Buğra Gökçe’nin Silivri günlükleri kitap oldu

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Doç.Dr.Buğra Gökçe, Silivri günlerini kitap haline getirdi.

Abone Ol


"Dün akşam hiç de planlı olmayan bir şekilde biraz da gelişine olağanüstü bir yemek yapıp yedim!
Kendim de şaşırdım vallahi.
Ne mi yaptım, nasıl mı yaptım, buyurun!
Dün öğlen saatlerine avukat görüşüne çıkarken yemek dağıtımı için sefertasımı kapı önüne koymayı atlamışım. Geldiğimde yemek yoktu.
Bende bunu fırsat bilip avluya çıkmadan önce çay makinamın buharına azıcık tereyağı, azıcık zeytinyağı koyarak soğan ve biberlerimi doğradım.
Hatta kırmızı kapya biberim de vardı onu da koydum.
Buharda ağır piştiği için onlar pişedururken ben avluya yürüyüşe çıktım.
Bir yandan da düşünüyorum.
Ara ara da yemek hayalleri kuruyorum.
Mantı mı düşünmedim, nefis bir bolonez soslu makarna mı hayal etmedim, et sote mi pişirmedim neler neler…
En son çocukken annem yemek pişirirken böyle soğan-biber-domates biraz da kıyma ile iç hazırlarken sebzesini eklemeden ekmeğimin içine koyar tadımlık verirdi.
Pek hoşuma giderdi.
Aklıma bu geldi ve akşama bu pişirdiğim içi, bu çocukluk günlerime özenerek yemeye karar verdim.
Biberlerime salça ve azıcık baharat ekledim.
Odamı mis gibi bir koku kapladı. Ben avluda yürürken tencerem tıkır tıkır yavaştan kaynıyordu.
Derken 16.45 gibi akşam yemeği için mazgalım açıldı.
Yayla çorba, köfte ve bir adet haşlanmış patates.
Köfte arada bir çıkıyor ama hiç mi hiç lezzetli olmuyor.
Son 2-3 aydır almıyordum.
Bu kez istedim; bir anda o 'köftelerden kıyma yapabilirim' fikri belirdi aklımda.
Küçük küçük doğradım, iyice pişmiş yemek içime ekledim. Suyu da ekleyip bir saat daha pişmeye bıraktım, harika kokuyordu.
Soframı kuruyorken, daha doğrusu masama gazete sererken, dünün karavanasından kalan lavaşlar bana göz kırptı! Aldım buhar üstünde azıcık ısıttım.
Küçük parçalara bölüverdim. Dolapta yoğurdum da vardı.
Ona da azıcık sarımsak ekleyip harika bir sarımsaklı yoğurt yapıverdim. Sonra tabağıma koyduğum lavaşların üstüne yemek içlerimi serdim.
Kenarına koyduğum sarımsaklı yoğurtla adeta bata çıka yedim. Neredeyse 'Kayseri yağlaması' yapmıştım! Ya da 'şebit yağlaması.'
Elbette bu iddiada bulunmak hadsizlik olur ama bana burada bayram ettirdi!
Pek güzel oldu.
Tam bulaşığı yıkarken mazgalımı açan Adıyamanlı memur arkadaşım 'Hocam lahmacun kokuyor, öyle bir şey mi yaptınız?' dedi. Harika kokuyor, bizim oralardaki kokulara benzer dedi. Şaşırdım, burada ikram edemiyorum ama çıkınca kendisini ağırlama sözü verdim. Sağ olsun çok onore etti beni…
Dün de bu yaşama tutunuş hikayesiyle sonlandı.
Teslim olmayacağım!
Her olumsuzluğu bir güzelliğe dönüştüreceğim.
Sonra bu güzel ülkedeki her olumsuzluğu birlikte güzelliğe dönüştüreceğiz.
Bizde bu umut, bu enerji, bu güç ve azim var!
Silivri 'de(pardon Marmara Cezaevi'nde) böyle dillendirmişti yemek yapmasını, İBB Dosyası'ndan tutuklu Doç.Dr.Buğra Gökçe...

