Büyük Taaruz'un 99. yıl dönümü milletimize kutlu olsun. Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur. Türk tarihi buna tanıktır. Ancak, 26 Ağustos'ta başlayan ve 30 Ağustos Zaferi ile sonuçlanan Büyük Taaruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak bilinir. Ve tarihe öyle geçmiştir. Gerçek odur ki 30 Ağustos Zaferi, tarihimizin bir dönüm noktasıdır. Devletimizin, Cumhuriyetimizin temeli bu zaferle sağlam bir temel üzerine oturtulmuştur. Türkiye cumhuriyeti, bu şanlı savaşta dökülen kanların, göklere uçan şehit ruhlarının, yani ulusumuzun ölümsüz kahramanlarının eseridir. 30 Ağustos Zaferi, Mustafa Kemal'in askeri, siyasi  dehasıyla ve onun yüksek öngörüsüyle kazanıldı.

Taarruzun şanlı başlangıcı 26 Ağustos günüdür.

Kahraman Kurmay Binbaşı Ethem Altan bakın o günü nasıl anlatıyor: "Yıl 1922... 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece... Büyük Taaruz sabahı Atatürk Kocatepe'de. Tan yeri yavaş yavaş ağarıyordu. Sabahın sessizliğini, gökleri yırtarak uçan bir top mermisi bozdu. Arkasından bütün Türk topları ateş püskürtmeye başladı. Düşmanın alınamaz denen mevzileri altüst oluyordu. Bir an içinde her taraf ateş ve duman içinde kalmıştı. Her taraf cayır cayır yanıyordu. Bu manzara cidden ibret vericiydi. Ateş giderek şiddetini artırıyordu. Türk milletinin talihi ile birlikte güneş de nazlı nazlı yükseliyordu. Atatürk, pelerinini altına topladı ve kayaların üstüne oturdu. Dalgınlığı kalmamıştı, yüzü gülümsüyordu. Sabah ışıklarının okşayarak aydınlattığı altın saçlarında, Türk milletinin geleceği parlıyordu. Çok keyifliydi ve neşeliydi. Şimdi "kahvaltıyı getirin" diye seslendi. Bir tepsinin içinde, iki dilim asker ekmeği, birkaç zeytin, bir parça beyaz peynir geldi. İşte onun sabah kahvaltısının hepsi bu kadardı. Evet, yedi düvele meydan okuyan, masum bir millete yeniden hayat veren Başkomutan Atatürk, kahvaltı ediyordu." Ethem Altan o günkü  manzarayı böyle anlatıyordu.

Sevgili okurlarım; Atatürk isteseydi altın tepsiler içinde parlak ve yaldızlı salonlarda her bakımdan nelere sahip olmazdı. Hayır, o böylesini seviyordu. O, böylesini istiyordu. 30 Ağustos Zaferi, damarlarında hürriyet kanı ve istiklal ateşi dolaşanların zaferi. Alkış, bu zafere hak kazanan şehitlerimizin hakkıdır. Bu bayrak altında, 30 Ağustos Zaferi'ni göğsünüz kabara kabara alkışlayın. Bu bayrak altında ciğerlerinizi hür bir milletin evlatları olarak iftiharla şişiriniz ve övününüz.

Bu toprakları savunurken kanını ve canını bu yurdun kurtuluşu için ve bu milletin istiklali uğrunda feda eden aziz şehitlerimizi asla unutmayın. Mustafa Kemal Atatürk, emperyalizme karşı kazandığı zaferlerle sadece Türk milletine değil, dünyaya ve tarihe örnek oluyordu. Mazlum milletlerin sesi oluyordu. Türkiye, bağımsızlığı için, özgürlüğü için milyonlarca evladını kaybetti. Kolay kurulmadı bu Cumhuriyet, kolay gelinmedi bu günlere... Şimdi anladınız mı? Haramzadeler...