerimize, vicdanlarımıza yerleşen “Yurttaşlık bilinçimiz” bir anda ortaya çıktı. Türkiye “tek yürek” olarak attı. 6,8’le sarsılan Elazığ’da 41 can gitti, bin 607 kişi yaralandı, 72 bina yerle bir oldu…

Evet, deprem kuşağında olan ülkemiz daha sonra doğudan batıya Elazığ, Ankara, İstanbul

Manisa, Kırkağaç, Marmaris’e ve Akdeniz’e kadar peş peşe sallandı…

Yıllardır deprem gerçeğini bir türlü öğrenemediğimiz de ortaya çıktı; deprem değil, çürük

binalar can aldı! Yani “Devlet ve aile ahlakından” nasibini alamayan hırsızlar, soyguncular

var oldukça bu “ahlaksız kural” devam edeceğe benziyor! Yazıklar olsun!..

***

Deprem öncesine dönersek, Akdeniz ve Ortadoğu’da da olaylar bir türlü durmadı. Suriye derken, ABD’nin himayesindeki PKK, FETÖ, Yunanistan, İsrail, Libya, Arap dünyası üzerimize teker teker değil topluca geldi…

Ülkede siyasi huzursuzluk, ekonomik bunalım, yağmur gibi gelen zamlar, mülteciler ve eğitim

sorunlarımız bizi bunaltıp adeta Balkan Harbi’nin sonu ile Birinci Dünya Harbi'nin ilk senelerindeki “buhranlarımızı” aklımıza getirdi.

Üstüne üstlük bir de Çin’de onlarca kişinin ölümüne yol açıp, Avrupa’ya da sıçrayan Koronavirüs Türkiye’mizi de endişeye sevk etti…

Ferdi Tayfur’un “Boynu bükük şarkılar” albümündeki “Huzurum kalmadı yalan dünyada” demeye başladık. Allah hayreylesin…

***

Aslında geçen hafta mercek altına aldığım Bakırçay belediyelerinin “Depreme hazır olup

olmadığı” sorusuna cevap arayıp “toplanma alanlarından” bahsedecektim.

Bu arada İzmir’in Hatay semtinde 15 bin 500 kişinin yaşadığı Çankaya Mahallesi’nin kadın

muhtarı Neşe Sermeti’nin 10 ayda toplum kalkınması için yaptığı çalışmalarını yazacaktım.

Yetişkinlere yönelik düzenlediği lisan, resim, seramik, pasta, el sanatları, halk oyunları ve

Türk Sanat Müziği kurslarından söz edip, deprem konusunda düşüncelerini ele alacaktım.

Bunları gelecek yazıma bıraktım.