-SİLİVRİ'DE İLK GÜN-

"22 Metrekare Gökyüzü - Silivri Günlükleri"nde bakın cezaevinde ilk gününü nasıl anlatmış Gökçe;
"24 Mart 2025 Pazartesi,
Silivri, Saat: 21.30
Günler süren uykusuzluk ve sefaletin ardından bir yatak üzerinde, temiz mi pis mi olduğuna bakmaksızın, yaklaşık on saat uyumuşum.
Sanırım saat 08.00 civarı ağır demir kapı sesi ve bağrışmalar ile uyandım. 'Sabah sayımı' olduğunu sonradan öğrendiğim nümayişmiş bu.
Sağ ve sağlıklı olduğumu ellerindeki kâğıda not eden görevlilere temel ihtiyaçlarımdan bahsettim.
Kantin görevlisinin geleceğini söylediler.
Bir kantin alışveriş listesi verdiler. Temizlik malzemesi, su başta olmak üzere bazı temel ihtiyaç malzemeleri siparişi verdim. Neredeydim ben?
Burası nasıl bir yerdi ve neden buradaydık?
Aklımı yitirecek gibi oluyorum. Ben kime ne yaptım da buraya tıkıldım!
Burada nasıl yaşanır, nasıl vakit geçirilir?
İsyanım çok büyük...
Bir görevli geldi.
'Vekil görüşü var' dedi. Giyinip çıktım.
Seyit Torun ilk ziyaretçim, sağ olsun. Sarıldık, gözlerim doldu. O da öfkeli. Dertleştik azıcık.
Sonra Antalya Milletvekili Aliye Coşar, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca ve Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da eksik olmasınlar ziyaret ettiler. Partimizin avukatlarından Çağlar Bey, Afşin Hatipoğlu da ilk avukat ziyaretçilerim oldular. Bundan sonra da avukatlar geldi. Bu ziyaretler ile günü bir biçimde bitirdik. Herkesle neden buradayız sorusunu konuştuk. Kimse inanamıyor. Akıl alacak gibi değil!
Koğuşa geldim. Ne yemek istiyorum ne yatmak.
Ama yapacak bir şey yok. TV, buzdolabı henüz gelmedi. Sinirimle baş edebilirsem uyumaya çalışacağım."

-ÖZGÜRLÜĞE ADANMIŞ KİTAP-

Kırmızı Kedi etiketiyle raflarda yerini alan kitabı için de şunları kaydediyor Buğra Gökçe;
"Özgürlüğü seven, özgürlüğün en temel değer olduğuna inanan, şerefin, onurun, ahlakın, her şeyin ancak özgürlükle mümkün olduğunu bilen güzel insanlara bir mektup kitabım.
Belki bedenlerimiz Silivri'de ama ne ruhumuz ne fikirlerimiz ne de umudumuz asla tutsak değil!
Bu duyguları paylaşan, bizlere güç ve moral veren herkese sevgilerimi yolluyorum.
Birlikte başaracağız, güzel ülkemizin geleceğinde, en özgür günlerde buluşacağız(...)
Bir kitap yayınlandıktan sonra okuyucunun olur.
'22 Metrekare Gökyüzü - Silivri Günlükleri' kitabımı ben yazdım ama zaten hep okuyucunundu. Sizlerin desteği, bize verdiği güç ve moral olmasa bu kitap da olmazdı.
Herkes için çok daha güzel bir gelecek isteyen, cumhuriyete, demokrasiye, adalete inanan milyonlar dualarıyla, özlemleriyle, dimdik duruşlarıyla bizlere umut verdiler, geleceği de hep birlikte kuracağız..."

-YAŞAMAK GÜZEL ŞEY DOĞRUSU-

Melih Cevdet Anday’ın “Yaşamak Güzel Şey” isimli harika şiirini çok seviyor ve sık sık okuyormuş Gökçe;
“Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse.
Hele gücün, kuvvetin yerindeyse,
Elin ekmek tutmuşsa bir de.
Hele tertemizse gönlün,
Hele kar gibiyse alnın.
Yani kendinden korkmuyorsan,
Kimseden korkmuyorsan dünya
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan.
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey,
Çok güzel şey doğrusu.”
Sağlığına elinden geldiğince dikkat edip gücünü kuvvetini korumaya da çalışıyormuş hapisliğinde.

