Bugün Öğretmenler Günü

Abone Ol

Öğretmen ve eğitim denince aklımıza ilk Başöğretmen Atatürk gelir. Ardından da Köy Enstitülerinin iki yaratıcısı olan Hasan Ali Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’u anımsarız.

Aydınlanma devrimlerinin zirvesi olan Köy Enstitüleri, Atatürk Cumhuriyeti’nin köylüye yani toprağa ulaşmasını sağlayan bir kültür devrimi girişimiydi.

Ama ne yazık ki olmadı! İsmet Paşa, başlangıçta büyük destek verdiği bu devrimin sonunu getir(E)medi.

Oysa, eğer İsmet Paşa, dış ve iç baskılara direnebilseydi de demokrasiye geçişte acele etmeseydi.

Eğer Hasan Ali Yücel’e sahip çıksaydı da Köy Enstitülerinin varlığı bir on yıl daha sürebilseydi, Türkiye Cumhuriyeti’nin sırtı bir daha yere gelmezdi. Çünkü: Köy Enstitüleri’nin yaratacağı zihniyet devrimi sayesinde Türkiye’de ne bağnazlık iktidar olurdu, ne de cehalet bu kadar sıradanlaşırdı.

Doğu’nun bilge düşünürlerinden Konfüçyüs, “Bir ulusun kaderi öğretmenlerinin erdemine bağlıdır,” der. Hasan Ali Yücel bu sözü Cumhuriyet diline çeviren aydınlanmacıdır. O, başarmaya çalıştığı eğitim devriminde Atatürk’ün; “fikri hür vicdanı hür irfanı hür nesiller yetiştirme” düşüncesini temel aldı.

Köy Enstitülerinin “pratisyeni” olan Tonguç’un “iş içinde eğitim” uygulamasına baktığımızda orada; Anadolu insanının gerçekliği ile Rousseau gibi aydınlanmacıların doğayı akılcı yorumlamasını görüyoruz. İnsanımızın karanlık ve yoksulluğu yazgı kabul ettiği bir ortamda, kitapla toprağı, bilgiyle alın terini buluşturmak hiç de kolay değildi elbette.

ÖĞRETMENLERİMİZ VAR OLDUKÇA

Ama yine de tesellimiz var; Köy Enstitüleri bağnaz ellerde yok edildiyse de Atatürk Devrimleri -bütün yıpratılmalara rağmen- dimdik ayakta. Milli Eğitim Bakanlığı, tarikatların at koşturduğu bir kurum haline gelmiş olsa da öğretmenlerimiz, karanlıklara geçit vermeyecek kadar parlak bir aydınlık saçmaya devam ediyor.

Bugün, ellerinde Yücel ve Tonguç’un meşalesini taşıyan her öğretmenimiz, geleceğin aydınlığı olarak bize umut veriyor.

Çünkü öğretmenlerimiz, Atatürk’e layık olmanın yolunun; düşünceden, cesaretten, emekten ve O’nun ilkelerine sahip çıkmaktan geçtiğini çok iyi biliyorlar.

Onlar, öğrencilerinin karşısına geçtiklerinde yaptıkları şeyin yalnızca basit bir eğitim değil, bir çağdaşlık mücadelesi vermekte olduklarını çok iyi bilmektedirler.

İktidar partisinin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın bağnazlığa teslim olan uygulamalarına rağmen Cumhuriyetin aydınlık öğretmenleri yetiştirdikleri gençlere aydınlık aşılamaya devam edeceklerdir.

Selam olsun aydınlığın meşaleleri, öğretmenlerimize!