'Beybi şavır' mevzusu Fatih Altaylı'nın yazısıyla yeniden gündeme geldi.

Bana da gülünç geliyor bu organizasyonlar ama umrumda da değil hani... 

Kim neyi isterse onu kutlar.

Bizler büyürken böyle görkemli partiler görmediğimiz için biraz garip geliyor olabilir.

Annem doğum günlerimde en fazla püskevitten bir pasta yapmıştır bir iki kez o kadar.

Şimdiki çocuklar öyle mi? Aileleri onlara birer mucize gözüyle bakıyor ve el üstünde tutuyor.

Bunun nedeni; insanların evlenecek doğru düzgün insanı zar zor bulması ve doğurganlık oranının giderek düşmesi galiba... 

Tedavisiz doğuranlar parmakla gösterilir oldu artık. 

Eskiden 18’ine gelindiğinde zaten görücüler kapıda kuyruk olur, kadın da erkek de öyle pek seçici davranmazmış.

Sonra arka arkaya gelsin gebelikler... Böyle kolay ulaşılan çocukların doğum günleri de işte püskevitli pastalarla geçiştiriliyordu demek. 

***

Günümüzde ise:

- Beybi şavır partisi

- Cinsiyeti belli oldu partisi

- Göbeği düştü partisi

- İlk dişi çıktı partisi (Bildiğimiz diş buğdayının binlerce lira harcanmış dev organizasyonlu hali.)

- İlk adımı attı partisi

- Artık helaya s..abiliyor partisi (Şaka değil.)

Kreşe başladı, anaokulundan mezun oldu, sünnet oldu, ilk karne, mezuniyet partisi...

***

Bu arada keşke tek tartışma konumuz neyi kutlayacağımız, ne zaman, nasıl eğleneceğimiz olsa...

Bakın mesela şimdi de St. Patrick Günü kutlamaları yaygınlaşmaya başladı.

Kutlamaların en büyük özelliği o gün herkesin yeşil giymesi. Her yeşil değil ama ördek yeşili!

Aziz Patrik kimdir, öldüğü gün neden kutlamalarla anılır, yeşille, yoncayla ne alakası vardır, merak edenler için bu bilgilere ulaşmak çok kolay, burada yazmaya gerek yok. Google efendi orada hizmete hazır bekliyor.

Çeşitli rivayetler var tabii ama işin içinde özellikle yeşilin ve yoncanın olması bana biraz baharın gelişiyle alakası olduğunu düşündürüyor.

Marteniçka gibi, Hıdrellez gibi, Nevruz gibi...

Bizden sonraki nesillerde yeşerecek bir doğa, gelecek bir bahar kalmayacağı için biz bu bahanelerin hepsini değerlendirelim derim.

17 Mart Pazar, başta İrlandalılar olmak üzere Hristiyan alemi ve benim de bazı yabancı veya Levanten kökenli dostlarım, bugünü neşe içinde kutladı.

İstanbul'da da bir kaç mekan ördek yeşiline ve yonca sembolüne bürünmüş mesela, ben yazanların yalancısıyım.

Önümüzdeki yıldan itibaren adını daha çok duyacağımız bir etkinlik olacak görürsünüz.

***

Tüm bunlar, giderek daha sevimsiz hale gelen dünyamızda 'maksat biraz eğlenmeye bahane olsun' çabaları... 

İçimiz karardı, içimiz... Parasızlıktan, işsizlikten, savaş çığırtkanlarından, katliamlardan, gözünü kan bürümüş gizli servis senaryolarından, önümüzdeki tünelde hiç ışık görememekten...

Bu yüzden yokuş aşağı salın gitsin.

Mesela yetişkinler için de şöyle parti önerileri olabilir:

- İş buldum partisi

- İşten kovuldum partisi

- Yan yattık partisi

- Çamura battık partisi

- Bahçeye ektiğim soğan/patates tuttu partisi

- Nasıl da yine kazanamadık ama partisi gibi...

***

Aklınıza ne geliyorsa, canınız ne istiyorsa onu bahane edip neşenin peşinden gidin.

Birbirimizi yiyelim diye tüm zemin çalışmaları tamamlandı çünkü.

Ama planlanan olmasın. 

Dünyayı güzellik kurtarsın. Neşe kurtarsın. Müzik kurtarsın. Dans kurtarsın.

Bak çingene dostlarımıza, başlarına ne gelirse gelsin onlar hep: Vur patlasın/Çal oynasın!

(Yalnız yazar temiz delirmiş.)