-TANITIMINDAN-

312 sayfalık kitabın tanıtımı da şöyle;
“Bu kitap, bütün meslek yaşamını halkına, ülkesine adamış bir şehir plancısının, Cumhuriyet sevdalısı bir yurtseverin, Silivri Cezaevi’nde tuttuğu notlardan ve mesleki, entelektüel donanımını ortaya seren, hedef oluşunu açıklayan gazeteci görüşlerinden oluşuyor.
Buğra Gökce, çalıştığı tüm kamu kurumlarında liyakatten taviz vermeyen duruşuyla bilinen, aldığı her kararı vicdanıyla harmanlayan, kent hakkını savunmayı yaşam biçimi olarak kavramış bir hümanist.
Gökçe yıllardır Çankaya Belediyesi, İzmir ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde biriktirdiği deneyimini, en son İstanbul Planlama Ajansı Başkanlığıyla daha etkin biçimde kullanıyordu.
Halkın kaynaklarını yine halkçı bir doğrultuda kullanırken, 'resmi yalanlara' meydan okuyan gerçek verilerle, bilimsel çalışmalarla rant odaklarının hedefi hâline geldi,
19 Mart Operasyonları sonucu haksız biçimde tutuklandı.
Yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışırken hüzünlü, hüzne teslim olmayacak kadar inatçı, dört duvar arasında ülkesinin güncel sorunlarına çare arayacak kadar sorumlu bir insanın, planlamayı yerel ölçeklerde yeniden imleyen, her satırında kentin yeniden düşlenmesi gerektiğini anımsatan bu çalışması, taş duvarları, tel örgüleri aşarak bir düşüncenin peşinde yürümeye çağırıyor.”

-KİTAP OKUYUCUYA EMANET-

28 Mayıs'te Filiz Gökçe ile cezaevinde evlenen ve bugüne kadar o günün anısı nikah fotoğrafının kendisine verilmediğini bildiren Buğra Gökçe, önce "Neden tutuklandık, neler yaşadık?" diye soruyor, sonra da 19 Mart'tan sonraki sıcak günleri, Silivri'de yaşadıklarını ve notlarını içeren "22 Metrekare Gökyüzü"nü -artık okuyucuya emanet ettiğini-
belirtiyor;
"Büyük zorluklar, haksızlıklar yaşasak da okumaya, çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz.
Güzel ülkemize inanıyor, insanlarımıza güveniyoruz. Gelecek çok daha güzel olacak!"

-BUĞRA GÖKÇE İÇİN YAZDILAR-

Kitabın sonuna doğru "Buğra Gökçe Neden Tutuklu?" bölümde bazı gazeteci yazarların yazılarına da yer verildi.
Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Berkant Gültekin, Fatih Altaylı, Gözde Şeker, Hilmi Hacaloğlu, Işık Kansu, İbrahim Kahveci, İbrahim Varlık, İsmail Küçükkaya, Kürşad Oğuz, Doğan Tılıç, Nevşin Mengü, O.Alp Yılmaz, Selçuk Tepeli, Serap Belovacıklı, Şule Aydın, Timur Soykan, Tuncay Mollaveisoğlu ve Yaşar Aydın; Buğra hakkında yazan isimler.

-KİTAP İMZASI-

Öte yandan bugün saat 14.00'ten itibaren CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, İzmir Milletvekilleri Murat Bakan, Deniz Yücel, Ümit Özlâle, Salih Uzun, Seda Kaya Ösen, Ankara Milletvekili Umut Akdoğan ile Tolga Sağ ile Tevfik Tozkoparan -birlikte- Gökçe 'nin kitabını imzalayacak.
İmza, Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki Kırmızı Kedi Kitabevi'nde...