Her gün boğazını tuzlu su ile çalkalıyordun ve korona virüsü sana bulaşmıyordu. O yetmezse daha değişik bir yöntem vardı. Bildiğiniz saç kurutma makinasını ağzına dayıyordun ve sıcak hava boğazında hiç bir virüs bırakmıyordu. E tabii sağ kalabilirsen...

Bu öneri çok konuşulur olunca uzmanlar uyarmak zorunda kaldı; “Sakın denemeyin boğazınız kalıcı hasar görebilir... Deneyen olmuş mudur? bilmiyorum...

O kadar da olmaz demeyin.

Olmaz olmaz...

***

Sonra başka bir bilgi dolaşmaya başladı ortada... Güya bir İtalyan doktor açıklıyordu. Teknik kelimelerle süslenmiş metinde çok gizli bilgiler vardı. Doktorlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün izin vermemesine rağmen korona virüsten ölen bir kişiye otopsi yapmışlar ve asıl gerçeğe ulaşmışlardı. Buna göre ölen kişi kan pıhtılaşmasından ölmüştü... Çözümü ise çok basitti. Kan sulandırıcı aspirin ve ona benzer ilaç aldığınızda koronadan kurtulmuş oluyordunuz. Bu kadar tedbire, maskeye gerek yoktu. Bu, Dünya Sağlık Örgütü ve onun arkasındaki güçlerin uydurmasıydı...

Ve bu bilgiler uzun süre ortalıkta tur attı.

Sonunda gerçek uzmanlar, bir kez daha uyarmak zorunda kaldı. “Kan sulandırıcı ilaçlar yan ürün olarak alınabilir ama tedavide hiçbir etkisi yoktur... Aman tedbiri elden bırakmayın çok riskli....”

***

Yani bu bilgileri doğru kabul edip sıradan bir ilaçla kendinizi güvende zannetmeniz hem kendiniz hem de çevreniz için hayati risk taşıyabilirdi.

Ama bütün bunların, hayal servisi yapanlar için hiç ama hiçbir önemi yoktu. Yani insan hayatı onların hiç umurunda değildi...

İşte görüyorsunuz gerçek basın olmayınca, meydan böyle manyaklara kalıyor. Yakıyorlar yıkıyorlar, proveke ediyorlar sonrada bir kenara çekilip seyrediyorlar. Bu her konuda böyle. İnanılmaz senaryolar yazıp inanmamızı bekliyorlar.

Gerçek ve doğru haberin her geçen gün daha fazla eksikliğini hissetmeye başladık. Çamur atma savaşlarının içinde doğru haberi bulmak artık o kadar kolay değil.

Habercilik sokak savaşına dönünce işte böyle oluyor.

Arada olan da gerçek haber yapmak isteyenlere oluyor.

Mesela bizim Mustafa Oğuz'un Kültürpark'ta fotoğraf çekmesine güvenlik görevlileri engel olmuş.

Basının etkisi azalınca, cehaletin sesi daha gür çıkıyor.

Birileri yaladı yıkadı; bedelini ise hala gerçek gazeteciler ödüyor.