Cumhuriyetin tam bağımsızlık belgesi Lozan Anlaşması'nın yıldönümü, Basın Bayramı (!) ve Ayasofya'nın (Sanki kapalıymış gibi) ibadete açılması.

Saltanat meraklıları, dinci yobazlar istedikleri kadar yırtınsınlar 'Lozan ihanettir 'diye.

Lozan; içeride bir avuç bozguncu, dışarıda emperyalist güçlere karşı kazanılmış gerçek bir diplomasi zaferidir.

1923 Temmuz'unda ulusun prangası kapitülasyonlar kaldırılmış, bağımsız mahkemelere geçilmiş, bugün babalar gibi sattıkları madenler, limanlar, demiryolları millileştirilmişti.

Gündemdeki Ermenistan ve Kürdistan tartışmaları ortadan kaldırılmış tam egemenlik ve bağımsızlık koşulları içinde milli bir devlet oluşturulmuştu.

Kibirli İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon önerilerinin İsmet Paşa tarafından reddedilmesinden sonra deliye dönmüş; ''Ben bunları cebime koyuyorum. Yarın para bulmak için bize geleceksiniz. Siz her para istedikçe cebime koyduğum reddedilmiş önerilerden birini size takdim edeceğim'' diyordu.

Emperyalist ülkeler bu sözlerle silahlı bir dayatma savaşından, silahsız bir dayatma savaşına geçeceklerini ilan ediyorlardı.

Lord Curzon'un bütün önerileri cebinde kaldı. Yeni devletin dinamizmi ve yılmaz iradesi, Kuvayı Milliye'cilik ruhuyla titizlikle korunuyor, emperyalist planlar kursaklarda bırakılıyordu.

Şimdi bazı kafalar Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla Lozan arasında bir bağlantı kurarak cumhuriyetle hesaplaşabileceklerini sanıyorlar. Her ne kadar bazı yetkililer bu toplu namazın 24 Temmuz'a denk gelmesinin rastlantı olduğunu söyleseler de, cahil ve yobaz bir zümre Ayasofya'ya müze statüsü verilmesini Lozan'la ilişkilendiriyorlar.

Bu cahil yobazlar aradaki 11 yıllık farkı göremedikleri gibi , Kasım 1936' da Atatürk'ün emriyle Ayasofya'ya 'Ayasofyayı Kebir Camii Şerifi' adıyla tapu çıkartıldığından da habersizler...

24 Temmuz ayrıca Türk Basınından sansürün kaldırılması dolayısıyla Basın Bayramı olarak kabul edilmiş.

Hangi bayramdan söz ediyorsunuz?

Basın özgürlüğünde 154. sıraya gerilemişiz. Hukukun üstünlüğünde 126 ülke arasında 109. sıradayız. Siyasal hak ve özgürlüklerde 41 ülkenin en sonunda yer alıyoruz. Cezaevleri gazeteci kaynıyor. Eleştiriye tahammülleri yok. Ağzını açanı 'hakaret'ten içeri alıyorlar.

Sosyal medya baskı altında. Televizyonlar karartılıyor. (Neyse ki Tele-1'le ilgili yanlıştan şimdilik dönüldü). Sansürün dik alası uygulanıyor.

Mutlaka bir bayramdan söz edeceksek; yandaş medyanın, yalaka gazetecilerin, trollerin , uçak gazetecilerinin ve medya maymunlarının bayramını kutlayabiliriz...