Atatürk, yalnızca ülkenin kurtarıcısı, milletini özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan devlet adamı değil, aynı zamanda bir karış toprağın, bir tutam yeşilin önemini de milletine anlatmaya çalışan lider olmuştur. Değeri günümüz de daha iyi anlaşılıyor

84 yıl önce bu gün ebediyete göç eden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, rahmetle, saygıyla ve özlemle anıyorum. Prof. Dr. Afet İnan'ın anılarından. Atatürk‘ün durumu ağır. Dolmabahçe Sarayı'ndaki odasında bilinci kapalı yatıyor. Bir ara kendine geldiğinde, yatağın karşındaki duvarda asılı dört mevsim adlı tabloya gözleri takıyor ve başucundaki manevi kızı Afet İnan’a “Orman kenarına gidelim Afet. Her şeyi bırakalım. Şöyle basit bir ev, ocaklı bir oda. Çekip gidelim ormanlara. Hele ben bir iyi olayım da" diyerek ormanlara, doğaya ne kadar düşkün olduğunu özlemle dile getirmiş. Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden ve Atatürk’e yakınlığı nedeniyle çok önemli olaylara tanıklık eden Falih Rıfkı Atay, yazdığı anı kitaplarında şöyle diyor: “Büyük önder çorak dağlarının ormanlaşması için bizzat uğraştı. Hemen, hemen her ağaçta hakkı vardır. Nerede birkaç söğüt görse pikniğe giderdi. Söğütözü, pek sevdiği köşelerinden biri olmuştur. Kendi ağzından bizzat dinlemiştim.”

ÜLKE YÖNETENLERE ÖRNEK OLSUN

Bir gün Genelkurmay Başkanı İsmet Bey’le Diyarbakır çöllerinde atla gidiyorlarmış. Mustafa Kemal demiş ki: “Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki ibadeti ağaç dikmek olsun. Atatürk’ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden biri Atatürk Orman Çiftliği'dir. Yalova kaplıcalarının yeşil cennet diyarı çam ormanları atamızın katkılarıyla gerçekleşmiştir. Ankara Gazi Orman Çiftliği, Yalova Baltacı Orman Çiftliği, Tarsus Piloğlu Çiftliği, Silifke Tekir ve Şövalye Çiftliği, Dörtyol Portakal Bahçeleri'yle Karabasmak Çiftliği de.”

Ülke yönetenlere örnek olsun. Atatürk’ün, askerlik, liderlik ve devlet adamlığı konusunda gösterdiği başarıları defalarca yazıldı ancak çevre ve doğaya olan düşkünlüğüne çok az değinildi. Bir iğde ağacının kesilmesine, bir tayın ölümüne ağlayan büyük önder, bir çınar ağcının dalının dahi kesilmesine karşı çıkmıştır. Çünkü, Atatürk için hayatı boyunca çınarlar, kayınlar, meşeler, çamlar, salkım söğütler en kutsal değerlerdir.

YOL İÇİN KESİLEN AĞACA AĞLADI

Aslında yaşamı boyunca Atatürk ağlarken çok az görülmüş. İlki Çanakkale'de topçu atışı başladığı sırada olmuş. Bir diğeri ise çok az kişinin bildiği iğde ağacının kesilmesi nedeniyle. O günlerin Ankara’sı kurak, çorak bir yermiş. Çankaya'dan meclise gelirken yol üzerinde sadece ama sadece bir tek iğde ağacı varmış. Atatürk o iğde ağacının önünden geçtiğinde arabasını durdurur, iğde ağacına selam verirmiş. Yanındakiler, “Aman Paşam ne yapıyorsunuz?” dediklerinde, "Eee o yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi o. En az diğer neferler kadar bunun da selama hakkı var” yanıtını verirmiş. Bir gün yanında bulunan arkadaşına “İşte bu benim...” derken bir de bakıyor ki ağaç yerinde yok ve hemen arabasından iniyor: "Ne yaptınız buradaki iğde ağacına?” “Paşam yolu genişletmek için mecbur kaldık kestik” yanıtını alınca “Yahu bana soraydınız bu ağacı kurtaracak bir yolu mutlaka bulurdum” diyor ve çok üzgün arabasına biniyor. Şoförü ve arkadaşının yanında kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlıyor.

Dünya liderlerinin söyledikleri

  • Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye'nin doğması yeni Türkiye'nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi Atatürk'ün çok güvendiği Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye'de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.

    John F. Kennedy (ABD Başkanı)

  • Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O'nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka birşey değildir.

    Winston Churchill (İngiltere Başbakanı)

  • Yeni Türk Devleti ile Ankara Anlaşması'nın imzalanması nedeniyle: "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanı'nın Meclis'te verdiği cevap: “Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri burada olsalardı, teker, teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir anlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum”

    Aristide Briand (Fransız Başbakanı)

  • Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir. Eleftherios Venizelos (Yunanistan Başbakanı)

  • Mustafa Kemal sosyalist değildi. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdir. O, soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranıyla birlikte alt edeceğine inanıyorum.

    Vladimir İliç Lenin (Rus İhtilali Lideri)

  • Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı var

    Sir Charles Townshend (İngiliz Generali)

  • Bir de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun tanımını ekleyeyim: “Atatürk, uluslar arası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.”

Mezopotamya’yı gezerken Ata'mın şu sözleri

Dünyada pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Mezopotamya toplarını kapsayan Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman, Gaziantep bölgesini gezdiğim sırada Atatürk ile bir İngiliz komutanın konuşması geldi aklıma. Savaş bittikten sonra bir yemek sonrası İngiliz komutan Atatürk'e, Türkleri aşağılarcasına; “Biz asil İngilizler şeref, onur ve asil kanımız için savaşırız, siz Türkler ise para ve toprak için savaşırsınız” deyince, Atatürk gülerek ve o komutanın gözlerinin içine bakarak; “Evet haklısınız komutan, her millet kendinde eksik olan şey için savaşır” yanıtını vermiş. Bu kadar zekice bir cevap olur mu?

Ülkemin tarih kokan bereketli toprakları Harran, Nemrut, Halfeti, Hasan Keyf, Zeugma, Göbeklitepe’yi gezerken, rahmetli Ayten Alpman’ın zihinlere kazınan; “Havasına suyuna taşına toprağına/ Bin can feda bir tek dostuma/ Her köşesi cennetim ezilir yanar içim/ Bir başkadır benim memleketim/ Mecnun'a Leyla'sına, erişilmez sırrına/ Sen dost ararsan koş Mevlana'ya/ Yeniden doğdum dersin, derya olur gidersin/ Bir başkadır benim memleketim” şarkısı dilimden düşmedi.

HAFTANIN SÖZÜ

Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki ibadeti ağaç dikmek olsun.” Atatürk, Diyarbakır’da İsmet İnönü’ye söylüyor.