“…Ey hayat/ Ey rub-i kainat/ Takdir edin: beşer/ Takdise müstehaktır; odur rabb-ı hayr ü şer,/ Rabb-ı mümkinat’

Bugünün Türkçesiyle;

“…Ey hayat/ Ey ruhu evrenin/ Kutsayın, insan/ Kutsanmayı hak etmiştir: iyiliğin ve kötülüğün tanrısı odur/ Ve bütün olabilirliklerin.”(TEVFİK FİKRET)

Yüksek lisans teziyle hayat hikayesini ortaya çıkaran, bunu da “Dünyayla Söyleşen Şair” ismiyle kitaplaştıran Figen Yılmaz, Ataol Behramoğlu”nu şöyle tarif eder:
“Kişisel yaşamı, toplumsal eylemliliği ve şiiri, eşine rastlanmayacak bir bütünlük oluşturandır.
Onun yaşamı ve şiiri, kişisel yaşamının olduğu kadar ülkemizde ve dünyada yaşanmış ve yaşanmakta olan dönemlerin de temaları, izdüşümleri ve tınılarıyla örülmüştür. Behramoğlu, gerçekten de sözcüğün en kapsayıcı anlamıyla, kendisinin de etkin olarak katıldığı dünyayla(insanla, toplumla, varoluşla) söyleşen bir şairdir…
Bu söyleşi, inişli bir çizgide, fakat asıl eksenden milim sapmaksızın, insan sevgisi ve yaşama sevincini yitirmeksizin, baş döndürücü bir akış içinde gerçekleşiyor…”

***

Behramoğlu, sahicidir de gerçekten.
Yaşama; insan, doğa sevgisiyle bağlıdır.
Okan Yüksel Ustam, “Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Gazetecilik Yarışması’nın Araştırma İnceleme Dalı Birincilik Ödülü’’nü kazanan “Gazeteci Şairler” kitabında ondan şöyle söz eder:
“Ataol’a göre,’İnsanı, bütün öteki canlılardan ayıran, özgürlüğünü sağlayan en temel özelliği, düşünebilme ve buna bağlı olarak da üretme, yaratma yetileridir.’
Onda bu tanrı vergisi yetenek olarak vardır, hem de şiire soyunduğu ilk günlerden beri.
Ataol Behramoğlu yalnız sevda şairi değil kavga şairidir de. Pir Sultan gibi, cellatlarına acıyacak kadar;
‘Cellat uyandı yatağında bir gece/ Tanrım dedi bu ne bilmece:/Öldükçe çoğalıyor adamlar/ Ben tükenmekteyim öldürdükçe…’
Behramoğlu ülkemizin şiir atlasına armağanıdır. Nazım ülkesinin şairi gibi şairdir o!”

***

Üretkenliği kadar, toplumun sorunlarına duyarlılığı, yurtseverliği tartışılmazdır.
Bilinçli bir hareket başlatmıştır, ışığı yakmıştır Atatol Behramoğlu;
Öncelikle “Salgın dolayısıyla 65 yaş üzeri insanları yok sayan kısıtlamalarla ilgili önce dava açmıştır.”
Kısıtlamaların anın bilimsel bir gerekçesi olmadığını vurgulayarak, “Başka hiçbir ülkede böyle bir uygulama yoktur. Bir grup insanın bu keyfi uygulamayla yaşam haklarını sınırlamak haksızlıktır. Üstü örtülü olarak da olsa, ‘zaten şunun şurasında ne kadar ömrünüz var, dışarıda ne yapacaksınız, oturun oturduğunuz yerde’ demektir. Evde oturma döneminde bu yaş gruplarından insanlar arasında koronavirüsten ölümlerde eksilme olmadığı gibi normal ölümlerinde artış olduğundan kuşku duymuyorum” demiştir.
65 yaş ve üstü yurttaşların, yöneticilerin oyuncağı olmadığını belirten Behramoğlu, “Bu yaş gruplarından insanları, lütfedilip izin verilen saatlerde topluca gördüğümde, yalıtılmış, toplum dışına atılmış görünümleri beni üzüyor” ifadelerini kullanmıştır.

***

Son olarak da 65 yaş üzerinin toplu taşım araçlarına alınmayışına isyanını içeren bir videoyu çekip paylaşmıştır sosyal medya hesabından Ataol Behramoğlu;
“ Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde söz konusu olamayacak bir kararla, 65 yaş üstü insanlarımıza uygulanan yasaklar devam etmekteyken, İstanbul Valiliği bir karar alarak bu yaş grubundaki insanlarımızın kamu araçlarına binmelerini yasakladı.
Böyle bir karar, bir zamanlar ABD'de siyahilere uygulanan yasakların tıpkısıdır.
Bu video, İstanbul Valiliğinin kararına karşın bu kuruma bir suç duyurusudur.
Sesimizi yükseltelim, susmayalım, suç duyurularını çoğaltalım.'’

***

Bir ömür demokrasinin genişlemesi için, bütün toplumsal kesimlerin uygarca örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılmasının; insanlarımızın mutluluğu ve toplumsal dönüşümlerin en az acıyla gerçekleşmesinin zorunlu koşulu olduğunu savunandır Usta Şair.
Dünyada bir ilk kararla aylardır evlerine hapsedilen 65 yaş ve üzerindeki vatandaşların ruhsal durumlarını, hastalıklarını yok sayan kısıtlamalara demokratik tepkisini vermiş, aydın sorumluluğuyla karşı çıkmıştır.
“Kimliğim İnsan” diye haykıran Ataol Behramoğlu ayağa kalkmıştır!
Şair ayağa kalkmıştır!..