Levent Priştina Buca eski belediye başkanı…

CHP’den aday gösterilip başkan olmuştu…

İyi-kötü bir 5 yıl geçirdi.

Dönemin sonuna doğru, CHP’nin içindeki dengeler değişti.

Klikler, adamcılık, iddialara göre Ankara’ya uçan çantalar gibi,

Aslında, skandal bir adaylık süreci yaşandı.

Son anda, Suat Kılıç Belediye Başkanı adayı olarak gösterildi.

Bence kendisine dahi sürpriz olmuştu bu başkanlık…

Bir tık geriye gidelim…

Levent Priştina, başkanlığa devam etmek istiyordu.

Bunu sağlamak için de, önce belediye personelini arkasına almak istedi.

Buca tarihinde görülmemiş bir toplu sözleşmeye imza attı.

%30 zammın yanı sıra öğle yemeği, yemek yardımı, yol yardımı, direksiyon risk zammı, bulaşıcı hastalık primi, her ay yakacak yardımı, çocukları için yıllık öğrenim yardımı, yüksek öğrenim desteği, yazlık kışlık giyim koruyucu eşya, bayramlarda gıda yardımı, yılda iki ikramiye, tüm bunların yanı sıra yılda 2 sinema, 2 tiyatro bileti.

Bucaspor maçlarına ücretsiz bilet… Ücretsiz lokal…

Davullar çalındı, halaylar çekildi.

Eski başkan manşetlerde idi.

Bütün işçiler ve aslında bizler de şaşkındık.

Şu sayılan haklar, işçinin anasının ak sütü gibi helaldir.

İmkanın varsa, sözünü tutabileceksen azdır bile.

Ancak aynı tarihlerde Buca Belediyesi, tedarikçilerin paralarını ödeyemiyordu.

Esnafa, müteahhide ödemelerini zamanında yapamıyordu.

İşçiye verilen bir hakkı eleştirmek hiçbir kitabımızda yazmaz.

Biz de hep beraber alkışladık da,

“Nereden bulacak bu kadar parayı” diye sormak kalmıştı.

Sorduk, tabi ki yanıt alamadıydık…

Hatta “Sen işçiye karşı mısın” diye fırça yemiştik…

….

Sonra Erhan Kılıç son dakikada belediye başkanı oldu.

Projesi var mı yok mu?

Belediyenin içini dışını ne kadar bilmekteydi?

Toplam iç ve dış borç miktarından haberi var mıydı?

Laf aramızda hiç zannetmiyorum…

Konuşulan tek şey; Tuncay Özkan’ın desteği idi…

Biri yeni dönemde de devam etme kaygısıyla işçiye sözleri verdi…

Diğeri kasanın ne durumda olduğunu bilmeden başkanlığı kabul etti…

Oysa kasa “Tamtakır”a koşarak gidiyordu…

Çok uzak da değil… 6 ay önce yaşandı bunlar…

Bugün; Buca Belediye Başkanı parasızlıktan yakınıyor.

Bir taraftan da, yakın çevresine, kalbinde “Büyükşehir Başkanlığı” yattığı söylüyor…

Hadi hepsini bir kenara koy…

Gelelim bugünün gerçeğine;

Buca Belediyesi’nin önünde alacakları için oturma eylemi yapan işçiler var.

Ocak ayında toplu sözleşmede halay çeken işçiler…

150 civarında sendikalı ve kadrolu DİSK’e bağlı işçi,

10 ila 15 bin TL’lik alacakları için iş bıraktılar…

Direnişe başladılar… Çünkü verilen sözler yerine getirilemedi.

….

Söz veren CHP, yapamayan da CHP…

Ne değişti?

Başkanlar değişti bir de takvim yaprakları….

Misal, arkasında dağ gibi duran(!), Erhan Çelik’i başkan yapan güçler,

“Haydi bu çocukların parasını bulalım” diyecekler mi?

Yoksa görmemezlikten gelip, ilçe kongrelerinde güç toplamaya mı çalışacaklar?

Başarısızlık bu kadar görmemezlikten gelinir…

Kim ödeyecek kardeşim işçinin hakkını?

İşçinin köylünün, orta direğin partisinin yöneticilerine soruyorum; “Hak, hukuk, adalet” demek kolay…

Söz vermek sudan ucuz…

At yalanı seveyim inananı…

Yakışıyor mu şimdi kapıda işçi eylemi…?

Yakışıyor mu, bu insanları kapıya dikmek?

Sonra da dönüp;

“Para yok ne yapayım?” demek?

***

Savaş

Şüphesiz ki savaş, iç karartıcı ve üzücü.

Ayrıntıları her gün haberlerden, yorumlardan alıyorsunuz…

Garip bir bipolar bozukluğum var.

Cenazeli, kanlı gürültülü olaylar konusunda donup kalıyorum…

Söyleyebileceğim; o gencecik evlatlarımızın Allah yardımcısı olsun…

Ayaklarına taş değmesin…

Söylenecek o kadar şey var ki…

Meral Akşener’in sözünün yanındayım…

“Şimdi Albayrak Partisi zamanı…”

Sivil yerleşim yerlerimizi havan atışına tutup can alan, bu kansızların savunulacak yeri yoktur.

Kalbimiz sizinle evlatlarımız, ruhumuzda…

Allah savaşan askerlerimizin, bir yandan da sivil hayatına devam etmeye çalışan insanlarımızın yanında olsun…

***

Haciz üstüne haciz

Ülke savaş halinde…

Sokaktaki ekonomi yerle bir…

Hele küçük esnaf, sabahı zor ediyor…

Ekonomi Bakanı, yeni programı açıklar açıklamaz, devlet alacaklarına e-hacizler yollanmaya başlandı. Günlük yaşayan KOBİ ve esnaf kan ağlarken, bir ağır darbe daha aldı.

Taksitlendirilmiş borçlarını ödemekte güçlük çeken tüm esnafın, hesaplarına blokeler kondu, e hacizler yollandı. Bu kitle 3.3 milyon kişiyi buluyor…

Aksine hoşgörü, taksitlendirme, düşük kredi bekleyen, zaten kıvranan esnafa bu yapılır mı ?

Peki yöneticileri ne yapıyor?

Maalesef ses çıkarmıyor…

Sokak ekonomisinin temeli küçük esnafa yazık olmuyor mu?

Böyle ceberutluk, dükkanların yavaş yavaş kapatılmasına, İflaslara sebep olmayacak mı ?

Olacak…

***

Hayal Kurmak Bedava

Bayraklı Belediyesi, altın yolun yer altına alınmasını istemiş…

O zaman insanlar denize ulaşabilecekmiş…

Dedim ya hayal kurmak bedava…

Kağıt üzerinde güzel proje…

Bu Altınyol’un sıkışmasının sebeplerinden bir tanesi,

Karşıyaka iskelesinin önüdür.

Bir diğeri de başarısız Çiğli viyadüğü…

Karşıyaka iskelenin önünü yer altına almadan, Bayraklının bu hayaline “Evet yaparız” diyen

Büyükşehir yetkilisi, kesinlikle bu kenti tanımamaktadır.

Bence hayal dağıtmak yerine, sorunların öncelik sıralamasını yapmakta fayda var.

Hoş, kimsenin kentin trafik düzeni ile ilgili ortak bir projesi olmadığından,

On kafadan on ses çıkması da normal…

Neden?

Kimse ne yapılacağını bilmiyor da ondan…

Çav bela canım, çav bela…

DELİ ZİYA; “Tembel nesil, atalarıyla öğünür”