Pazar günü bu ülkenin ana muhalefet liderini öldürmeye çalıştılar.

Taşla, yumrukla saldırdılar.

Şehit ailesinin evinde, o sırada yanında olanlarla beraber yakmak istediler.

Yakın o Alevi'yi diye bağırdı çirkef bir kadın sesi...

Başka bir kadın eline aldığı kafam kadar kaya parçasını kaldırıp kaldırıp makam aracına attı.

Tam şoförü hedef alarak, kudurmuş köpek gibi ağzından salyalar saçarak.

Yaşlı kasketli hani şu tertemiz Anadolu insanı bir amca, hedef aldığı siyasetçiye yumruğu bastı.

Sıfatlarında meymenet olmayan ilkel bir kabilenin vahşi üyeleri gibi böğürtüler, salyalar saçarak bir katliama imza atmak istediler ama başaramadılar.

***

Her şey gözümüzün önünde oldu.

Artık sosyal medya denilen bir nimet var.

Twitter var.

Satılık, meslek onurunu ayaklar altına alan yayın kuruluşlarına kimsenin ihtiyacı yok.

Ne kanalizasyon suyunun halkın üzerine boca edildiği TV ekranlarına ne de gazete diye satılan o paçavralara.

Artık hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak.

Hiçbir suçun üstü örtülemeyecek.

Faili meçhul sözü tarihe karışacak.

Pazar günü yaşanan o tehlikeli soytarılıklara soyunanlar da birer birer açığa çıkmaya başladı.

Biz bu tipleri çok iyi tanıyoruz.

Gündüz kuşağı yayınları bunlarla dolu.

Görüntü olarak da, ağızlarını açtıklarında da muhafazakarlık konusunda mangalda kül bırakmıyorlar.

Birbirleriyle vahşi bir iletişim kurma şekilleri var.

Tartışma nedir bilmiyorlar.

Onlar sadece kavga ve dövüşle anlaşıyor.

Birbirlerine en çok kullandıkları cümle şu: "Yalan konuşma, yalan konuşma bak yukarıda Allah var!"

Evet yukarıda bir Allah var.

Ama bunu söyleyenlerin ondan haberi yok.

***

Allah, kitap, din, iman dillerinden düşmüyor.

Dinin arkasına saklanıp bilinen en aşağılık insanlık suçlarını işliyorlar.

Aile içi ensest ilişkileri dünyanın en normal olayı imiş gibi anlatmaktan imtina etmiyolar.

Analar kızlarını, evlatlar babalarını falan koyun boğazlar gibi boğazlıyor.

Mahallede kimin elin kim uçkurunda olduğu belli değil.

Küçük çocuklara taciz/tecavüz/işkence zaten normalleşmiş.

Üç kuruş için birbirilerini uçurumdan falan atıyor bunlar.

Açır yarın sabah televizyonu izleyin.

Hakkın, vicdanın, ahlakın ve doğrunun değil, güç ve paranın peşinde insanımsılar.

Tek sorun cahil ve eğitimsiz olmaları da değil.

Asıl sorun genlerinden kalplerine geçmiş kötü tohumlar.

Şark kurnazı dedikleri de tam olarak bunlar işte.

Ama artık bu ülkenin bu vahşilere tahammülü yok.

Azgın bir azınlık var karşımızda.

Ateş olsalar cirmi (cüsseleri) kadar yer yakacaklar ama inanın o yeri bile bulamayacakları günler çok yakın.

Türkiye için tünelin ucunda ışık göründü.

Zor oldu ve olacak ama sonunda içine çekildiğimiz bataklıktan yavaş yavaş çıkacağız.

Güzel günler göreceğiz.

'Güneşi' ellerine, yüzlerine, kalplerine bulaşmış balçıkla sıvayamayacaklar.

İnanın, onu da göreceğiz.