Geçen haftaki muhteşem Fransa galibiyeti sonrasında davul zurnayla İzlanda’ya yolladığımız mili takımımız maalesef dördüncü maçında mağlup oldu. Aslına bakarsanız bizim futbol anlayışımızın Viking takımlarına karşı deplasman alerjisi var. Hem kulüp bazlı hem de milli takımlar düzeyinde İskandinav takımları ile dış sahadaki maçlarımız pek tat vermiyor. Bu nedenle, milli takımımız için dört soruluk ara sınavdan üç galibiyet ile çıkmak bence iyi sonuç… İzlanda maçını, Fransa’dan önce oynasaydık, sonuç ya da sonuçlar farklı olur muydu? Ayrıca, Fransa maçındaki bir gol ve yarım asistlik performansıyla, bence muhteşem oynayan lejyoner, Roma’lı Cengiz’in İzlanda kadrosunda olamayışı, ne kadar etkiledi millileri? Bu iki sorunun cevabını asla bilemeyeceğiz! Tabii ki dikkat etmemiz gereken dönem sonu sınavı ki o da Eylül, Ekim ve Kasım aylarında, millilerimize sorulacak olan ikişerden toplam altı sorudan oluşacak. Grubumuzdaki on maç sonunda 2020 finallerine hangi takımla beraber katılacağımızı hep beraber göreceğiz. Bu yeni ve genç takıma anlayacağınız inancım tam.

Biraz da ekonomik veriler ile ilgili bazı şeylere değinmek istiyorum. Dövizin ülkemizdeki seyrini uzun uzadıya anlatmaya gerek yok! Son iki yılda iki katına çıktığını hep beraber eksilen ceplerimizden biliyoruz zaten! Paramız azaldıkça da doğal olarak yaşantımızın her köşesi etkileniyor. Sporun ve futbolun etkilenmemesi mümkün mü? Özellikle de endüstriyel futbol olmuşken piyasasının adı…

Süper lig ekiplerinden Konyaspor başkanı, genel kurullarında açıklama yapıyor, mamamızı kesecekler diye… Canlı yayın gelirlerinden bahsediyor. Gerekçe olarak da kulüpler birliğinin “yayıncı kuruluşun ödeme talebi konulu” yazılı toplantı davetini anlatıyor. Kısacası ben anladım diyor; “yakında Türk futbolunun yayın gelirlerinde ya eksilmeler olacak ya da ödeme vadeleri uzayacak”…

Bu açıklamadan kısa süre sonra pek özerk, hükümetle de hiç bağlantısız Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) sessizliğini bozuyor ve “yok öyle bir şey” açıklaması yapıyor. “Yayıncı kuruluş ile partnerliğimiz devam edecek” diyor. Bozuntuya vermiyor kendince… Bu filmi, doların altı buçuk Lirayı geçerek pik yaptığı, geçen sezon başında da görmüştük. Yayıncı kuruluş ile ilgili yine bazı kokular çıkmıştı. Hatırlayınız; TFF, “kulüplerin parası kalmaz, gerekirse biz bütçemizden karşılarız” dememişler miydi? Bütçemizden kasıt, TFF’nin bütçesi, kendi ceplerinden karşılayacak değiller! Benim de aklıma hemen, geçmeden ödediğimiz yol ve köprü ücretleri geliverdi. Biz vatandaş olarak alıştık zaten… Maçı televizyondan izlemeden de öderiz, izlemiş gibi… TFF de kulüplere öder. Yayıncı kuruluş birazını, TFF birazını öder. Taksitleri uzatır, rakamları düşürürler. Bulurlar bir çaresini… Cep kendilerinin değil nasılsa!

Yanlış transferler yaparak ya da bazı menajerlerin ceplerini fazlasıyla doldurarak, yönetemeyen yöneticilerin (ben yönetemeyici diyorum bu türlere), borç batağına soktukları kulüpler için hükümetimiz, devlet bankalarından bedavaya kredi çözümleri üretmemiş miydi?

Ayrıca, ne tesadüf ki; tam bu hadiselerin ortasına, Altınordu Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan’ın, yüzde otuzluk küçülme haberleri düşüverdi. O da mı bir şeyler duydu? Yoksa zaten kötü giden ekonomik verileri bir kenarda topladı ve kendince bir hesap mı yaptı? Orasını bilemiyorum! Neticede başkasının cebini değil, kendi cebini yönetiyor. Mirası değil, alın terini çeviriyor. Har vurup, harman savuracak değil ya, birileri gibi!

Dipnot; “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” Türk Atasözü.